Siyonist zihniyetinin Dönmeleri, Genel Karakterleri ve Saldırıları
Veysi ERKEN
Ülkemizde olup bitenleri doğru anlamak için tahlil kabiliyetine sahip olunması gerekir. Sathi yorumlar insanımıza ve ülkemize bir şey kazandıramamaktadır. Yorumlar bir şey kazandırmadığı gibi insanımıza ve ülkemize zaman kaybettirmektedir.
Olup bitenlere bu mantıkla yaklaştığımızda ticari, sınaî, iktisadî, siyasi ve yönetme alanındaki iş ve işlemlerin oluş tarzı anlaşılır.
Olup bitenlerin anlaşılması “yönetme gücü”nü eline geçirmiş bir avuç tapınakçının, sabetayistin ve piyonlarının melanetlerinin anlaşılması ve deşifresi demektir. Olup bitenler doğru anlaşılmaz ve tefekkür edilmezse yapılan yorumlar “havanda su dövmek”ten öteye gitmez.
Olup bitenlerin anlaşılması tapınakçıların ve yerli, Müslüman görünümlü piyonlarının karakterlerinin doğru okunmasına bağlıdır. Çünkü karakterleri gereği Tapınakçıları ve şürekâlarını oluşturan “dönme” ve “boğazdaki aşiret”in mensupları inançlarını nüfusun yüzde doksan dokuzunu teşkil eden çoğunluğa yutturmakta pek mahirdirler.
İslam’a ve Müslümanlara yapılan son saldırılar Tapınakçıların, Müslüman zannedilenlerin https://twitter.com/kayamerthasan_/status/1602460428478693377 kirli oyunlarını yüzyıllardır aynı pervasızlıkla sürdürmekte olduklarını bir kere daha göstermektedir. Münafık bir başka deyişle çok yüzlü oluşlarından dolayı her kalıba girmekte ve sıkıştıklarında biz de Müslümanlardanız derler. Bilindiği üzere bunlar ve fetöistler çok kimlikli ve çok kinlidirler.
Haşhaşilerle birlikte tapınakçılar bu oyunu asırlardır devam ettirmektedirler. Aynı senaryo sahnelenmektedir asırlardır. Bundan sonra da sahnelemeğinden zerrece şüphem yoktur.
Üzülerek belirtmem gerekir ki, Haşhaşi- tapınakçı ortaklığı hemen hemen her alanda milyonlarca insanımızı kendilerine benzetme iktifa etmemiş onları piyon olarak kullanmıştır ve kullanmaya devam ediyor.
Yönetme gücünü eline geçirmiş bir “dönme”nin bizim açımızdan tahribatı, kendisinin değerleri yönünden ülkedeki ve içtimaî gruplardaki başarıları ortadadır.
Bugün söyledikleriyle yaşayışı çelişen, bir nevi “dönme”leşen Ömer Hayyam’ın tabiriyle “bir elinde kader öbüründe Kur’an” olan binler, yüz binler ve milyonlar mevcuttur. Kim ne derse desin bu dönmelerin başarısıdır. Acı da olsa gerçek ortadadır. Son topyekûn saldırı da bu şekilde okunmalıdır.
Tapınakçılar karakterleri ve değer yargıları gereği çocuklarını ileri sürerek açılmayı-saçılmayı, sübyancılığı sağlamışlardır vatanımızda. Ülkemizde ilk açılıp saçılanları inceleyin tamamının tapınakçılardan/ dönmelerden olduğunu görürsünüz. Tabi ki, sahneye ilk çıkan Müslüman(!) Türk(!) yutturmacası ile.
Dün edep dışı kabul edilen binlerce tavır, tutum ve davranış bugün gençliğimizin ayrılmaz niteliği haline gelmiştir.
“Edep ya hu” dedirtilecek kadar edep dışı, hayâ dışı ve ahlak dışı tavırlar meydanda.
Maalesef tapınakçıların başarısı sadece giyim kuşam veya sokaklardaki fuhşu teşvik eden tavırlardan ibaret değildir. Hemen hemen her alanda insanımızı kendilerine benzetmişlerdir desek mübalağa sayılmaz.
Alın size bir misal daha.
Bugün ülkemizde sınaî veya ticari faaliyetlerle uğraşan binlerce “mütedeyyin” hatta dinî hayatı tekellerine almaya çalışan binlerce kişinin şartlar bunu gerektiriyor diyerek tapınakçıların esas ve usullerinin uygulayıcısı olduğunu ibretle izliyoruz. Bu da onların başarısının bir diğer delili.
Sadece maddi alanlarla sınırlı olmayan bu “benzeşim”, maalesef yönetme gücünü eline geçirmiş bir avuç tapınakçının maşası olunması noktasını beraberinde getirmiştir.
Bugün, geçmişin yiğitleri olan binlerce insan “koltuk sevdası” uğruna tapınakçıların kazanına düşmüş ve kurbağa gibi haşlanarak değerlerinden olmuştur.
“Başka bir kavme benzeme” doruğa tırmanmış ve neredeyse “dönüşüm(!)” tamamlanmıştır. Dönüşüm durdurulamazsa korkarım ki, sonumuz milletler ve devletler mezarlığıdır. Siyonist haçlı zihniyetinin gerçekliği meşkûk bir olay üzerine kopardığı fırtına ve bunların oyuncağı haline dönüşmüş Müslümanların(!) ifadelerini okudukça eyvah demekten kendimizi alamıyoruz.
Netice olarak dönmelere benzeşim, saldırı ve dönüşüm durdurulamaz mı?
Elbette ki, sorunun cevabı evettir.
Evet, binlerce kere evet.
Evet, cevabının gerçekleşmesi bilumum tapınakçının, dönmenin ve dahi aşiret mensubunun karakterinin ve melanetlerinin bilinmesine ve onların düşünüşte, tavırda, davranışta, alış verişte, gazete okumada, televizyon seyretmede ve dahi her alanda ve mekânda terk edilmesine bağlıdır.
Haydi, karakter tahliline ve onları terk etmeye...
Haydi, onların saldırılarını durdurmaya. Hattı müdafaa değil sathı müdafaa zamanı
Var mısınız?
Yoksa (D)uyuyor musunuz?
Selam ve Sabırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?