11 Haziran 2020 Perşembe

Mekân Hissiyata Tesir Eder


Mekân Hissiyata Tesir Eder

Veysi ERKEN

            Mekân hissiyata tesir eder mi?
            Hiç şüphesiz.
            Mekân ve vasat (insanı kuşatan her şey) insanın seciyesini, inancını ve gidişatını etkiler.
            Kur’an-ı Kerim’de bunu “şakile” olarak ifade eder Rabbulalemin.
            Onun için insanlar hem ayetin ifadesiyle doğrularla olmalı (kunu maassadikin) hem de doğru mekânda olmalıdır.
            Aksi takdirde bozulur.
            Değişir ve içine aktığı kabın hem şeklini hem de niteliklerini alır.
            Merhum Necdet Sevinç “pınar suyu lağım suyuna karışmamalıdır” diyordu Eylül fırtınası öncesinde.
            Maalesef günümüze lağım suyuna karışan ve başkalaşan kişi sayısı fazlalaşmıştır.
            Özellikle “lider” diye bize telkin edilen “dönüştürücü” ve başkalaştırı”cıların marifetiyle dün sahip olduğu bütün değerleri inkâr noktasına gelen pek çok kişi vardır.
            Pek çok dediğime bakmayın.
            Milyonlarla ifade ediliyor.
            Dün “secde-i Rahman’da “ birleştiklerimizin bir kısmı “domuzsever”lerle, bölücülerle, yasakçı ve zalimlerle kol kola girebiliyor.
            Resim çektirebiliyor. Aynı şeyleri işleyebiliyor.
            Delil mi istiyorsunuz?
            İşte bir delil.
            Delillerinden birisi Sultanahmet Camii de müze yapılsın diyen zihniyete sessiz kalmadır.
            Çok eski değil bu ifade. Taze dün söylendi.
            O kaba akan/ akıtılan dostlar maalesef sessiz.
            Tabii ki, bu aynileşmenin emaresidir.
            Onun için mekânın hissiyata tesirinin olduğunu düşünüyorum.
            Eski hissiyat ve hassasiyet ortadan kalkmıştır o mekâna gidenlerde.
            Dönüşmüş ve Başkalaşmışlardır.
            Biz en iyisi başlıktaki söze dönelim.
“Mekân hissiyata tesir eder, saksıda çınar yetişmez, sefer tasından çaplı adam çıkmaz” sözlünü bana gönderen Zafer hocama teşekkür ediyorum.
“Halka rağmen halk için” diyen zihniyetin mekânıyla bütünleşenler onların hissiyatıyla hislenir oldular ve geçmişe ait hissiyatlarını kaybettiler.
Daha önce yazdığım bir yazımda ifade ettiğim gibi onlar artık “ben O’yum”değil, “ben O değilim” diyen taifeye dönüştüler.
Çınar zannettiklerimiz meğerse saksıya girecek tipte imişler. Çınar değil kaktüs imişler.
Kaktüse de yazık etmeyelim.
Sefertaslık olmuşlar.
Sefer tasından çaplı adam çıkamayacağı için çaplarını da kaybetmişler.
Halka rağmen halk için diyen zihniyetin tezgâhından geçirilerek yontulmuşlar ve başkalaştırılmışlardır, dönüştürülmüşlerdir.
Tabii ki, dönüşen ve başkalaşanlar sadece politik mekânda olanlar değildir.
Bu başkalaşım ve dönüşüm İslami değerler ve yaşayışta daha fazla görülüyor.
İlahiyatçı veya bilgin diye meşhur edilen pespayeler vasıtasıyla toplum dönüştürülüyor ve başkalaştırılıyor.
İslam’la ilgili olabilecek bütün değerleri yıkıyorlar ve insanların beyinlerini iğfal ediyorlar.
Toplum İslami yaşayışla ilgili hafızasını kaybetme noktasına getirilmiştir.
Bu yüzden onların ifadesiyle “deist” olanlar çoğalıyor.
Mekân hissiyata tesir eder sözü doğrudur. Bunu bilen haşhaşin taifesi kendi zihniyetine uygun mekânlar oluşturarak ifsad ve nifak hareketini yaymaya devam ediyor.
Mekânlar çoğalmıştır. Sosyal medya denilen yapılarla mekânlar ve telvisatlar çoğaltılmıştır.
Unutulmamalıdır ki, tahribatta en büyük rolü politik ve dini sahalarda arz-ı endam eden liderler marifetiyle gerçekleştiriliyor.
Bunun için ayette kandırılan ve yoldan çıkarılanların şu şekilde dua edecekleri ifade ediliyor.
Rabbimiz bize vereceğin azabın iki katını önderlerimize ver.
Bizi İslam mekânından başka mekânlara taşıyan zararlı mahlûkattan Rabbim emin kılsın.
Şimdi tefekkür, taakkul, tedebbür, tefehhüm ve tafakkuh zamanıdır.
Bu niteliklere sahip olmayanlar “insan şeytanları”na daha kolay kapılır ve lağım suyunun parçası olur.
Allah bizi lağım sularına karışmaktan muhafaza etsin.
Zihnimiz pınar suyu gibi aksın, çalışsın inşallah.
Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?