Sala
Veysi ERKEN
“Ne ile beslenirseniz öyle kokarsınız” diye meşhur bir söz vardır.
Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz.
İnsanın hafızası ne ile doldurulursa
ifade edeceği kelimeler ve kuracağı cümleler odur. Hayatını o bilgilerler
tanzim eder.
Rivayete göre Türkiye’nin nüfusunun
ekseriyeti “Müslüman”.
Elhak
görünüşte doğru. Ama aramızda “sosyolojik Müslüman”ın oranı ne? Doğrusunu
sorarsanız bilmiyorum.
Malum ifade 28 Şubat’ın
meşhurlarından birisine aittir. Kendini “sosyolojik Müslüman” olarak tavsif
ediyordu münafık.
Bu tabir gayet açık.
“Münafık” kelimesini ifade eder.
Özellikle içimizi “habis ur” gibi saran “haşhaşin”
zihniyeti ifsadını zihinlere kazımış durumdadır. İçimizdeki münafık sayısı çok.
Öyle ki, deist olanı ve öleni bile var.
Bir başka deyişle bu ifsad ve virüs
hareketi içimizdeki “münafıklar”ın sayısını ve kullandıkları yöntemlerin
çeşitliliğini arttırmıştır.
İçimizde pek çok ajan (1) ve casus(2)
yetiştirilmiştir. Merhum Mehmet Şevket Eygi içimizde mebzul miktarda casusun olduğunu
ifade eder.
Nifak tohumlarını serpmiştir
içimize.
Biliyorsunuz “nifak” hareketleri Hz. Peygamber döneminde, Medine’de hem “İtikadi” hem de “ameli/ siyasi” bir şekilde başlamıştır. (3) Günümüzde de etkisini
arttırarak devam ettirmektedir.
Kitap ve Sünnetten haberdar olanlar
bilir. Kur’an-ı Kerim insanları vasıflarına göre değişik şekillerde tanımlayarak
ayırır.
Mümin, Kâfir ve Münafık bu
ayırımlardan biridir.
Kâfir ve Müminin konumu açık ve bellidir.
Ya Münafık.
İşte belirsizlik buradadır Münafık Müslüman görünür ve zihinleri ifsad
eder. İkiyüzlü demek az gelir. Kur’andaki ifadesiyle köstebek yuvası gibidir.
Münafık, yapılan her doğru ve güzel
şeyi bozmaya, itibarsızlaşmaya ve anlamsızlaştırmaya çalışır.
Kafa karışıklığını oluşturmak onun
en önemli konforlarındandır. Tarihte ve günümüzde haşhaşinlerin genel seciyeleri
ve özelliğidir. Virüs oldukları için bünyeleri ve kavramları bozmakta
mahirdirler
Biraz tarihi bilgisi olan haşhaşin
virüslerinin yöntemlerini bilir.
Asırlar öncesinin Münafıklığı ile
bugünün münafıklığı arasında mahiyet farkı yok.
Doğru ve güzel olan her şeyi ifsad
etmek başlıca gayeleri ve şiarlarıdır.
Mesela “Sala” kavramını ne anlam olarak bilir, ne de kaynaklarını.
Ahkâm keser münafık.
Biraz okusa ve tahkik etse
öğrenecek, belki iman edecek.
Münafık ya.
Okumaz, öğrenmek istemez konuşur.
Bilen bilir. “Sala” Kur’an-ı Kerimde geçer. “Sala” kelimesi Kur’anda 124 yerde yer
alır.(5) İ”S ala”nın, ibadet etmek, Namaz kılmak, Dua etmek, Yardım etmek gibi
başlıca anlamları vardır.
Münafık bilmez, bilmediğini de
bilmez. Öğrenmek istemez. Araştırmaz.
Namaz kılar gibi yaptığı için
Namazda okuduğu duaları ve anlamlarını da bilmez.
Münafık tarih de bilmez.
Çünkü okumaz.
Artuklu’yu, Eyyubiyi, Memlukluları
bilmez. Hele hele bunların Fatımi(haşhaşin) Tapınakçı ortaklığına karşı
yürütülen mücadelesini hiç bilmez. (6)
Kalavun’u da bilmez. “Sala”yı minarelerden neden
okuttuğunu merak etmez.
Zaferlerin
devamı ve gönüllerin ihyası için mescitlerde ve camilerde “sala” ile Allah’tan “yardım”
istendiğini hiç bilmez.
“Sala” aynı zamanda intibah için Cuma
günlerinde, Kadir gibi gecelerde, Sabah vaktinde, sevinç günleri olan
bayramlarda ve vefat edenin ilamı için okunduğunu da bilmez.
“Sala” bilmez.
“sala”ya kimlerin karşı
çıktığını bilir de bilmez.
Kalavun devrinde, salaya
haşhaşin ve tapınakçılar karşı çıkıyordu. Günümüzde ise uzantıları.
Hatırlayınız
15 Temmuzu.
Direniş
ve zafer nişanesiydi “sala”.
O
gün kimler karşı çıkıyordu bir hatırlayın.
Hatırlayın
tepemize bomba yağdıran haşhaşinleri, Siyonist haçlı zihniyetinin uzantılarını.
Çok
eski değil.
Hafızanızı
kaybetmiş değilsiniz diye düşünüyorum.
Aynı
taife bugün de “sala”ya karşı
çıkıyor anlamını, kullanılışını bilmeden. Daha doğru bir ifadeyle olay ve
olguları saptırarak karşı çıkıyor. Bilerek karşı çıkıyor efendilerinden
aldıkları emirle.
Bir
afet yaşıyor dünya.
Bırakın
dünyayı.
Türkiye
yaşıyor.
Yardım
talep ediyoruz.
Kimden.
Rabbulaleminde.
Hani
Fatiha suresinde “iyyake na’budu ve
iyyake nestain” diyoruz ya. Biz sadece Rabbimizden yardım diliyoruz “Sala” ile.
“Sala” ile Rabbulaleminden
yardım talep ediliyor, insanımız intibaha davet ediliyor.
İyiliğin
ikamesi, istikametin doğrultulması ve kametin gerçekleşmesi için “sala” okunuyor,
münafık bidatçılar rahatsız oluyor.
Normaldir.
Bilenler
bilir. Başlıca başına bir sure vardır Münafıklarla ilgili. Bir ayette
cehennemin dibinde olacakları muştulanır.
Hâsılı
kelam. “Sala” bir duadır. “Sala” zaferin muştusudur. “Sala” bir direniş ve diriliştir. “Sala”
her türlü afetin defi için Allah’a bir yakarıştır.
“Sala” aynı zamanda sadece
Allah’ın huzurunda eğilen başların yükselişi ve direnişidir.
“Sala”yı çarptırmak, anlamsızlaştırmak
ve hayatımızdan çıkarmak isteyen fesadçı münafık bidatçiler için duam şudur.
Salasız ve Selamsız kalın.
Bizler
ise ömrümüz vefa ettikçe “sala”lı
kalalım inşallah. “Sala”larımız ve “Ezanlarımız” minarelerden daim olarak dünyanın
her yerinde ve noktasında duyulsun inşallah.
Selam ve Sabırla…
3-
Ahmet Sesizli, Hz. Peygamber Devrinde Nifak Hareketleri, TDV yayınları,
Ankara 2013.
. 4-Mümin, Kâfir ve Münafıkların
niteliklerini öğrenmek isteyenler Bakara suresinin ilk 16 ayetlerini okusun.
İlk beş Müminleri, 6-7 Kâfirleri, kalanı en tehlikeli grup olan Münafıkları
anlatır
5- Mehmet Okuyan, Çok Anlamlılık Bağlamında
Kur’an Sözlüğü, Düşün Yayınları, İstanbul 2017.
6- Amın Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı
Seferleri, YKY, İstanbul 2018.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?