İKTİDAR*
Veysi ERKEN
Bir
ayet: Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Eğer Allah seni bir zarar uğratırsa, onu
kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da
geri alacak yoktur). Şüphesiz O her şeye kadirdir.” (En’âm, 17)
Ahmet Davutoğlu “iktidar”ı terk etti. Görünmeyen veya bizlerce bilinmeyen yüzlerce “sebep” sıralanabilir.
Özellikle “dış mihrak”ların piyonu ve maşası olan yerli görünümlüler devreye
girmiş olabilir.
Bütün bu sebepler üzerinde
durulabilir.
Benim üzerinde duracağım şeyler
değildir. Zira bu tür sebepleri piyasaya süren ve yorumlayan yüzlerce “satılmış gazeteci”, “yazar müsveddesi” ve “piyon yorumcu” mebzul miktarda
mevcuttur.
Benim üzerinde duracağım şey bugünkü
anayasanın bir hükmü ve bunun sonucunda oluşan “
iktidar” anlayışıdır.
Hatırlanacağı üzere Recep Tayyip
Erdoğan cumhurbaşkanlığına seçilirsem yetkilerimi kullanacağım mealinde bir
ifade kullanmış ve bu ifade üzerine yüzlerce yorum yapılmıştı.
Yorum yapanlar Recep Tayyip Erdoğan’ı
“Çankaya Köşkü”ne mahkum etmek peşinde
olanlardı.
Yetki kullanmak da ne oluyordu?
Piyonlar ve maşalar oturan ve hiçbir
şeye karışmayan bir cumhurbaşkanı istiyordu. Öyle alıştırılmışlardı
efendilerince.
Recep Tayyip Erdoğan yetkilerimi
kullanacağım derken gayet net mesaj veriyordu aslında.
Zira cumhurbaşkanının yürütme,
yasama ve yargı organları ile ilgili yetkileri açık idi ve “başkanlık” kavramından bile kapsayıcı idi.
Özellikle “yürütme” organı ile ilgili anayasanın 104.maddesindeki “gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu'na
Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak”
yetkisi çok genişti.
Seçimden önce karşı çıkanlara şunu
sormuştum.
Sahi Bakanlar Kurulu niçin toplanır?
Niçin toplantıya çağırılır?
Niçin Bakanlar Kuruluna başkanlık
edilir?
Tabi ki, piyonlar ve maşalar gayet
iyi biliyorlardı ki, Bakanlar Kurulu çay içmek için toplanmıyordu. Bakanlar
Kuruluna kahve ikram edilsin diye başkanlık edilmiyordu.
Bakanlar kurulu karar vermek ve İKTİDAR için toplanırdı.
İşte sorun buradadır.
Recep Tayyip Erdoğan her daim bu
iktidarı kullanacağını deklere etmişti ve bugün bunu gerçekleştirmeye
çalışıyor.
Doğru yanlış ayrıca tartışılabilir.
Artık bu gerçek kabul edilmelidir.
Bilinmelidir ki, anayasa değişikliği
yapılamazsa bile bundan sonra seçilecek cumhurbaşkanı aynı şeyi yapacak.
Zira Adolf A. Berle’nin ifadesiyle “İKTİDAR:
İstisnasız,
cemiyet teşkilatındaki bir boşluğu doldurur,
İstisnasız
şahsidir,
İstisnasız,
müesseseler kanalı ile yürütülür ve müesseselere dayanır,
İstisnasız,
bir fikir ve felsefe sistemine dayanır,
İstisnasız,
bir sorumluluk sahası ile karşı karşıya kalır ve bu saha içinde hareket eder. S.10”
Artık Türkiye böyle bir iktidar
anlayışına doğru gidiyor. İktidar tecezziyi kabul etmiyor.
Kısaca bugünkü farklılaşmayı doğru
okumak için Berle’nin şu tespitini doğru okumak gerekir.
“Bir
müessesenin başındaki iktidar sahibi ile bu müesseseyi ayakta tutan sisteme
sadık insanlar arasında bir ölçüde gerginlik her zaman görülür. Zaman gelir,
mecburen yapılması istenen şeyin fikir sistemiyle bağdaşamayacağı bir durum
ortaya çıkar. Ve yine mecburen, iktidardaki insanlar, her şeyden önce, bir
iktidar cihazı olan teşkilatın çıkarlarını –ve kendi durumlarını- düşünmek
zorunda kalırlar. Kendi cihazlarının etkinliğinden fedakarlık pahasına
felsefeye ayak uydurmak ile, kendi prestijlerini ve mekanizmanın durumunu
kuvvetlendirmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldıkları zaman,
ikinci yola gidilmesi için kuvvetli bir baskıya maruz kalırlar. Bu çatışma, ne
göründüğü kadar kaba ne de gayri samimidir. s.76”
Son tahlilde Türkiye eviriliyor.
Türkiye gelişiyor.
Türkiye’yi efendilerine ram etmek
isteyen piyonlara ve maşalara rağmen hata ve kusurlarıyla daha iyiye eviriliyor
diyebilirim.
Ahmet Davutoğlu iktidar
mücadelesinden kırmadan dökmeden ayrıldı. İktidarın Başkanlık kavramında
toplanmasına katkı sağladı.
Buna rağmen bugünkü manzara daha
farklı olabilirdi.
Ahmet Davutoğlu iktidar
mücadelesinden farklı bir tarzda çekilebilirdi.
İktidar tahkimi başka mecrada
olabilirdi diye düşünüyorum.
Selam ve Sabırla.
Hamiş: Rasûlullah (sav)
buyurdular: “Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete
düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve
kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce
davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.” (Ebû
Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35)
·
İKTİDAR, Adolf A. Berle, çev.
Nejat Muallimoğlu, Tur Yayınları, İstanbul-1980.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?