12 Mayıs 2016 Perşembe

Sayın Ahmet Davutoğlu Başarılı Değil miydi?



Sayın Ahmet Davutoğlu Başarılı Değil miydi?

Veysi ERKEN

            “İktidar” başlıklı yazı ile ilgili mailler çoğalınca “Sayın Ahmet Davutoğlu” başlıklı yazıyı değiştirme ihtiyacını hissettim.
            Sayın Ahmet hoca ile şahsi tanışıklığımız yoktur.
            Tanışıklığımız yazıları ile alakalıdır. “Stratejik Derinlik” kitabını 02.12.2001 tarihinde alıp okudum.
            Ortada AK Parti yoktu.
            Bu kitabın dışında epey yazısını okudum.
            Takip edebildiğim kadarıyla başarılı bir akademisyen olduğu kadar, başbakanlık döneminde icraatlarıyla da başarılı olmuştur.
            Başarılı olduğu halde genel başkanlıktan ve başbakanlıktan ayrıldı.
            Görevden ayrılışını “zaruret” olarak açıkladı.
            Bu zaruretin ne olduğunu bilemem.
            Bildiğim şey Sayın Ahmet hocanın “iktidar”dan vazgeçmesidir.
Bunu bir önceki yazımda “Ahmet Davutoğlu “iktidar”ı terk etti. Görünmeyen veya bizlerce bilinmeyen yüzlerce “sebep” sıralanabilir.” diye belirttim.
Bu ifademi bile anlamayan veya anlamak istemeyen dostlar sitem ediyor.
Sitemlerinde tutarlılık yok.
Zira yazının devamında “Benim üzerinde duracağım şey bugünkü anayasanın bir hükmü ve bunun sonucunda oluşan  “iktidar” anlayışıdır” demişimdir.
Mevcut anayasaya göre iktidar nasıl teşekkül ediyordu.
Buna bakmak gerekir.
Mevcut anayasada cumhurbaşkanlığa geniş yetki veriyor. “Yetki Genişliği”ne istinaden Sayın Erdoğan seçilirsem yetkilerimi kullanacağım diye seçmenden oy istedi.
“Recep Tayyip Erdoğan yetkilerimi kullanacağım derken gayet net mesaj veriyordu aslında.
            Zira cumhurbaşkanının yürütme, yasama ve yargı organları ile ilgili yetkileri açık idi ve “başkanlık” kavramından bile kapsayıcı idi.
            Özellikle “yürütme” organı ile ilgili anayasanın 104.maddesindeki “gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu'na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu'nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak” yetkisi çok genişti.”
            Esasında yetki genişliği yüzünden “iktidar” kavgası 82 anayasasının yürürlüğe girdiği dönemden beri vardır.
            Sitem eden dostlara Evren-Özal, Özal-Demirel, Demirel-Çiller dönemlerini irdelesin.
 Sezer-Erdoğan, Gül-Erdoğan dönemleri de iyice araştırılmalıdır.
Tabii ki, son seçime kadar cumhurbaşkanları meclis tarafından seçildi. Erdoğan halk tarafından seçilince yetkilerini daha rahat bir şekilde kullanacağını biliyordu.
Filhakika bunu herkes biliyor.
Anayasanın ilgili hükmü karara iştiraki gerektirir. Bu durumu yazımda “Sahi Bakanlar Kurulu niçin toplanır?
            Niçin toplantıya çağırılır?
            Niçin Bakanlar Kuruluna başkanlık edilir?
            Tabi ki, piyonlar ve maşalar gayet iyi biliyorlardı ki, Bakanlar Kurulu çay içmek için toplanmıyordu. Bakanlar Kuruluna kahve ikram edilsin diye başkanlık edilmiyordu.
            Bakanlar kurulu karar vermek ve İKTİDAR için toplanırdı.
            İşte sorun buradadır.
            Recep Tayyip Erdoğan her daim bu iktidarı kullanacağını deklere etmişti ve bugün bunu gerçekleştirmeye çalışıyor.
            Doğru yanlış ayrıca tartışılabilir.” Diye ifade ettim.
            Buraya kadarki izahımdan anlaşılacağı üzere Sayın Davutoğlu başarısız olduğu için görevi bırakmış değildir.
            Bilakis bazılarının beklentilerinden fazla başarılıdır.
            Başarılı olması ve hem başbakanlığa hem de cumhurbaşkanlığa aynı yetkilerin tanınması yüzünden görevi kendi ifadesiyle “zaruret”ten bırakmıştır.
            Sitem edenlere tavsiyem şudur.
            Bu “zaruret”i bana değil, ilgililerine sorunuz diyorum.
            Hâsılı kelam Sayın Davutoğlu bana göre başarılıdır, kendince ülkemize “değer” katmıştır.
            Meramımı bilerek yanlış yorumlayan sitemkârlara duyurulur.
            Selam ve Sabırla…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?