11 Eylül 2014 Perşembe

Hayal Kırıklığı ve Ümit



Hayal Kırıklığı ve Ümit

Veysi ERKEN

            Aylarca süründürülen ve bekletilen toplum nihayet TORBAya kavuştu. Pek çok şey torbaya dolduruldu. Ancak topluma vaat edilen BEDELLİ es geçildi. Söz verildiği halde 4 milyona yakın insan hayal kırıklığına uğradı.
            Gençliğin hayalleri Ekime ertelendi.
            Cumhurun başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Akademisyen Başbakan Ahmet hoca ertelenen hayalleri hatırlarlar inşallah.
            Tabii ki, her şeye rağmen ümitliyiz. Çünkü biz Rabbimin rahmetinden ümidimizi kesmeyiz. Vekiller unutsa da, gençlerin hissiyatı ve beklentilerine sessiz kalsa da biz ümitliyiz ve azimliyiz. Azmedenler Cenabı Allah’a tevekkül ederler. Beklentileri rablerindendir. 
            Vekiller ve iktidar sahipleri sadece vasıtadır. Vekiller beşerdir. İhmalkâr olabilirler.
            Her şeye rağmen biz inanıyoruz ve bu işkencenin bir gün biteceğini ümit ediyoruz. Zira “Bir kapıyı kapatan Allah, Bir diğerini açar muhakkak, Sen gönlünü ferah tut, Sabrın ödülünü verecek Hak” ümidindeyiz.
            Bazı konular bizi yorsa da azimle hakkı haykırmak vazifemizdir.
            Tabii ki, sadece bedelli değil.
Her konuda hakkı haykırmak vazifemizdir.
Baksanıza 15 yıldır unutulan Akademisyenler var. Düşünün Akademisyen 2700 TL maaş alırken, mezun ettiği yeni hâkim, savcı 5500, mühendis 4000 TL maaş alacak.
Bu taksimi dağdaki kurt yapmaz herhalde. İnsaflı olur diye düşünüyorum.
Başbakanın Akademisyen olduğu ülkede apar topar yargıda çalışanların özlük hakları gündeme gelirken, akademik dünya yine es geçiliyor.
Başbakan Ahmet hocaya sesleniyorum.
Bu mu adalet?
Yoksulluk sınırında olan akademisyenler mi akademik çalışma yapacaklar?
Bu durumu izah edebilir misiniz?
Hele hele yargı kararıyla müktesebi olan çift maaş alması engellenen emekliler varken vekillerin çift maaş alması ve akademisyenlerin yoksulluk içinde boğuşmalarının adaletle izah edilir yanı var mı?
Bütün bunlar hayal kırıklığı oluşturuyor.
Toplumdaki inkisarı arttırıyor.
Hele hele bunların tuz biberi olan açılış, kapanış resepsiyonlarındaki israf ve haddi aşmalar da olunca sukutu hayal katlanıyor.
Evet beyler;
Bir toplumda adalet ortadan kalkarsa o toplumun varlığı biter.
Hak ve hukuk ayaklar altına alınmamalı.
Geliniz yargı ile ilgili düzenlemeleri topyekûn yapalım. Yargı mensuplarını halk seçsin. Özlük hakları da ona göre belirlensin.
Toplum huzura ersin.
Taksimatı adaletli yapalım.
Unutulan kesimleri hatırlayalım.
Akademisyenlerin gasp edilmiş haklarını iade edelim.
İstikbalimizde önemli yer alacak gençliğimizi BEDELLİ ile rahatlatalım ve huzur bulalım.
Ekim ayı bir başlangıç olur inşallah.
Hayal kırıklarımız biter ümidiyle.
Selam ve Sabırla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?