2 Temmuz 2025 Çarşamba

Türkiye’de Din Düşmanlığı Değil, İslam Düşmanlığı vardır

Türkiye’de Din Düşmanlığı Değil İslam Düşmanlığı vardır

Veysi ERKEN Dr.

Türkiye’de din düşmanlığı değil, İSLAM düşmanlığı vardır.

Gayrı Müslim ve onlara tabi olanlar İslam dışı her türlü dini yaşıyorlar.

Kadına tapma, çıplaklığı ilah edinme, soykırım dininin ilkelerini yaşama, Hıristiyan, Yahudi olma, pakraduni, sabetayist, meşhedi inançlarını hayat tarzı olarak kabul etme ve gereğini ifa etmek serbest.

Gayrı Müslim, ahlaksız, Siyonistler, uşakları ve işbirlikçileri İslam’a ve Müslümanlara saldırılarını her gün arttırıyor.

Bunun sebebi din düşmanlığı değil, İslam düşmanlığıdır.

İslam düşmanları bir gün otobüslerde başörtülülere saldırıyor, bir gün hutbeleri bahane ederek kinini kusuyor, bir gün sanatçı kılığına bürünerek fuhşunu, çıplaklığını dayatıyor, toplumun ahlakını bozuyor, bir gün politikacı sıfatıyla Kur’an öğretiminin yasaklanmasını talep ediyor, yazar, çizer yaftasıyla karalamalarda bulunuyor.

Bir paçavranın, tuvalette bile kullanılamayacak bir paçavranın hezeyanı da İSLAM düşmanlığının tezahürüdür.

“Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki kaybedecek olanlar da şeytanın ­yandaşlarıdır!

Allah’a ve peygamberine düşmanca davrananlar, işte onlar en büyük zillete uğrayanlar arasında olacaklar! Mücadele, 19-20”

Şeytanın, Siyonistlerin hâkimiyetlerine aldıklarından saldırıdan, ahlaksızlıktan, çıplaklıktan, bozgunculuktan başka bir şey beklenmez.

Şeytanın, iblisin, siyonistin hâkimiyetinde olan “azgın azınlık” mensubu kişi varsa hakaretleriyle saldırganlıklarıyla, kötü eylemleriyle, medyadaki mülevves karalamalarıyla birlikte topyekûn saldırıya geçiyor.

Bunlar bir çete ve sahipleriyle birlikte ağır cezalara cezalandırılmalıdır.

Partileri, gazete, dergi denilen mülevveslikleri, dernekleri kapatılmalıdır.

Tek tek sıralamaya gerek yok.

Son bir kaç aylık eylemlere, çiziklerine, konuşmalarına bakmak ve olanları tahlil etmek yeterlidir.

İslam düşmanlarının bir kısmı gaflet çukurunda, münafık tayfadan ekseriyeti ise ihanet içindedir. Ekseriyetinin dedeleri, babaları Moiz Cohenlerin, Kirkorların torunlarıdır, evlatlarıdır.

Merhum Abdurrahim Karakoç ağabeyimizin ifadesiyle

“İlim adamıyım der, araştır mason çıkar

Dört makale yazmışsa dördü de fason çıkar

Hele bir araştır bak aslını-astarını

 Büyük dedesi Yorgi, babası Mişon çıkar.”

Evet.

Parti başkanı, gazeteci, sanayici, sanatçı, bürokrat kimlikli olup Türkiye’nin gelişmesini dünyada söz sahibi olmasını istemeyen ihanet şebekesinin elemanları İslam düşmanlığı yapıyor, Müslümanları küçümsemeye, dışlamaya, düşmanlaştırmaya çalışıyorlar.

Bir zamanlar Arap düşmanlığı adı altında İslam düşmanı olanları Merhum Erol Güngör hocamız deşifre etmişti. Ahmakların ve hainlerin İslam düşmanlığı yeni değildir. Coğrafyamızda ekilen İSLAM düşmanlığını şöyle izah etmişti.

“Bu arada Türkiye ile öbür Ortadoğu memleketleri arasındaki kültürel temasların kurulması ve artırılması şarttır. Unutmayalım ki, Batılı devletlerin Birinci Dünya Harbinden sonra Ortadoğu’ya ekmiş oldukları nifâk tohumları bize de çok tesir etmiştir.

Arap denince, yeni Türk nesillerinin aklına daima Türk ordularını arkadan vuran İngiliz maşası bedevî kabileleri gelir; Araplar da Türk deyince en çok İttihatçı Cemal Paşa’nın Suriye’de yaptıklarını hatırlarlar.

Her iki tasavvur da yanlıştır, iki tarafı birbirine düşman etmek için İngilizler tarafından uydurulmuştur. Arapların bu yanlış tasavvurdan kurtulmalarını istiyorsak, biz de memleketimizdeki Batı kuklası münevverlerin sistemli bir şekilde yerleştirmeye çalıştığı Arap düşmanlığının bütün izlerini silmeliyiz.

Unutmayalım ki, Arap düşmanlığı propagandasının temelinde İslâm düşmanlığı vardır; İslâm dünyasının yan yana yaşayan iki büyük kitlesini birbirine düşman etmek, böylece her birini tek tek Batılılara esir etmek gayreti vardır. Ortadoğu devletleri arasında ilim, kültür ve sanat münasebetleri dost ile düşmanı ayırt etmekte hepimize yardımcı olacaktır. Bu sahada da Türkiye’nin inisiyatif kullanması sağlam bir dış politikanın gereği sayılmalıdır.

Avrupa Ortak Pazarının kuyruğu mu, yoksa Ortadoğu’nun başı mı olacağız? Bize düşman olan ve düşman kalacak olan bir medeniyetin çöpçülük hizmetini mi, yoksa kendi medeniyetimizin öncülüğünü mü yapacağız? Türk münevveri bu konuda derhal bir karar vermelidir.” Türk Kültürü ve Milliyetçilik Ötüken Yayınları, s.272, İstanbul-1975”

Evet.

Merhum Erol Güngör hocanın ifadesiyle Batının/Batılın, Siyonist haçlı zihniyetinin çöpçüleri, uşakları, köleleri olan Moizlerin torunları zihnimize fitneyi, fesadı, münafıklığı hâkim kılarak “İslam Düşmanlığı”nı yerleştiriyorlar, yerleştirmeye çalışıyorlar.

İslam düşmanlarını en ağır şekilde cezalandırmak felah için ilk adımdır.

Selam ve Sabırla… 02.07.2025

Biz de Yoğuz

Biz de Yoğuz

Veysi ERKEN Dr.

Bu coğrafyada var olmak, dünyaya İlah-ı Kelimetullah için nizam verme ülkümüz yoksa bizler de yoğuz.

Merhum Arif Nihat Asya:

“Yoksa şu yaprakta Yavuz

Yoksa şu sayfada Oğuz

Biz de yoğuz, biz de yoğuz

Elimizden siz tutunuz

İmdadımıza koşunuz

Daha çoğuz, daha çoğuz

Kervanımız dizi dizi

Bırakma Yarabbim bizi

Bizler yalnız sana kuluz...” diyerek yokluğun değil varlığın sesi oluyordu.

Hem yaprakta YAVUZ hem de sayfada OĞUZ olmaya devam edeceğiz inşallah.

“Zalime YAVUZ mazluma YUNUS” düsturumuzdur biiznillah.

Çünkü bizler yalnız Allah’a kuluz ve başımız ancak secde-i Rahman için eğilir.

Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak, Allah’ın huzurunda eğiliriz biz ancak” diye müminleriz.

Allah, böyle müminlere nusretini sağlar.

Zalimlere boyun eğdirir.

Müminleri zalimlere karşı YAVUZ, mazlumlara karşı YUNUS kılar.

Siyonist haçlı zihniyetine karşı biz daha çoğuz, daha da çoğalacağız.

Bizler bir ölür bin diriliriz.

Bizler tohumuz.

Yeniden yeşeririz.

Yeter ki kâmil bir imana sahip olalım ve Allah’tan ümidimizi kesmeyelim.

“De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Zümer-53”

Selam ve Sabırla… 02.07.2025

Ehl-i Tevhid

 Ehl-i Tevhid

Veysi ERKEN Dr.

“Zikr-i kesir dervişi Mestan eder

Tilavet-i Kur’an, hafızı “Has”tan eder

Ehl-i tevhidi Allah, dillere destan eder

Ruhu hayvan iken İNSAN olur”

İnsan olan “has” olmak ister, çabası buna yöneliktir.

Ehl-i tevhid taifesindedir.

“Lailahe illallah, Muhammed’un Resulullah” zikrini terennüm eder, hayvan değil insan olur ve yaşar.

Mümin mücahid konumundadır.

“De ki: “Şüphesiz rabbim beni doğru yola, sapasağlam bir dine, Allah’ı bir bilen İbrâhim’in dinine iletti.” O, ortak koşanlardan değildi.

De ki: “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben (hak dine) teslim olanların ilkiyim.” De ki: “Allah her şeyin rabbi iken ben O’ndan başka bir rab mi arayacağım?” Herkesin yaptığının sonucu kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz rabbinizedir ve O, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir. Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği şeylerde sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz rabbinin cezası çok çabuktur; yine O’nun bağışlaması ve rahmeti boldur. En’am, 161-165” ayetlerinin gereğini bilir ve yaşamaya cehd eder.

İnsan, ünsiyeti sever, nisyanı değil.

Sırat-ı müstakim üzere dosdoğru yaşama gayretindedir.

İnsan olanın namazı, her türlü ibadeti, hayatı ve ölümü âlemlerin rabbi olan Allah içindir.

Hak dine teslim olandır.

İnsan böyle bir hayatla mest olur.

Bu hali ve yaşayışıyla destan olma çabasındadır.

Zulme razı olmaz, zalimlerin yanında durmaz.

O ehl-i tevhidten olur, ayrılığa düşmez.

.Merhum Abdurrahim Karakoç;

“Birleşin ey! Yolları Kur'an'da birleşenler

Birleşin, itikatta, imanda birleşenler

Ayrılık yakışmıyor, bölünmek günah size

Birleşin ey! Secde-i Rahman'da birleşenler diyordu.

Ayrılık ve tefrika yakışmıyor Allah’ın ipine sarılanlara.

Allah “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Âl-i İmran-103” diye buyurur.

Şimdi ve her zaman ehl-i tevhid olma ve gereğini ifa etme vaktidir.

Selam ve Sabırla…02.07.2025

 

1 Temmuz 2025 Salı

Hürriyetin Kızıl Kapısı

Hürriyetin Kızıl Kapısı

Veysi ERKEN Dr.

Evet.

Şair merhum Ahmet Şevki Suriye’de Fransız katillerinin, soykırımcılarının yaşattığı felaketle ilgili

"Hürriyetin kızıl bir kapısı vardır, kana bulanmış her el onu çalar" mısralarını ihtiva eden şiirini yazmıştı bir asır önce.

Bu şiiri şehid merhum Yahya Sinvar sürekli terennüm etmiş ve gereğini yapmıştır.

https://www.youtube.com/shorts/CkP8upqYmX0

Hürriyetin, özgürlüğün kızıl kapısını kanlı elleriyle açmaya çalışmış GAZZE’nin ve bütün dünyanın özgürlüğüne katkı sağlamaya çalışmıştır.

Yahya Sinvar ve onun gibi cihad edenler asla fare deliklerine saklanmamışlar, Siyonist caniler, katiller, soykırımcılar gibi davranmamışlar ve cihad yolunu seçmişlerdir.

Allah için, Allah yolunda cihad etmişlerdir.

Tıpkı ayetlerde belirtildiği gibi.

“Ey iman edenler! Sizi, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve resulüne iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Saff, 10-11” hayırlı yolu seçmişlerdir.

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu 1977 yılında İlay-ı Kelimetullah için nizamı alem ülküsünü benimseyenler adına  İSLAM'IN BAYRAĞI KANLARIMIZLA YÜKSELİYOR!.. diyordu ve bunu şu şekilde ifade ediyordu.

“Büyük işler yapmak büyük insanlara has bir şeydir. Büyüklük ise inançlarla doğ­ru orantılıdır. Ancak inanan insanlar büyük işler yaparlar ve o insanlar kahraman­dırlar. Kahramanlıksa kendini bekleyen tehlikelerin büyüklüğü nispetinde kıymet kazanır. Kurtuluşun sıfır olduğu ve ümitlerin kesildiği anlarda milleti için ileri atı­lanlar ebedileşir ve gelecek nesillerin gözünde yükselirler. İnsanca meziyetlerle uşak­lık asla bağdaşmaz diyerek en zor şartlarda dahi hürriyeti saçarlar. İşte bu ruha sahip insanların meydana getirdiği milletlerse, büyük milletlerdir.

Gücünü haktan alan ve Hak dine sahip olan milletimizin tarihi böyle kahraman­lıklarla doludur.

Bize büyük işler yaptıran ve millet ve vatan uğruna göz kıpmadan ölme ruhunu veren inançlarımızdır. Çünkü milletimiz hak dine inanmıştır. Kavimlerin varoluşun­dan beri hak dine inanmış olan milletimiz daima olağan üstü kahramanlar çıkar­mıştır. Bütün kahramanlarımız, kahramanlıklarını, inançları için yapmışlardır.

…..

Bizim kavmimiz var oluşundan beri hak dine inanmış ve tek Allah'a tapmıştır. Öldükten sonra da ruhların yaşayacağına inanmış, öbür dünyanın varlığına iman etmiştir. Bu dünyayı daima geçici ve imtihan dünyası olarak görmüştür. Tabi ki ebedi bir hayatı ihtiva eden ahirete inanan insanlar bu dünyada insanlardan gele­cek olan belaların üstüne gidecektir. Kaldı ki inanmayanlara karşı cihad, kavim­lerin var oluşunda Allah (C.C.) tarafından bize emredilmiştir. Galü belada Allah'a vermiş olduğu söze sadık kalan ve Peygamber (S.A.V) Efendimiz'e kadar hiç bo­zulmadan gelen bir millet olarak, mücadeleyi cihad emrinden dolayı yapmışızdır.

    İslam’ın doğuşu ve Peygamber Efendimizin âlemler için gönderilişinden son­ra, İslam’a hizmeti vazife addederek topluca Müslümanlığı kabul edip, ona hizme­ti şeref bilmişizdir.”

Hasılı kelam kamil bir imana sahip olanlar cihadlarıyla hürriyetin, özgürlüğün kapısını kana bulanmış elleriyle açmaya, nekbeleri bitirmeye çalışmışlar ve çalışmaya devam ediyorlar.

Selam ve Sabırla…01.07.2025

 

İslam Düşmanlığı Yasaklanmalıdır

 İslam Düşmanlığı Yasaklanmalıdır

Veysi ERKEN Dr.

 tılmalıdır. Bunu derken başka dinlere düşmanlık serbest olsun demiyoruz. Bilakis her dine düşmanlık olmamalıdır “lekum dinikum veliye din” diyoruz.

Ancak şu bir gerçektir Türkiye’de dinsizlik yok, İslam düşmanlığı vardır, İslam dışı her inanca ve yaşayışa serbestlik var.

Bunun için İslam düşmanlığı yasaklanmalıdır diyoruz.

 

“Neden saldırıyorlar?

 

İslam düşmanlığının muhtelif sebepleri vardır. En başta şeytanın, Siyonistlerin, demon’un onları hâkimiyetine almasıdır. Ayetlerde “Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki kaybedecek olanlar da şeytanın ­yandaşlarıdır! Allah’a ve peygamberine düşmanca davrananlar, işte onlar en büyük zillete uğrayanlar arasında olacaklar! Mücadele, 19-20” bu durum belirtilmiştir.

Dolayısıyla Hz. Âdem döneminden beri iyiliğin, güzelliğin, hak ve hakikatin düşmanlığı vardır. Malumumuzdur ki, iyilik, güzellik, doğruluk, Allah’a itaat ve hakkaniyete düşmanlık Hz. Âdem’in döneminden beri vardır.

Habil- Kabil hadisesi bunun ilk misali sayılır. Kabil kardeşi Habil’i öldürmüştür iyiliğin düşmanı olduğu için öldürmüştür. Bu hadiseden yola çıkarak diyebiliriz ki, hayra, güzele, doğruluğa hak ve hakikate düşman olanlar İslam’ın kutsallarına saldırıyorlar, düşmanlık besliyorlar.

Kötülüklerini sergiliyorlar.

 

Demek ki saldırıların arka planı vardır?

 

Elbette. İslam karşıtlığı ve İslam’a saldırganlık/düşmanlık günübirlik bir hadise değildir. Kabil’den, Abdullah bin Ubey'den Salman Ruşdiye, Teslime Nesrinden Trump'a, Netanyahu'dan karikatür çizerine ve bugüne kadar uzanan eylemler, bütün saldırılar/düşmanlıklar planlı ve hesaplıdır.

Haçlı seferlerini başlatıyorum ifadesi, Gazze’deki soykırım, Doğu Türkistan’daki vahşet İslam karşıtlığının planlı olduğunu göstermeye yeterlidir.

 

İslam karşıtlığı bir merkezden idare ediliyor diyebilir miyiz?

 

İslam karşıtlığının muhtelif sebepleri olduğu gibi birbiriyle irtibatlı muhtelif merkezleri de vardır denilebilir.

Ancak ana kumanda merkezinin bir olduğu söz konusudur.

İslam düşmanlığının en organize olduğu ve organize edildiği yer Siyonist Tapınak Şövalyelerinin merkezidir.

Bu merkez ve bağlı merkezler esasında din/İslam kavramına karşıdırlar. Bunu doğrudan dillendiremedikleri için kılıktan kılığa giriyorlar. Hıristiyanlığı ve Yahudiliği tahrip ettikleri gibi İslam’ı da tahriple uğraşıyorlar. Ilımlı İslam, Türk Müslümanlığı vb görüşler tahrip çalışmalarının görüntüleridir. Bu merkezler İslamî hayatı yok etmek için her yolu, her yöntemi ve her kişiyi kullanmaya çalışıyor. Özellikle medyadaki şeytanlara bakın bunları göreceksiniz.

 

Demek ki, İslam karşıtlığı sadece batı ülkelerinde değil?

 

Kesinlikle. İslam karşıtlığı batıda olduğu gibi İslam ülkeleri denilen her yerde vardır. Türkiye başta gelen ülkelerdendir.

Siyonist tapınakçılar İslam ülkelerinde, Türkiye’de de satın aldıklarını ve kendilerinden olanları finanse ederek İslam karşıtlığını sürdürürler. Ülkemize medyalarını, trollerini incelemek ve faaliyetlerine bakmak yeter.

 

Nasıl?

 

Ülkemizdeki uygulamaları inceleyelim yeter. Bugün medya, politika, bürokrasi ve diğer eksenlerde korkunç bir İslam karşıtlığı vardır. Her fırsatta kinlerini kusuyorlar. Yazar adı altında kusmuğunu kusan medya şeytanlarından tutun, emir kuluyum diyen bürokrata kadar her kesimde İslam karşıtlığı hâkim.

 

Başka yerlere bakarak ülkemizdeki gerçekleri görmüyoruz diyebilir miyiz?

 

Esasında diğer ülkelerdeki karşıtlık ve düşmanlığı gördüğümüz gibi ülkemizdeki düşmanlığı da gören ve bilenler vardır. Ancak azgın azınlık Siyonistlerin uşaklarının, işbirlikçilerinin, kitlenin etkisi ve yetkili konumlara getirilmeleri sebebiyle bilenlerin etkisi azdır, yok hükmünde denilebilir.

Kısaca bilen, gören ve sesini kitlelere duyurmak isteyenlerin sayısı az ve sesleri kısık. Kitleler maalesef İslam karşıtlarını besliyor?

 

Nasıl yani?

 

İstatistiklere baktığımızda halkın %99’u Müslüman deniliyor. Medya ve diğer alanlara baktığımızda ise durum tam tersi. Bugün medya denilen gazete, radyo, televizyon vb. araçlar, ticaret vs. İslam karşıtlarının elinde ve bunları besleyen Müslüman kitle.

Esasında Müslüman’ım diyenlerin “seni ısıran köpeği besleme” anlayışından hareketle İslam karşıtlarını ve düşmanlarını beslememesi gerekir. Halk bu şuurla hareket ederse zafer kolaydır. Allah, yardımını ve lütfunu esirgemez.

 

Ne yapılmalı?

 

Din/ İslam düşmanlığının tamamen yok edilmesi mümkün değil. Hangi tedbiri alırsanız alın veya hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın din düşmanlığının tamamen ortadan kalması söz konusu değildir. Ancak tedbir alınarak azaltılabilir. İlim adamları ve siyasetçiler din düşmanlığını azaltmak için kanunların çıkarılmasını sağlamalıdır. Bütün dinler için düşmanlık hukukî düzenlemelerle yasaklanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki, özgürlük kutsala hakareti ihtiva etmez. İnkâr ayrı şey hakaret ayrı şeydir.

İslam inancına göre insanlar tebliğle görevlidirler. Müslüman dinini rahatlıkla yaşayabilmeli ve tebliğ edebilmelidir. Bu başka din mensupları için de geçerlidir. “Lekum dinikum veliye Din” ayeti hâkim kılınmalı ve “bir nefsi haksızca öldürmek bütün insanlığı öldürmek, yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibidir” ayeti gönüllere nakşedilmelidir.

 

Kısaca hakaret ve şiddet değil tebliğ serbest olmalı diyebilir miyiz?

 

Elbette diyebiliriz. Tebliğ ve yaşayış serbest ise hak mutlaka yerini bulur. Müslüman’ın vazifesi budur. Siyasetçiler bu ortamın uluslar arası platformlarda oluşmasına katkı sağlamanın yollarını bulmalı ve bütün uluslar arası kuruluşları devreye sokmalıdır. Ama öncelikle ülkemizdeki İslam karşıtlığı ve düşmanlığı bitirilmeli ve gereken kanuni düzenlemeler yapılmalı ve İslam düşmanlığı tasfiye edilmelidir.

 

Öncelikle evimizin önünü temizleyelim

 

Öncelikle ülkemizdeki pislikleri temizlememiz gerekir. Halk kendini her gün ısıran medyayı ve şeytanlarını beslememeli, mallarını almamalı, onları her şeyleriyle boykot etmeli, kendine eziyet edenleri kutsamamalı ve İslam’ı kaynaklarından öğrenme yoluna gitmelidir. Bununla birlikte siyasileri de İslam düşmanlığı ve karşıtlığı yapanlara karşı tedbir almaları için zorlamalıdır. Zorlama boyun eğen siyasileri desteklememekle olur.”

Selam ve Sabırla… 01.07.2025

Esfeller İslamî Olan Her şeye Saldırıyor

Esfeller İslamî Olan Her şeye Saldırıyor

Veysi ERKEN Dr.

Gayrı Müslim, ahlaksız, Siyonistler, uşakları ve işbirlikçileri İslam’a ve Müslümanlara saldırılarını her gün arttırıyor.

Bir gün otobüslerde başörtülülere saldırıyor, bir gün hutbeleri bahane ederek kinini kusuyor, bir gün sanatçı kılığına bürünerek fuhşunu, çıplaklığını dayatıyor, toplumun ahlakını bozuyor, bir gün politikacı sıfatıyla Kur’an öğretiminin yasaklanmasını talep ediyor, yazar, çizer yaftasıyla karalamalarda bulunuyor.

Bir paçavranın, tuvalette bile kullanılamayacak bir paçavranın hezeyanı da İSLAM düşmanlığının tezahürüdür.

“Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki kaybedecek olanlar da şeytanın ­yandaşlarıdır!

Allah’a ve peygamberine düşmanca davrananlar, işte onlar en büyük zillete uğrayanlar arasında olacaklar! Mücadele, 19-20”

Şeytanın, Siyonistlerin hâkimiyetlerine aldıklarından saldırıdan, ahlaksızlıktan, çıplaklıktan, bozgunculuktan başka bir şey beklenmez.

Şeytanın, iblisin, siyonistin hâkimiyetinde olan “azgın azınlık” mensubu kişi varsa hakaretleriyle saldırganlıklarıyla, kötü eylemleriyle, medyadaki mülevves karalamalarıyla birlikte topyekûn saldırıya geçiyor.

Bunlar bir çete ve sahipleriyle birlikte ağır cezalara cezalandırılmalıdır.

Partileri, gazete, dergi denilen mülevveslikleri, dernekleri kapatılmalıdır.

Tek tek sıralamaya gerek yok.

Son bir kaç aylık eylemlere, çiziklerine, konuşmalarına bakmak ve olanları tahlil etmek yeterlidir.

Bilindiği üzere yeryüzünün bütün karelerinde gerçekleri tersyüz etmek “Siyonist haçlı Çetesi”nin ve şeytanların temel görevi ve işidir. Yaptığı veya yaptırdığı katliamları, soygunları, hırsızlıkları, edepsizlikleri ve fuhşiyatı masumların sırtına yıkma işini iyi becerir. Müslümanlara ve İslam’a saldırmakta mahirdirler. Bu iş ve görev genel olarak münafık, müfsit,  murted “maşa”lar marifetiyle gerçekleştirilir.

Roger Garaudy bu “maşa”ları “kin vaizleri” olarak nitelendirir.

Evet.

Siyonist’in ve şeytanların uşakları ve işbirlikçileri olan  “kin vaizleri” yeryüzünün her yerinde bulunmaktadır.

Ülkemizde, merkezleri Londra’da, Paris’te, Waşington’da, Newyork’ta veya başka yerlerde bulunan şebekelerin “kin vaizleri” olan elemanları cirit atmakta, muhtelif araçlarla İslamî olan her şeye ve Müslümanlara saldırmakta ve hayatı Müslüman insanımıza zehir etmektedir.

Öğretim üyesi, bürokrat, sanatçı, gazeteci, patron, parti yöneticisi vb. kılıklı bu münafık, müfsit “kin Vaizleri”nin ortak niteliği “İslam ve Müslüman Düşmanı” olmalarıdır.

Özellikle gazeteci, bilim adamı, sanatçı veya parti yöneticisi kılığına girmiş “kin vaiz”lerinin düşmanlığı had safhada olduğu gözden ırak değildir.

Yapılan şerefsizlikleri, hıyaneti ve soygunu örtmek ve gündemden düşürmek için başvurmadıkları yöntem yoktur.

Karikatür denilen çiziktirme de bu yöntemlerden biridir.

Nasırlarına dokunuldu mu viyaklamaya başlarlar.

Medyanın ekseriyetine sahip olduklarından viyaklamalarının tonu ve dozu yüksek olur.

Neredeye her gün bir veya birkaç elemanı vasıtasıyla yeryüzünün ve ülkemizin bir yerinde İslam’a ve Müslümanlara saldırmaktadırlar.

Bu çetenin Türk ve Müslüman kılıklı elemanlarının ortak paydası, İslam’ı hayattan silmektir. Bu şerefsiz çetenin kin vaizleri, ne Siyonist şebekenin misyonerlerini, ne de diğer haçlı misyonerlerini görür. Onların varsa yoksa dertleri İslam’dır. İslam’ı gönüllerden, hayattan ve yeryüzünden silmektir. Türkiye'de dinsizlik yok, Türkiye’de İslâm düşmanlığı var”

Evet.

Gayrı Müslim dinliler, münafıklar, müfsitler, murtedler İslâm’a ve Müslümanlara saldırıyor. Yüzyıllardır kin ve nefretlerini kusuyorlar. 

Bunlar en ağır cezalara çarptırılmalıdır ki, milletin yakasından düşün.

Selam ve Sabırla... 01.07.2025