Gülün Bittiği Yer
Veysi ERKEN
4.Uluslararası Boğaziçi Film
Festivali kapsamında “Gülün Bittiği Yer”
isimli filmi seyrettim.
Hikâyesini yazıp yöneten İsmail
Güneş beyefendidir. 1999 yılı yapımı. Film eleştirmeni değilim. Dolayısıyla
filmi sanat yönüyle tahlil edecek değilim.
Film İşkence ve İşkencecilerle
yüzleşmeyi işler.
Sakın Şaşırmayın Kendinizi Bulacaksınız cümlesiyle başlar film.
Merhum
Cemil Meriç’in ifadesiyle “ideolojiler
deli gömleğidir”. Deli gömleğini giymemiş herkesin seyretmesi, ibret alması
gereken bir film.
17 yıl geçmiş olmasına rağmen
tazeliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir filmdir “Gülün Bittiği Yer”
Gerçekten gülün bittiği yer midir tokat’ın
ve sopanın indiği yer.
Bilindiği üzere dilimize yerleştirilmiş
bir deyimdir “……… vurduğu yerde gül
biter” anlayışı.
Ana vurur, öğretmen vurur, polis ve
asker vurur.
Filmin kahramanı bunu sorgular
hayatında, işkence hanede.
Aynı işkenceye tabii tutulan
öğretmenine de bu soruyu sorar genç.
Tabii ki, gül bitmemektedir vurulan
sopanın ve copun yerinde.
İşkenceler kabus olur tahliyeden
sonra. Göz kapanır kapanmaz başlar işkencenin, yumrukların, sopaların,
küfürlerin kabusu.
Filmi seyredip işkencecilere lanet
okumayan kimse olmaz diye düşünüyorum.
Zira film deli gömleğinden
arındırılmış bir bakışla çekilmiştir.
İşkencecinin milliyeti, cinsiyeti ve
dini yoktur.
İşkenceye tabi tutulanın milliyeti,
cinsiyeti ve dini sorulmaz. Sorulmamalıdır.
İşkence ve işkenceciye reddiye
evrenseldir. Evrensel olmalıdır.
İslami’dir.
Film bu tema üzerinde kurgulanmış.
Kahramanların adı yok, ideolojik
kimliği yok.
Masumiyet herkes içindir.
Duruşu ne olursa olsun.
Filmin bir sahnesi var ki,
insanlığın bittiğinin resmidir işkence hanede.
İşkenceye tabi tutulan gence
işlemediği suçları kabul ettirmek için en adi işlem yapılır. Nişanlısı genç
kızın soyunması istenir. Hem nişanlısının hem de başkasının yanında.
En adi işkencelere tabi tutulan
gencin kurtulmasına katkısı olsun diye soyunur nişanlısı.
İşte her şeyin bittiği an. İnsanlık
tükenmiştir artık.
Gül bahçesinin çöplüğe dönüştüğü
zamandır an.
Ve gencin suçsuzluğu tescillenir.
Suçsuz olduğu için tahliye olan genç
köyüne dönerken işkence haneyi, işkencecileri ve işkenceyi unutmaz, unutamaz, kâbuslar
içinde yaşar yol boyunca. İşkence sahneleri uykusunda tekrar eder durur.
Yol arkadaşı kabuslarına şahit olur.
Hatır soramaz bile. Zira o çocuğunu
işkence sonucunda kaybeden bir savcıdır.
İşkence mağduru genç kendisini her
gün tren garında bekleyen, kurtulsun diye soyunan nişanlısına gitmek istemez.
Trende
tanıştığı adama (oğlu işkence ile öldürülmüş vicdan azabından kıvranan bir
savcı) bir mektup verir ve nişanlısına vermesini ister.
Adam gencin nişanlısına mektubu
veremez.
Çocuk evine varır, evinde
dinlenirken adam gencin nişanlısıyla eve gelir. Genç kız içeri girmez. Adamla
gencin konuşmasını pencerenin dışından dinler.
Adam gençle konuşur ve bir daha
nişanlısı ile konuşmayı denemesini ister. Nişanlı kız konuşulanları pencereden
dinler. Gencin son sözü “Bir daha
deneyecek bir şey bırakmadılar” olur. Çünkü gencin gözünün önüne işkence
hanede nişanlısına yapılan muamele gelir.
Kız pencerenin kenarından ayrılır.
Gider. Gittiği yer gülden çöplüğe
evrilmiştir.
Film gül bahçesinin çöplüğe dönüşü
ile biter.
Hasılı kelâm;
Deli gömleğini çıkarıp işkenceleri
ve işkencecileri lanetlemek isteyen herkese sesleniyorum Bu filmleri sahiplenin
ki, şiddetin ve işkencenin hayatımızdan çıkışını sağlayabilelim.
Dinimiz İSLAM.
İSLAM barış ve huzur demek olduğu
halde biz işkenceyi her yerde mubahlaştırmışız.
Artık benim işkencecim iyi, senin
işkencecin kötü anlayışını hayatımızdan ve insanlıktan kovalım, yok edelim.
Mamak Cezaevleri, Diyarbakır
Cezaevleri, Ebu Gureybler, Guantanamolar olmasın.
Her yer gül bahçesine dönsün.
Dilimizdeki “…..vurduğu yerden gül
biter” sözü silinsin, gitsin.
Gerçek anlamda gül her yerde bitsin.
Ülkemiz ve bütün dünya gül bahçesi olsun, yüzler gülsün, insanlık gülsün.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?