Sevinin Başlar Yüksekte
Veysi ERKEN Dr.
“Allah yolunda seferber” olanların başı hep yüksektedir. Onların ülküleri “İlay-ı Kelimetullah için nizam-ı âlem”dir.
Onları başı yüksektedir. Ülküleri gereği; “Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak,
Allah’ın huzurunda eğiliriz biz ancak” naralarını atmaktadırlar, gereğini ifa etmek için davete icabet etmektedirler.
“Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “Allah yolunda seferber olun” denilince yerinize çakılıp kaldınız; yoksa âhiretten vazgeçip de dünya hayatıyla yetinmeye razı mı oldunuz? Hâlbuki dünya hayatının sağladığı fayda âhiretinkine göre pek azdır. Eğer toplanıp seferber olmazsanız Allah sizi elem veren bir azapla cezalandırır, yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O’na zerrece zarar veremezsiniz. Allah’ın her şeye gücü yeter. Siz peygambere yardımcı olmasanız da önemli değil. Nitekim inkârcılar onu, iki kişiden biri olarak yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti: Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına “La tahzen, Tasalanma! Allah bizimle beraberdir” diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi, sizin göremediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkârcıların sözünü değersiz hale getirdi. Allah’ın sözü ise en yücedir. Çünkü Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. Kolay da olsa zor da olsa sefere çıkın ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Bilirseniz, bu sizin kendi iyiliğinizedir. Tevbe, 38-4”
Onlar yerlerine çakılıp kalmadılar.
Yeryüzünü mescit kılıp Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Kudüs’te şükür namazını kılmak için gayret ve cihat ediyorlar.
Evet.
Onların elleri cihadtan karıcalanmış olsa da gönülleri merhametle donanmış. Başları hep yüksekte olmuş ve olmaya devam ediyor.
Merhum Necip Fazıl’ın ifadesiyle bu tekerlek tümsekte kalmayacak ve mazlum coğrafyalar özgür olacak.
“Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”
İnanıyoruz ebed bizim, cennet bizimdir.
İnanıyoruz cehennem ve ateş Siyonistlerin, işbirlikçilerinin, uşaklarının yeri ve mekânıdır.
Selam ve Sabırla… 03.08.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?