Hükümetlerin Tatbik Ettiği Hükümler…
Veysi ERKEN
“Hükümetçe tatbik edilen ahkâmın (hükümlerin) çoğu, ekseriya zulüm ve haksızlıktan ibarettir. Çünkü halis adalet sadece şer’i manadaki hilafette (ve ona dayanan hükümet etme şeklinde) mevcuttur. Bu ise çok kısa bir zaman devam etmiştir. İbn Haldun Mukaddime, ç.Süleyman Uludağ, Dergâh Yayınları, c.2, s.860, İstanbul 1988.
Asırlar önce hükümetler tarafından uygulamaya konulan hükümlerin çoğunluğu itibarıyla zulüm ve haksızlık üzerine inşa edildiğini ifade eden İbn Haldun haklı mı acaba?
Uygulamalara baktığımızda İbn Haldun’a hak vermemek mümkün değil. Dünyanın bütün ülkelerinde müşahede edileceği gibi vazedilen kanunlar “insan merkezli” değildir. Kanunlar vazedilirken hep “kamu yararı(!)” kavramı ön plana çıkarılır ve bu kavramla “insan” ezilir.
Sistemi elinde bulunduran güç hep bu yolla kendi hâkimiyetini devam ettirir.
Bütün dünya ülkelerini bir kenara bırakalım ve sadece ülkemizde yürürlükteki uygulamalara bakalım. Ormanların yağmalanmasından okullardaki zulümlere, ücret dengesizliğinden toprak satışına, silahlanmaya harcanan paradan “lale devri”ni andıran harcanan zaman, mekân ve kaynağa kadar inceleyin ve karşınıza çıkan kanunları görün.
Hepsinin hazırlanması aşamasında “kamu yararı(!)” ve “âli menfaat(!)” safsatası ön plana çıkarır. Yüzlerce kurumdan görüş alınırken milletin kendisine sorulmaz.
Bu konuda soru bile soramazsınız. Çünkü “tabu”lar vardır. Tapınanlar bunlara dokunulmasını istemez.
Okullarda, iş yerlerinde ve nihayette neredeyse her yerde çeyrek yüzyılı geçmiş bir “örtü” zulmünü ve soykırımını düşünün. Bunun neresinde “insanilik” var.
Sorarım size.
Etkili ve yetkililere sorarsanız toplumsal mutabakat var ama “kurumsal mutabakat” yok.
Sorarım size…
Kurumlar ilahlarımız mı?
Vazgeçilmezlerimiz mi?
Kurum mu esas insan mı?
Bu sorular hep cevapsız kalmıştır. Çünkü vazedilen ahkâm zulmün ve haksızlıkların devamı yönündedir. Bunun için “kurumsal mutabakat” gerekli.
Alın size bir misal daha.
Sistemi işleten ve sömürenlerin ücreti, makamı, lojmanı, makam aracı gündeme geldiğinde hemen mutabakat sağlanır kurumlar arasında.
Tereddütsüz bir şekilde kalkar parmaklar.
20 -30 soyguncu aileye “faiz” adı altında günlük trilyonlar aktarılırken kurumsal mutabakat var da, garibin ücretine kuruşluk zam söz konusu olunca hemen dengelerin bozulması akla gelir.
Bu misalleri çoğaltabiliriz.
Bu misaller ışığında “Hükümetçe tatbik edilen ahkâmın (hükümlerin) çoğu, ekseriya zulüm ve haksızlıktan ibarettir.” diyen İbn Haldun sizce he kadar haklıdır?
Bana soracak olursanız…
Sizi etkilemeyeyim aziz okuyucular.
Selam ve Sabırla… 05.12.2001
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?