Barışı Yok Etmek İçin Kurdurulan
Örgütler
Veysi ERKEN
Siyonist haçlının kini hiç
bitmeyecek. Bu gerçeği milletimiz büyük oranda 15 Temmuz 2016 gecesindeki işgal
ve ihanet teşebbüsünden beri daha net bir şekilde anlamıştır.
Siyonist haçlı kurdurduğu “piyon örgütler” vasıtasıyla öncelikle
coğrafyamızı kaosa, kargaşaya sürüklemekte sonrasında “barışı sağlama” adına işgal etmektedir. Tabii ki, asıl hedefleri ülkemizdir. Bu melanet dün de böyle idi,
bugün de böyledir.
15 Temmuz 2016 tarihinde bütün
piyonlar devreye sokulmuştur. İhanetleri başarısız olunca partilerini,
derneklerini tekrar devreye soktular.
Ülke bu badireyi atlatmaya
çalışırken, Siyonist haçlının aygıtlarını savunanları tanımak gerekir.
İhanet aygıtlarını savunanlar
bilinmelidir ki, ihanetin ortaklarıdır. Bu konuyu defalarca yazdım. 15 Temmuz
ihanet ve işgal eyleminden önce bir batılının dilinden işgalcileri yazmıştım.
O yazı tazeliğini koruyor. Barış
adına yapılan kahpelikler bugün de yapılıyor. Hem de “baltanın sapı bizden” anlayışıyla.
İşte o yazı:
“Barışa son veren
barış*” olur mu?
Evet olur.
Bunu ben söylemiyorum.
Batılıların piyonu ve uşağı
mesabesinde olanların duyması için bir Batılının kaleminden aktarıyorum.
Barış adına İslam coğrafyasında
barış katledildi. İnsanlar birbirine düşürüldü.
Tabii ki, bunlar piyonlar
vasıtasıyla yapıldı.
Dün barışımızı katleden barış
havarilerinin torunları bugün de alçaklıklarını sürdürüyor.
Bu alçaklık bugün de sürdürülüyor.
İŞİD’ çisi, haşhaşicisi, paralelcisi
veya başka bir adla olsun fark etmez.
Uşaklık ve piyonluk bitmez.
Tıpkı “Deli Yürek” Film’inde denildiği gibidir bu topraklar.
Burası Mezopotamya, burası İslam
coğrafyası burada uşakların akıttığı kan bitmez. Uşaklar kasap, molla ve davit
kimliklidir. Aynı kişi hem kasap hasan, hem molla, hem de davittir.
Siyonist haçlının emeli bitmez.
Uşaklar da tükenmez.
Türkiye’nin güçlenmesini efendiler
istemez.
Uşaklık tükenmez.
Burada “Barışa son veren barış”lar tezgâhlanır.
Oyun, büyük oyun budur.
Okuyalım ve aydınlanalım.
Yerli ve milli miyiz, yoksa farkında
olmadan uşaklarla beraber miyiz?
“Satılmış
gazeteciler”in ve ajanların sevinçlerine bakınız oyunu anlarsınız.
Ülkemizin aleyhine olan her
açıklamayı sevinçle karşılayan satılmış kalemşorlar, zil takıp oynayan
alçaklar, internet ortamında kin kusanlar, sitelerinde pislik yayanlar,
ülkemizi gammazlayan haşhaşiler, her türlü teknolojik gelişmeyi durdurmaya
çalışan müptezeller bitmez bu coğrafyada.
Her şeye rağmen gerçekleri izah
etmeye çalışacağız.
Belki gaflet uykusunda olanlar
uyanır.
İhanet çukuruna yuvarlananlar
çukurdan çıkar.
İşte “Barışa son veren barış”taki tespitler.
“Ortadoğu
sadece Mısır, İsrail, İran, Türkiye ve Asya’daki Arap devletleri değil, aynı
zamanda Sovyet Orta Asya'sı ve Afganistan’dır.
……
Bu, politik kararlar konusunda bir
kitaptır ve 1914-1922 döneminde kararların verildiği masaların çevresinde
sadece Avrupalılarla Amerikalılar oturmaktadır.
Bu, Ortadoğu ülkelerinin sınırlarının Avrupa’da çizildiği bir dönemdi,
örneğin Irak ve Ürdün, İngiliz buluşudur ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra boş
bir haritada sınırları İngiliz politikacıları tarafından çizilmiştir. Suudi
Arabistan, Kuveyt ve Irak sınırları 1922’de bir İngiliz devlet memuru
tarafından belirlenmiştir. Suriye Lübnan’da Müslüman ile Hıristiyanlar
arasındaki sınırlar Fransa; Ermenistan ve Sovyet Azerbaycan’ı sınırları da
Sovyetler Birliği tarafından çizilmiştir.
Avrupalı güçler o dönemde Müslüman
Asya’yı politik varlığının temellerine dek değiştirebileceklerine
inanıyorlardır. Bu amaçla Ortadoğu’ya
getirdikleri yapay devlet sistemi bölgeyi, bugün bile milletleşememiş bir
ülkeler bölgesine dönüştürmüştür. Ortadoğu’da politik yaşamın temeli olan dinin yerine Ruslar Komünizmi, İngilizler
ise milliyetçiliği ya da hanedana bağlılığı getirmek istemiştir. Şii
dünyasında Humeyni’nin İran’ı, Mısır ve Suriye’de Müslüman Kardeşler ve başka
yerlerde Sünni topluluklar, din konusunu ayakta tutmaktadır. Ortadoğu’da dinin politikanın temeli
olmasına izin veren Fransa, bir mezhebi diğerlerine karşı tutmuş ve böylece
özellikle Lübnan’ı 1970-80’lerde parçalayan toplumsal çatışmalara yol açarak
konunun hep canlı kalmasını sağlamıştır.
…….
1922
anlaşması, savaş sonrası Ortadoğu’sunun Fransa ve Rusya arasında bölüşülmesini
öngören ve savaş sırasında Sir Mark Sykes öncülüğünde yürütülen müzakerelerden
doğmuştur. Fransızlar anlaşmada öngörülenden biraz daha azını almışlardı.
Rusya’nın ise sadece savaştan önce ele geçirdiklerini korumasına izin
verilmişti; ancak bu bölüşmede Müslüman
Asya’nın bölünmesi ve yönetilmesi konusunun İngiltere ile paylaşılması ilkesine
saygı gösterilmiştir. İngiltere açısından her şey Sykes planına uygun
yürütülmüştür: İngiltere bağımsız olan Arap monarşilerinin koruyucusu rolünde
çoğunlukla dolaylı olarak hüküm sürmüş ve kendisini hem Arap hem de Yahudi
milliyetçiliğinin destekçisi ilan etmiştir.
…….
20. yüzyıla biçim veren Lloyd
George, Woodrow Wilson, Kitcherer, Arabistanlı Lawrence, Lenin, Stalin ve
Musollini, Barışa son veren Barış’ta sayfa sayfa açılan dramın kahramanlarından
bazılarıdır. Bu liderlerin hepsi de dünyayı kendi görüşlerinin ışığında yeniden
biçimlendirmeye çalışmışlardır. Özel olarak, olayları dehasıyla canlandıran ve
kişiliğiyle renklendiren Winston Churchill kitabın her sayfasına hâkimdir.
S.16-18”
Kıymetli okurlar.
Bunlar bir yabancının tespitlerdir
Okuyalım,
anlayalım ve yorumlayalım.
Bilelim ki, İslam coğrafyasının
parçalanmasına, dağılmasına ve güçsüz duruma düşmesine zemin hazırlayanların torunları
iş başındadır.
Ve.
Bugünün Avrupalı denilen ülkelerin
yöneticileri, Amerikalısı, İsraillisi kısaca tapınakçıların topyekûnu
uşaklarıyla birlikte atalarının izinden gittiklerini anlayalım.
Bilelim ki, dün olduğu gibi bugün de
ülkemize karşı Siyonist haçlı ittifakı kurulmuştur. Gayeleri bu coğrafyası
İslamsızlaştırma, insansızlaştırma ve topraksızlaştırmadır. Irak’ta;
Afganistan’da, Pakistan’da, Bangladeş’te, Sudan’da, Nijerya’da, Mısır’da,
Cezayir’de, Libya’da, Suriye’de sergilenen vahşet aynıdır. Piyonların isimleri
farklıdır.
Ve asıl hedefleri İslam
coğrafyasının uyanışına zemin hazırlayabilecek olan Türkiye’dir.
Kısaca, tek dişi kalmış canavar
mesabesindeki Batılı ittifakının oyunlarını bilelim, Uşaklarının ve
piyonlarının ülkemize neden salındıklarını fark edelim ki, oyunu bozalım.
Uşaklar ülkemizden parça koparmak
için saldırıyorlar. Haşhaşiler İslam’ın içini boşaltıyorlar.
Uşaklar, piyonlar ve hainler iç içe
geçmiş efendilerine hizmette yarışıyorlar.
Ülkemizdeki her gelişmeyi durdurmaya
çalışıyorlar.
Yüzyıldır ilk olarak Türkiye şer
ittifakına, tapınak şövalyelerine, piyonlarına ve uşaklarına meydan okuyor,
katilliklerini yüzlerine vuruyor ve İslam coğrafyasını uyandırmaya,
birleştirmeye çalışıyor.
Buna karşı haçlı ruhu dünün pespayeliğini
ve zulmünü yansıtıyor.
Dün ne idilerse bugün de aynıdırlar.
Atalarının habis ruhlarını ve kirli kanlarını taşıyorlar. Bilinmelidir ki, kıtmir
Haşhaşileri bunun için harekete geçirilmiştir. Bunun için “Barışa son veren barış” diye höykürüyorlar.
Hâsılı kelam oyunları bozmak ve
kurtuluş için Cenabı Allah’a dayanacağız, sa’ye sarılacağız, hikmete ram
olacağız ve yol bulacağız.
Çıkış yolu, uyanış ve diriliş öze
dönmekle mümkündür.
Diriliş İslam’dadır.
Zafer inananlarındır.
Selam ve Sabırla…30.03.2016”
·
David
Fromkin, BARIŞA SON VEREN BARIŞ,
Çev. Mehmet Harmancı, Epsilon yayıncılık, 4. Baskı, İstanbul-2013.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?