4 Mayıs 2023 Perşembe

İslâm düşmanlığı yasaklanmalı

 İslâm düşmanlığı yasaklanmalı 

Alperen Dergisi 2005

Özellikle Danimarka’da yayınlanan bir karikatürle tekrar gündeme gelen ve muhtelif Ülkelerde kargaşaya neden olan “İslam düşmanlığı” konusunu değerli hocamız eğitimci- yazar Dr. Veysi ERKEN’le değerlendirdik.

İsterseniz Danimarka’daki karikatürle başlayalım. Hz. Muhammed’e S.A.V hakaret eden karikatürün yayınlanması hakkında neler düşünüyorsunuz?

Karikatür İslâm düşmanlığının küçük bir parçası. Hz. Peygamber’in risaletinin ilk günlerinden beri “İslâm düşmanlığı” vardır. Dün olduğu gibi bugün de İslam düşmanları kutsallarımıza ve hayatımıza muhtelif yöntemlerle saldırmaya devam etmektedir. Bunun biteceği de yok.

Neden saldırıyorlar?

İslam düşmanlığının muhtelif sebepleri vardır. Hz. Âdem döneminden beri iyiliğin, güzelliğin, hak ve hakikatin düşmanlığı vardır. Malumunuzdur ki, iyilik, güzellik, doğruluk, Allah’a itaat ve hakkaniyet düşmanı olan Kabil kardeşi Habil’i öldürmüştür. Bu hadiseden yola çıkarak diyebiliriz ki, hayra, güzele, doğruluğa hak ve hakikate düşman olanlar İslam’ın kutsallarına saldırıyorlar.

Demek ki saldırıların arka planı vardır?

Elbette. İslam karşıtlığı ve islam'a saldırganlık günü birlik bir hadise değildir. Abdullah Ubeyden Salman Ruşdiye, Teslime Nesrinden Buş’a, Şarondan karikatür çizerine kadar olan bütün saldırılar planlı ve hesaplıdır. Buşun haçlı seferlerini başlatıyorum ifadesi İslam karşıtlığının planlı olduğunu göstermeye yeterlidir.

İslam karşıtlığı bir merkezden idare ediliyor diyebilir miyiz?

İslam karşıtlığının muhtelif sebepleri olduğu gibi muhtelif merkezlerinin de olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte İslam düşmanlığının en organize olduğu yerin Tapınak Şövalyelerinin uzantısı olan merkezlerin olduğunu düşünüyorum. Bu merkezler esasında din kavramına karşıdırlar. Bunu doğrudan dillendiremedikleri için kılıktan kılığa giriyorlar. Hıristiyanlığı ve Yahudiliği tahrip ettikleri gibi İslam’ı da tahriple uğraşıyorlar. Ilımlı İslam, Türk Müslümanlığı vb görüşler tahrip çalışmalarının görüntüleridir. Bu merkezler İslamî hayatı yok etmek için her yolu, her yöntemi ve her kişiyi kullanmaya çalışıyor. Özellikle medyadaki şeytanlara bakın bunları göreceksiniz.

Demek ki, İslam karşıtlığı sadece batı ülkelerinde değil?

Kesinlikle. İslam karşıtlığı batıda olduğu gibi İslam ülkeleri denilen her yerde vardır. Tapınakçılar İslam ülkelerinde de satın aldıklarını ve kendilerinden olanları finanse ederek İslam karşıtlığını sürdürürler. Ülkemize bakmak yeter.

Nasıl?

Ülkemizdeki uygulamaları inceleyelim yeter. Bugün medya, politika, bürokrasi ve diğer eksenlerde korkunç bir İslam karşıtlığı vardır. Her fırsatta kinlerini kusuyorlar. Yazar adı altında kusmuğunu kusan medya şeytanlarından tutun, emir kuluyum diyen bürokrata kadar her kesimde İslam karşıtlığı hâkim. Başka yerlere bakarak ülkemizdeki gerçekleri görmüyoruz diyebilir miyiz?

Esasında diğer ülkelerdeki karşıtlık ve düşmanlığı gördüğümüz gibi ülkemizdeki düşmanlığı da görüyoruz ve biliyoruz. Ancak bilen, gören ve sesini kitlelere duyurmak isteyenlerin sayısı az. Kitleler maalesef İslam karşıtlarını besliyor?

Nasıl yani?

İstatistiklere baktığımızda halkın %99’u Müslüman deniliyor. Medya ve diğer alanlara baktığımızda ise durum tam tersi. Bugün medya denilen gazete, radyo, televizyon vb. araçlar İslam karşıtlarının elinde ve bunları besleyen Müslüman kitle. Esasında Müslüman’ım diyenlerin “seni ısıran köpeği besleme” anlayışından hareketle İslam karşıtlarını ve düşmanlarını beslememesi gerekir. Halk bu şuurla hareket ederse zafer kolaydır. Allah yardımını ve lütfunu esirgemez.

Ne yapılmalı?

Din düşmanlığının tamamen yok edilmesi mümkün değil. Hangi tedbiri alırsanız alın veya hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın din düşmanlığının tamamen ortadan kalması söz konusu değildir. Ancak bu azaltılabilir. İlim adamları ve siyasetçiler din düşmanlığını azaltmak için bütün dünyada kampanyalar düzenlemeli ve kanunların çıkarılması sağlanmalıdır. Bütün dinler için düşmanlık hukukî düzenlemelerle yasaklanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, özgürlük kutsala hakareti ihtiva etmez. İnkar ayrı şey hakaret ayrı şey.

İslam inancına göre insanlar tebliğle görevlidirler. Müslüman dinini rahatlıkla yaşayabilmeli ve tebliğ edebilmelidir. Bu başka din mensupları için de geçerlidir. “Lekum dinikum veliye Din” ayeti hakim kılınmalı ve “bir nefsi haksızca öldürmek bütün insanlığı öldürmek, yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibidir” ayeti gönüllere nakşedilmelidir.

Kısaca hakaret ve şiddet değil tebliğ serbest olmalı diyebilir miyiz?

Elbette diyebiliriz. Tebliğ ve yaşayış serbest ise hak mutlaka yerini bulur. Müslüman’ın vazifesi budur. Siyasetçiler bu ortamın uluslar arası platformlarda oluşmasına katkı sağlamanın yollarını bulmalı ve bütün uluslar arası kuruluşları devreye sokmalıdır. Ama öncelikle ülkemizdeki İslam karşıtlığı ve düşmanlığı bitirilmeli ve gereken kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.

Öncelikle evimizin önünü temizleyelim mi diyorsunuz?

Tespitinize aynen katılıyorum. Öncelikle ülkemizdeki pislikleri temizlememiz gerekir. Halk kendini her gün ısıran medyayı ve şeytanlarını beslememeli, kendine eziyet edenleri kutsamamalı ve İslam’ı kaynaklarından öğrenme yoluna gitmelidir. Bununla birlikte siyasileri de İslam düşmanlığı ve karşıtlığı yapanlara karşı tedbir almaları için zorlamalıdır. Zorlama boyun eğen siyasileri desteklememekle olur.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Ben de size teşekkür ederim bu konuyu diri tutmaya çalıştığınız için. Hepimizin vazifesi bu konuyu diri tutmaktır. İslam düşmanlığı yapanları affedelim ama asla unutmayalım. Çünkü unutmak pusudur, yok olmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?