Müslüman Siyasetin İçinde Olmak Zorundadır
Veysi ERKEN Dr.
*”Siyaset, risalet görevini yüklenen peygamberlerin en başat işidir. Özelde ise nübüvvetin hülâsası Peygamber Efendimize vekâleten ümmeti yönetme ve hayırlara sevk etme sanatının adıdır. Siyaset, ümmetin problemlerini vahiy eksenli çözüme kavuşturmaktır. Bu anlamda kutlu bir yoldur ve yüklendiği işlere binaen çok şerefli bir eylemdir.”
İki ayaklı, insan görünümlü şeytanlar Müslümanları kandırmak, siyasetten uzak tutmak için her yol ve yöntemi denerler. Bunları, şeytanları ayetler şöyle tavsif etmektedir.
“İblîs dedi ki: “Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın. A’râf 16-17”
İslam dünyasında iki ayaklı şeytanların Müslümanları en çok kandırmaya çalıştıkları alanların başında “siyaset” gelmektedir.
Temel gayeleri Müslümanları yönetimden uzak tutmak ve şeytani düzenlerini devam ettirmektir.
Bunun için siyaseti kötülerler ve bu yolla Müslümanları siyasetten uzak tutarak taraftarlarını çoğaltmaya çalışırlar.
Bu şeytani oyunda önder, lider kabul edilenler öncelikle kandırılır.
Başta ifade edildiği gibi bu oyunu Mehmet Sürmeli Bey şöyle ifade eder.
"Siyasetin ve şeytanın şerrinden Allah'a sığınırız." diyenler, Amerika'nın ve onun temsil ettiği zihniyetin ve dünya görüşünün kucağına düştüler. Oradan kalkmaya niyetleri de yok. Bu konudaki ön fikirlerini ve kabullerini nasıl ki dinle payandaladılarsa Amerikan emperyalizminin kucağında kalmayı da kendilerinden menkul argümanlarla desteklediler.
Kur'an-ı Kerim'deki Ehl-i kitap ile ilgili ayetleri ve Hz. Peygamber'in Medine'deki bazı uygulamalarını zulme razı olmaya delil bile getirdiler.
Hiçbir kâfirin Müslümanlar üzerinde velâyet hakkının olmadığını beyan eden ve Müslümanları zulümden ve küfürden kurtarmak için mücadele veren peygamberleri, davet metotlarını ve davetlerinin muhtevasını hiçe saydılar.
Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de dünya firavunlarının saltanatlarını istihkâm edecek "Bel'am"lar da buldular. Zaten bu Bel'amlar sayesinde zulüm ve küfür nefes aldı; hayatını devam ettirdi. Yerli zulüm önderlerine yaptıkları yağcılık yetmiyormuş gibi Amerikan başkanlarına övgüler yağdıran ilim ve tasavvuf (!) adamları da maalesef çıktı. En sonunda bu gruba, kurrå (!)denilen hafızlar da katıldı. Bu durum gösteriyor ki Müslümanların işleri daha da zorlaşmıştır.
Siyasetin bizatihi şer gibi adlandırılması yerine vahiy odaklı kurallarının belirlenmesi ve edinilen malûmatın Müslümanlarla paylaşılması gerekirdi. Zira siyaset, risalet görevini yüklenen peygamberlerin en başat işidir.
Özelde ise nübüvvetin hülâsası Peygamber Efendimize vekâleten ümmeti yönetme ve hayırlara sevk etme sanatının adıdır.
Siyaset, ümmetin problemlerini vahiy eksenli çözüme kavuşturmaktır. Bu anlamda kutlu bir yoldur ve yüklendiği işlere binaen çok şerefli bir eylemdir.”
Selam ve Sabırla… 10.06.2025
*Siyasette Müslümanca Duruş, Mehmet Sürmeli, Atlas Kitap, 2. Baskı, Ankara – 2025, S. 11-12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?