Sayın Ahmet Davutoğlu Başarılı Değil
miydi?
Veysi ERKEN
“İktidar” başlıklı yazı ile ilgili
mailler çoğalınca “Sayın Ahmet Davutoğlu”
başlıklı yazıyı değiştirme ihtiyacını hissettim.
Sayın Ahmet
hoca ile şahsi tanışıklığımız yoktur.
Tanışıklığımız
yazıları ile alakalıdır. “Stratejik
Derinlik” kitabını 02.12.2001 tarihinde alıp okudum.
Ortada AK
Parti yoktu.
Bu kitabın
dışında epey yazısını okudum.
Takip
edebildiğim kadarıyla başarılı bir akademisyen olduğu kadar, başbakanlık döneminde
icraatlarıyla da başarılı olmuştur.
Başarılı
olduğu halde genel başkanlıktan ve başbakanlıktan ayrıldı.
Görevden
ayrılışını “zaruret” olarak
açıkladı.
Bu
zaruretin ne olduğunu bilemem.
Bildiğim
şey Sayın Ahmet hocanın “iktidar”dan
vazgeçmesidir.
Bunu bir önceki yazımda “Ahmet
Davutoğlu “iktidar”ı terk etti. Görünmeyen veya bizlerce bilinmeyen yüzlerce “sebep”
sıralanabilir.” diye belirttim.
Bu ifademi bile anlamayan veya anlamak istemeyen dostlar
sitem ediyor.
Sitemlerinde tutarlılık yok.
Zira yazının devamında “Benim
üzerinde duracağım şey bugünkü anayasanın bir hükmü ve bunun sonucunda
oluşan “iktidar” anlayışıdır”
demişimdir.
Mevcut anayasaya göre iktidar nasıl teşekkül ediyordu.
Buna bakmak gerekir.
Mevcut anayasada cumhurbaşkanlığa geniş yetki veriyor. “Yetki Genişliği”ne istinaden Sayın
Erdoğan seçilirsem yetkilerimi kullanacağım diye seçmenden oy istedi.
“Recep Tayyip Erdoğan yetkilerimi kullanacağım derken gayet
net mesaj veriyordu aslında.
Zira
cumhurbaşkanının yürütme, yasama ve yargı organları ile ilgili yetkileri açık
idi ve “başkanlık” kavramından bile
kapsayıcı idi.
Özellikle “yürütme” organı ile ilgili anayasanın
104.maddesindeki “gerekli gördüğünde
Bakanlar Kurulu'na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu Başkanlığı altında
toplantıya çağırmak” yetkisi çok genişti.”
Esasında
yetki genişliği yüzünden “iktidar” kavgası 82 anayasasının yürürlüğe girdiği
dönemden beri vardır.
Sitem eden
dostlara Evren-Özal, Özal-Demirel, Demirel-Çiller dönemlerini irdelesin.
Sezer-Erdoğan, Gül-Erdoğan
dönemleri de iyice araştırılmalıdır.
Tabii ki, son seçime kadar cumhurbaşkanları meclis
tarafından seçildi. Erdoğan halk tarafından seçilince yetkilerini daha rahat
bir şekilde kullanacağını biliyordu.
Filhakika bunu herkes biliyor.
Anayasanın ilgili hükmü karara iştiraki gerektirir. Bu
durumu yazımda “Sahi Bakanlar Kurulu
niçin toplanır?
Niçin
toplantıya çağırılır?
Niçin
Bakanlar Kuruluna başkanlık edilir?
Tabi
ki, piyonlar ve maşalar gayet iyi biliyorlardı ki, Bakanlar Kurulu çay içmek
için toplanmıyordu. Bakanlar Kuruluna kahve ikram edilsin diye başkanlık
edilmiyordu.
Bakanlar
kurulu karar vermek ve İKTİDAR için toplanırdı.
İşte
sorun buradadır.
Recep
Tayyip Erdoğan her daim bu iktidarı kullanacağını deklere etmişti ve bugün bunu
gerçekleştirmeye çalışıyor.
Doğru
yanlış ayrıca tartışılabilir.” Diye
ifade ettim.
Buraya
kadarki izahımdan anlaşılacağı üzere Sayın Davutoğlu başarısız olduğu için
görevi bırakmış değildir.
Bilakis
bazılarının beklentilerinden fazla başarılıdır.
Başarılı
olması ve hem başbakanlığa hem de cumhurbaşkanlığa aynı yetkilerin tanınması
yüzünden görevi kendi ifadesiyle “zaruret”ten
bırakmıştır.
Sitem
edenlere tavsiyem şudur.
Bu “zaruret”i bana değil, ilgililerine sorunuz
diyorum.
Hâsılı kelam
Sayın Davutoğlu bana göre başarılıdır, kendince ülkemize “değer” katmıştır.
Meramımı
bilerek yanlış yorumlayan sitemkârlara duyurulur.
Selam ve
Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?