22 Haziran 2020 Pazartesi

Acil çözüm bekleyen konular


Acil çözüm bekleyen konular

Veysi Erken

            Sadece etrafımızda bir ateş çemberi oluşturulmuş değil, içimizi de yakıcı ve yıkıcı tutuşturucu ateş parçalarıyla da doldurdular.
            Libya'da, Suriye'de, Irak'ta, Türkistan'da, kısaca bizi ilgilendiren ve ilgilendirmesi gereken her yeri yakmaya çalışıyor Siyonist haçlı zihniyeti.
            Bu lanetli zihniyet satın aldığı piyonlarla, ajanlarla ve uşaklarla coğrafyamızı ateşe boğuyor.
            Hem de bu coğrafyanın imkân ve paralarıyla yapıyor.
            Paralar, petrol ve diğer imkânlar, uşaklar, piyonlar bu coğrafyadan. Silah ve yıkım araçları kendilerinden.
Yıkılan, tarumar edilen coğrafyalar bizim ve katledilenler bizim insanımız.
            Bu senaryo asırlardır devam ettiriliyor. 
"Hayır diyebilen bir Türkiye" istenmiyor. Biliyorlar ki, Türkiye mazlum ve mağdur coğrafyaların beyni, kalbi ve sesidir.
            Türkiye yıkılırsa bütün coğrafyaların yıkılacağını biliyorlardır.
Onun için hesaplarını ve senaryolarını Türkiye üzerine hazırlıyorlar ve uşakları marifetiyle sahnelemeye çalışıyorlar.
            Bunu kavramak için derin tahlillere gerek yoktur.
            Akıllı, firasetli ve Müslüman olmak yeterlidir.
            Piyonlar faaliyette.
Bunların sesini kesmek için acilen yapılması gereken işler vardır.
Bazıları zamanı değil diyebilir. Umurunda değil.
 Ben bazı işlerin yapılması gerektiğine ve aciliyetine  inanıyorum
            Evvel emirde maarif marifetullahla irtibatlandırılmalı ve okullar üretim sahalarına dönüştürülmelidir.
            Marifetullah ile bezenmiş olan nesil ahlakını işine, aşına ve üretimine yansıtır.
            Yönetim iltifat ederse marifet anlamlı hale dönüşür.
 Maarif sağlıklı nesiller üzerine inşa edilmelidir. Bunun için yapılması gereken İlk iş, kişinin ve toplumunun sağlığının bozulmasını önlemektir.
Önleyici tıb tedavi edici tıptan daha önceliklidir.
            Tedavi edici tıp kadar, belki daha fazla önleyici tıbba ağırlık verilmelidir. Türkistan tıbbı önleyici olması bakımından batı buna yönelmeye başlamıştır. Türkiye geç kalmamalıdır. Madagaskar son salgınla ilgili ilk adımı atmıştır.
            Ülkemizde buna öncülük edenler var.
             Maalesef destekleneceklerine kamu kurum ve kuruluşları engel oluyor gayret edenlere.
            Acil tıbbi bitkiler ile ilgili birim oluşturulmalı ve ilaç sektöründe oluşan hegemonya kırılmalıdır.
            Hegemonya sadece ilaç veya diğer sektörlerde değil, STK diye yutturulmaya çalışılan yarı resmi oda, birlik, baro gibi kurumlarda da hâkimdir.
            Meclis tatile girmeden önce bunlarla ilgili düzenleme kaçınılmazdır.
            Misal olsun diye belirteyim. Salgın döneminde bile tabipler Birliği takozluktan vazgeçmedi takozluktan.
            Yaraya dönüşmüş yapıları düzeltmez iseniz, yara kangrene dönüşür. 
Bunlar maalesef kangrenleşmiş yapılardır.
            Bir diğer kanayan yaramız yerli otomobil hatta uçan otomobil.
            Yerli otomobil fabrikasının temeli ve İstanbul kanalı kazı çalışması Ayasofya'nın açılması 15 Temmuzda gerçekleştirilmelidir. Bilhassa Kanal İstanbul projesi için farklı düşünenler olabilir.
Bu benim şahsi görüşümdür.
            Bunlar acil konulardır.
            Bu konulara ağırlık verilmelidir. Ama yeterli değil.
Zira yukarıda belirtilen hususlardan daha aciliyeti olan bir konu var.
Aşırı derecede ihmal edilen husustur bence.
En çok ihmal edilen içerdeki yıkıcı ve bölücü propagandanın önlenmemesidir.
Fetö haşhasin tapınakçı kesimin kesif propagandası  devam ediyor.
            Özellikle genç nesil mazi hakkında bilgisi olmadığı için aşırı derecede etkilenmektedir.
Fetö dailerinin deşifresi mutlak anlamda sağlanmalı ve güveni sarsan, dailerin istismar vesilesi yaptıkları atamalardan ve icraatlardan vazgeçilmelidir.
 Dailerin kurumlardan uzaklaştırılması sağlanmalı ve propagandaları etkisizleştirilmelidir. Tabii ki, bunun yapılması için öncelikle mıntıka temizliği yapılmalıdır.
            Etraf ayrık otlarıyla doldurulmuştur.
            Ayrık otları temizlenmezse toplumdaki güvensizlik ve heyecansızlık artacak ve toplum içten zehirlenmeye devam edecektir.
            Bu uyarılar bu ülkenin sevdalısının uyarısıdır.
            Fisebilillah diyenin tenbihatıdır.
Selam ve sabırla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?