18 Haziran 2020 Perşembe

Muktedir Olmak


                                                  Muktedir Olmak

Veysi ERKEN

            Meclise 365 milletvekili ile girmek ve hükümeti kurmak “muktedir” olmak için yeterli değildir. Meclis çoğunluğunun ve hükümet kurmanın yeterli olmadığını sayın Erdoğan’da itiraf etmiştir. Kurulu sistemden nemâlanmakta olan oligarşik zümreye karşı “muktedir” olmanın yolu inanç, cesaret ve kararlılıktan geçer.
            Yapacağı fiillerin doğruluğuna inanmak, fiillerini cesaretle gerçekleştirmek ve süratli karar alabilmek. İşte insanımızı rahatlatacak formül.
            Peki, bu formülü meclis çoğunluğunu elinde bulunduran ve hükümeti kuran AKP uygulayabilir mi?
            Pek zannetmiyorum. Yanılırsam Türkiye kazanır. İnsanımızın kazanması beni mutlu eder. Yeter ki, icraat yapılsın.
            Ancak; “ayinesi iştir, kişinin lafına bakılmaz” sözü mevcut hükümetin inancını, cesaretini ve kararlılığını izah etmektedir.
            Enflasyonun %20’lerde kalacağını ileri süren bir hükümet %50’lerle borçlanamaz. Böyle bir borçlanma hortumcuların, soyguncuların, pompacıların beslenmesi anlamına geleceğini aklı başında olan herkes bilir. Bu borçlanma tarzı  hükümetin kurulu sistemden nemalanmakta olan oligarşik zümreye karşı “muktedir” olamadığının göstergesidir.
            Hükümetin “muktedir” olamadığının bir diğer göstergesini de “düşünce ve inandığı gibi yaşama hakkı” ile ilgili kararsızlıkta karşımıza çıkmaktadır.
            Sayın Erdoğan; “düşüncenize güveniyorsanız düşünce hürriyetinden korkmazsınız. İnanç hürriyetinden de korkmayacaksınız, bırakın inanan herkes inandığı gibi yaşasın. Ama, ne yazık ki, inancına güvenemeyenler inanç hürriyetinden korkuyor. Korkmayın rahat olun, onun için biz rahatız. Ülkemizde inanç hürriyeti de ulaşması gereken noktaya ulaşacaktır” dediği zaman diliminde “özgürlük” düşmanları değişik kılıklarla insanımızın canına okumaya devam etmektedir.
            Hükümetin “muktedir” olamadığının göstergelerini arttırmak mümkündür. Ama gerekmez.
            Biz bu iki konuda acilen muktedirliği teyit eden icraat bekliyoruz ve diyoruz ki;
            Muktedir olduğunuzu gösteriniz. Halkın size tevdi ettiği emaneti heba etmeyiniz ve emanete ihanet etmeyiniz. Bunun yolu hortumcuların, soyguncuların, pompacıların nemalarını kesmekten geçer.
            Hortumcuların, soyguncuların, pompacıların nemalarını kesiniz. Gasp ettiklerini geri alınız. Elli milyara peşkeş çekilen bankanın hesabını sorunuz ve halkın adına yüzde ellilerle borçlanmaktan vazgeçiniz. Unutmayınız ki, faizli borçlanma halkın parasının bir avuç ahlaksıza aktarmaktan başka bir şey değildir.
            Muktedir olmanın yolu “özgürlükler”le tamamlanır. Artık muktedir olmanızı engelleyen “özgürlük düşmanlarını ve hak gaspçılarını” etkisiz hale getiriniz.
Her hafta hakaretlerini, okullarda, iş yerlerinde ve sokaklarda baskılarını görmek istemiyoruz. Çocuklarımız örtülerinden ve puan yetersizliğinden(!) dolayı okul kapılarından geri çevrilmesin. İnsanımız Amerikan, İngiliz ve İsrail üçgeninde hegemonyasını kurmuş olan Siyonist “küreselleştirme”ci tapınakçı çetenin uzantıları olanların esiri olmasın. Hürriyetinin tadına varsın.
            Hükümeti kuranlara son sözümüz şudur.
 İzah ettiğimiz iki konuda kısa sürede muktedir olduğunuzu gösteremezseniz “küreselleştirmeci çete” tarafından yutulacaksınız.
            Zaman tapınakçıların şer üçgeninden kurtulmak zamanıdır.
            İnançlılığı, cesareti ve kararlığı bekliyoruz.
            Selam ve Sabırla... 30.06.2003

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?