26 Haziran 2022 Pazar

İnsanlara Çağrı: Beyaz Buluşmanın Ardından

  İnsanlara Çağrı:  Beyaz Buluşmanın Ardından

 Veysi Erken

Geleceği doğru kurgulayabilmek için geçmişten bir yazı 25.05.2005

Takip edebildiğim kadarıyla yaklaşık bir yıldır “ beyaz başörtüsü”nün sembol olarak kullanıldığı “inanç ve eğitim özgürlüğü ” 

 konulu toplantılar, yürüyüşler ve toplantılar düzenlenmiş bulunmaktadır.Bu faaliyetlerin bir kısmına “bildiri ve konuşmalar”la katıldım. İnsan haklarının vazgeçilmez ve devredilmezlerinden olan “kişinin inandığı gibi yaşama” ile “bilgi ve beceri geliştirme” hakları -üzülerek belirtmeliyim ki-, güzel ülkemde “oligarşik çete” tarafından gasp edilmektedir.

Yüzde doksan dokuzluk çoğunluğu oluşturan bireyler haklarını “özgürlük alanları”nda kullanamamaktadır.

15 Mayıs 2005 tarihli  “beyaz buluşma”, toplumun “inanç ve eğitim özgürlüğü”nün sınırsız bir şekilde kullanılmasından yana olduğunu göstermiştir.

Toplumun huzur ve refahını baltalamaya çalışan “Oligarşik çete”ye rağmen halk tarafını özgürlüklerden yana belli etmiştir.

“Beyaz Buluşma” mutabakatının ardından “kendini insan” olarak gören ve niteleyen herkese çağrıda bulunuyorum. Geliniz “oligarşik çete”nin oyununu bozalım. Hayalleri çalınanların, duyguları yaralananların ve yıllarını ve yollarını  kaybedenlerin mağduriyetlerini giderelim.

Bu çağrı tüm siyasi parti başkanlarınadır.

Baykal’dan Erdoğan’a, Bahçeli’den Karayalçın’a, Yazıcıoğlu’dan Kutan’a, Mumcu’dan Ağar’a kadar ve dahi isimlerini belirtemediğim bütün başkanlara sesleniyorum. Bu azap bitsin.

Bu çağrı bütün vekilleredir. Unutmayın ki, milletin vekaletini kullanıyorsunuz. Siz vekil millet asıldır. Vekaletinizi yerinde kullanınız ve zalimlerin oyununu bozunuz. Bu dönemki meclis faaliyetleri bitmeden bu zulmü bitiriniz.

Bu çağrı bütün yöneticileredir. Rektöründen komutanına kadar her düzeydeki yöneticiye yöneliktir bu çağrı.

Bu çağrı insan hakları alanında faaliyet gösterdiğini ilan eden bütün kuruluşlara ve yetkililerinedir. Bilgen' den Alataş’a, Korkut’tan Cengiz’e sesleniyorum. Bu zulüm bitsin diye gayretlerinizi arttırın.

Bu çağrı kadın kuruluşlarınadır. Kaplan’dan Şekerci’ye kadar mesaisini kadınlar üzerinde yürütülen zulmün bitmesi için gayret gösteren herkesedir.

Bu çağrı toplumun yarısından fazlasını oluşturan kadınlaradır.

Bu çağrı Ülger’den Solmaz’a kadar bütün İmam-Hatip ve ilahiyat mezunları ve mensuplarınadır.

Bu çağrı ÖNDER’den Türkiye İlahiyatçılar Birliği vakfına kadar bütün vakıfların mensuplarınadır.

Bu çağrı dini ne olursa olusun dinî ilim tahsil eden önderleredir.

Bu çağrı bütün esnafa, tüccara, çiftçiye ve sanayiciyedir.

Bu çağrı ülkenin kaymağını yiyenleredir.

Bu çağrı Dilipak’tan Yurdatapan’a kadar bütün “ortak payda”cılaradır.

Bu çağrı Eraslan ve Göktürk’ten Ilıcak’a kadar duyarlı ve duygulu kadınlaradır.

Bu çağrı bütün sivil kuruluşlaradır. Sayısı yüz binlerle ifade edilen dernek, vakıf ve sendikalar ve yöneticileri ister mahalli olun ister ülke çapında faaliyet gösterin hiç fark etmez. Herkesi harekete geçirmeye çalışın. Sessizlik zulme rızadır. Unutmayın inanç ve eğitim alanlarında zulüm kol geziyor.

Bu çağrı bütün düşünce gruplarınadır.

Alperen’den Milliyetçi’ye Ülkücü’den Devrimciye, Milli Görüşçüden Sosyaliste, Komunist’ten Nurcuya, Fethullahçı’dan Tarikat ehli olan herkese bir sesleniştir bu çağrı.

Bu çağrı aydın olarak bilinen herkesedir. Gerçekten aydın iseniz sessizliğinizi bozunuz ve zulmün bitmesine katkı sağlayınız.

Bu çağrı bütün medya kuruluşlarının patronları, yazarları, yorumcuları ve çizerlerinedir. Bu ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını seviyorsanız; inancınız, yönünüz ve kıbleniz ne olursa olsun zulmün bitmesi için katkı sağlayınız.

Kısaca bu çağrı ülkemizde yaşayan bütün insanlaradır.

Unutulmamalıdır ki, bu çağrı “unutmak ve unutturmak pusudur” gerçeğinden hareketle zalimlerin zulmünü unutturmamak için yapılmaktadır.

Kendini insan olarak görenler!

Hadi ne duruyorsunuz.

Bu çağrıya kulak verin.

Bu çağrıyı okuyan ve duyanlar!

Kendinizi sorumlu olarak görünüz ve çağrıyı insan olarak telakki ettiklerinize iletiniz. 

 

Ki,İnsanımız “inandığı gibi yaşayabilsin ve istediği alanda ve miktarda bilgi ve becerisini geliştirebilsin”

Selam ve Sabırla...

   

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?