İyiliğe Aracı (şefaatçi) olmak
Veysi ERKEN Dr.
Dünyevî işlerde aracı/arabulucu daim olarak olmuş ve olmaya devam etmektedir. İçtimai/sosyal hayatın gereğidir.
Allah, insanlar arasında iyiliğe aracı olmamızı ister. Kötülüğe aracı olmanın bedelini onun misliyle olduğunu ifade eder.
Ayette, “Kim güzel bir işe aracılık ederse ondan kendisi için bir nasip olur; kim de kötü bir işe aracılık ederse onun da buna denk bir payı olur. Allah her şeyi koruyup hakkını vermektedir. Nisâ-85”
Ayet şu şekilde tefsir edilmektedir. “Türkçede şefaat daha ziyade âhiretteki aracılık ve özellikle de Hz. Peygamber’in, hem bütün insanlara (hesaba çekilmenin, yargılanmanın bir an önce başlaması, bekleme sıkıntısının son bulması için) hem de ümmetinin günahkârlarına (günahlarının bağışlanması için) Allah nezdinde yapacağı aracılık mânasında kullanılır.
Kur’an’da ve Arapça’da ise şefaatin buna ek olarak daha geniş bir mânası vardır: İki kişi arasında görülecek bir iş, elde edilecek bir fayda veya önlenecek bir zarar konusunda üçüncü bir şahsın devreye girmesi, aracı olması, hatırını ve gücünü kullanarak sonuç elde etmeye teşebbüs etmesidir.
88. âyette geleceği üzere müminler, bazen Müslüman olmayan kimseler için de bu mânada şefaatte bulunuyorlardı. Ayrıca hemen her zaman toplum içinde aracılık faaliyeti sürdürülmüş ve aracılar bulunmuştur.
Özellikle hukuk, adalet, ehliyet ve emanet duygusu ve şuurunun ve bunlara dayalı uygulamaların ikinci plana atıldığı; güçlü, hatırlı, yakın olanların –haklı veya haksız olarak– işi bitirdiği dönemlerde, bu mânada toplum ahlâkının zaafa uğradığı zamanlarda şefaat (adam bulma, torpil kullanma) yaygın, normal, hatta zaruri hale gelmektedir.
Âyet hem tarihî hem de evrensel olarak şefaat konusunda bir kural getirmektedir: Şefaat kötü, çirkin ve yasak değildir; ancak meşrû, hukuka ve ahlâka uygun olmalı; iyi, başkası aleyhine haksızlık doğurmayacak bir sonucun hâsıl olması için yardım mânası ve amacı taşımalıdır. Böyle olan şefaatin ecri vardır. Hâsıl olan iyilik ve ecirden şefaat sahibi (buna aracılık eden, hatırını ve imkânını kullanan) kimseler de nasip alırlar.
Haksız bir talebin, kötü sonucun gerçekleşmesi için yapılan aracılık da yapana sorumluluk getirir; haksıza, zâlime, kötülük edene verilen cezanın benzeri bir ceza ona da verilir. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nis%C3%A2-suresi/578/85-ayet-tefsiri
Ayetin tefsirinden de anlaşılacağı üzere “iyiliğe” aracılık/şefaatçilik edene o iyilikten bir nasibi/ payı olur, ecrini alır.
Kötülüğe aracılık edene ise o kötülüğün bedeli sadece kötülüğü işleyenlere değil, aracılık edene de misliyle bedeli ödetilir.
Mümin Müslüman ve insan olan kötülüklere değil, iyiliklere aracılık eder. İyiliğe kavuşmayı diler.
“Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir. Âl-i İmrân-92” ayetinin gereği infakını, aracılığını/şefaatini iyilik ve iyiliğin yaygınlaşması için kullanır.
Selam ve Sabırla… 31.05.2025