İhlâs Finans Fecaati ve Reform Nasıl Yapılabilir
Veysi ERKEN
Seçimlerin akabinde “acil eylem planı” diye bir yazı yazdım.
Yüzlerce mail aldım. Her mail gönderen için cenabı Allah’ın razı olmasını
temenni ediyorum.
Özellikle
ANAYASA ve AÇIK ÜNİVERSİTE ile ilgili çokça yazmamı isteyenler fazla oldu.
Kısmetse bunlarla ilgili yazılar yazacağım. Özellikle AÇIK ÜNİVERSİTE Türkiye
için vazgeçilmez konudur.
Buna
ilaveten yıllardır mağdur olanların mağduriyetleri ile ilgili yazı yazmamı
isteyenlerle reformların nasıl yapılması gerektiği hususlarının unutmamasını
talep edenlerin sayısı ihmal edilemeyecek kadar çok oldu.
Mağdurların
başında İhlaszedeler gelmektedir. Mağdurlar hiçbir şekilde İhlas holdingin
sahipleri ve yöneticileri konumunda olanlara haklarını helal etmiyorlar. Mağdurlar
konunun çözülmesini istiyorlar.
İhlâs
finansın mağdurları İhlâs holdingin kayyıma devredilmesini talep ediyorlar.
Mağduriyet ancak bu şekilde giderilebilir.
Zira
ihlas holdingi yönetenlerin İhlas Finansın paralarını diğer şirketlerine
aktardıklarını biliyorlar.
Umarım
ki, hak ve adaletten bahseden Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu bu mağduriyete
öncelikle el atar ve icraatlarının ilk ayında bunu çözer.
Reform
konusuna gelince.
İlk
üç ay için çeşitli vaatlerde bulunulmuştur.
Bunların
yapılabilmesi için bürokrasinin devre dışı bırakılması gerekir diye
düşünüyorum.
Genel
olarak bürokrasi statükocudur.
Değişimden
korkar.
Mevcut
durumunu ve konumunu muhafaza etmek ister.
Bunun
için reform için sivil kuruluşlardan faydalanılmalıdır.
Bunun
en tipik örneği seksenli yıllardan beri değiştirilemeyen ANAYASAdır.
Gelmiş
geçmiş bütün partiler ve yöneticileri yakındıkları halde ANAYASAYI
değiştirmemişlerdir.
Zira
Anayasayı değiştirme talepleri ciddi olmamıştır.
Anayasayı
ciddi olarak değiştirmek isteyenler TASLAK METİN ortaya koymak
mecburiyetindedir. Bugüne kadar hiçbir parti ve parti yönetimi bunu ortaya
koymuş değildir. Bu dönemde TASLAK METİN ortaya koymayan partilerin
samimiyetinden bahsedilemez. Bu böyle bilinmelidir.
Bunun
gibi diğer konular da böyledir.
Genel
olarak BÜROKRASİ statüsünün değişmesini ve imtiyazlarının bitmesini istemez.
Onun
içindir ki, hazırladığı metinler statükonun tahkiminden başka işe yaramaz.
Lojman, makam araçları, sosyal tesisler, maaşlar arasındaki uçurum ve diğer
imtiyazların devamı hatta artması bunun göstergeleridir.
Türkiye’nin
kalkınmasını isteyenlerin ilk yapmaları gereken şey bürokratik vesayeti
kırmalarıdır. Tabii ki yürek ister.
Acil
olarak da yapılması gereken budur.
Kanser
tedavisinde mikroçip teknolojisini geliştiren ilim adamımızın söyledikleri bu
konunun anlaşılması için yeterlidir. Konuşmasını dinlemek isteyenler için link:
http://www.haber24.com/harvard-universitesi-prof-dr-mehmet-toner-ve-ekibi-abd-de-kanser-tedavisinde-cigir-acan-mikrocip-i-gelistirdi-haberi-108560
Konuşmasının meali şudur. Benim gibi bir
ağacın Türkiye’de yetişmesi mümkün değildir. Mevzuat engelleri yüzünden
Türkiye’de ilmi çalışma yapılamıyor. Puanım düşük diye Türkiye’de çalışma imkânı
bulamadım.
Bu
ifadenin benzeri çoktur. Yerli otomobil için söylenenler ve yazılanlar birer
misaldir. YÖK’ün hukuk, tıp ve mühendislik fakülteleri için aldıkları kararlar
bürokratik vesayetin birer örneğidir ve bu yanlış kararlardan hemen
vazgeçilmelidir.
Teknolojiyi
yerli olarak geliştirmek isteyenlerin önünde Çin Seddi gibi engeller vardır ve
bürokrasi bunun aşılmasını istememektedir.
Onun
içindir ki, samimi olarak reform yapmak ve adaletli bir ülke oluşturmak isteyenlerin
BÜROKRASİNİN dışında hareket etmesi gerekir.
Selam
ve Sabırla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?