2 Temmuz 2021 Cuma

İntişar-ı İslam Tarihi ( İslâm’ın Yayılış Tarihi)

İntişar-ı İslam Tarihi ( İslâm’ın Yayılış Tarihi)*

Veysi ERKEN

“İntişar-ı İslam Tarihi” ikinci baskısı 1913 yılında yapılmış Türkiye’de kitap ilk olarak 1971 ikinci baskısı ise 1982 yılında yapılmıştır. Sahasında çok önemli bir çalışmadır. Günümüzü de kapsayan bir çalışmaya vakıf değilim.

Thomas Walker Arnold tarafından yüz yıl öncesinde hazırlanan bu çalışma gerçekten dikkate şayandır. Temennimiz günümüzü de yansıtan çalışmaların bir an önce yapılmasıdır.

Kitapta, Hazreti Muhammed’in s.a.v. risaletiyle başlayan ilk tebliğ günlerinden itibaren İslam dininin yayılışını, nasıl tebliğ ve tebşir edildiğini ve edilmeye çalışıldığını akıcı bir üslup ile anlatır.

Özellikle kitap günümüzde de ehemmiyetini korumaktadır. Zira bilebildiğim kadarıyla günümüzü de kapsayacak ve islam’ın yayılışını tebliğ vasıta ve yöntemlerini geniş bir açıdan açıklayan bir incelemeyi hatırlamıyorum.

Kitap İslam’ın Hz. Peygamber s.a.v döneminden başlayarak hangi coğrafyalarda

yayıldığını izah etmektedir.

İran’dan Turan’a, Çin’den Hindistan’a, Afrika’dan İberik (İspanya) yarımadasına, Kafkasya’dan, Sibirya’ya, Japonya’dan doğu Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyayı, kısaca o dönemin şartları itibarıyla geniş bir alanı tetkik konusu yapılmıştır.

Günümüzde böyle bir çalışma yapılabilirse bütün ülkelerin çalışma sahası olur. Zira bilebildiğim kadarıyla Müslüman’ın yaşamadığı bir ülke yoktur. Tek tük olsa bile hemen hemen bütün ülkelerde Müslüman bulunmaktadır.

Peki, İslam bu kadar geniş bir coğrafyaya nasıl yayılma imkânı bulmuş ve hangi zorluklarla karşılaşılmıştır.

Yazar ehl-i namus olsa gerek İslam’ın yayılışını taassupla değil, tarafsız bir şekilde ortaya koymaya çalışmıştır.

Tebliğ yönteminin basit, anlaşılır ve gönül fethine ve cehde dayalı olduğunu delilleriyle izah eder. Genel anlamda ticari faaliyetler sebebiyle gidenlerin yayılmada ve gönüllerin fethinde önemli yer tuttuğunu beyan eder. Özetle İslam kılıç zoruyla değil gönüllerin fethiyle yayılmış ve yayılmakta olduğunu ortaya koymuş yazar.

Genel olarak İslam’ın harb-savaşla değil, cehd ve gönüllerin fethiyle olduğunu açıklar. Zaten Kur’an-ı Kerim bize “leyin” olmayı ve “cehd”i tavsiye eder.

Kitapta İslam’ın yayıldığı coğrafyalarda gayrı Müslimlerin bazı bölgelerde çok gaddarca davrandıklarını, büyük katliamları gerçekleştirdiğini anlatır.

Moğolların Türkistan coğrafyasında Buhara, Semerkant ve diğer yerlerde yüz binlerce Müslüman’ı katlettiğini anlatır. Tabii ki, bu katliam sadece Türkistan coğrafyasında değil, Moğolların istila ettikleri her yerde olduğunu görüyoruz.

Yazar, sadece Türkistan’da değil, ispanya, balkanlar, Kafkaslar, Hindistan ve Afrika coğrafyalarının tamamında Hıristiyanlar tarafından büyük katliamların yapıldığını anlatır.

Bütün bu katliam ve imhalara rağmen İslam gönülleri fethetmeye ve yayılmaya devam etmiş ve bugün de devam ediyor.

Gönül ister ki, İslam kelimesinde ifadesini bulun emin ve emniyetli bir zemin dünyaya hâkim olsun.

İslam’ın bütün katliamlara rağmen günümüzde hangi imkân, yöntem ve araçlarla yayıldığını ve gönülleri fethetmeye devam ettiğini ortaya koymak gerekir.

Tabii ki, böyle bir çalışma hem imkân hem de iman meselesidir.

Umarım ki, imkânı olanlar imkânlarını bilgi becerisi olanlarda bilgi ve becerisini ortaya koyarak bunu gerçekleştirir.

“İkra” medeniyeti okumayı, öğrenmeyi, anlamayı ve yaşamayı gerektirir. İslam’ın tebliğinde bizim de payımız olsun diyorsak okumamız, anlamamız ve “leyin” bir şekilde “cehd” etmemiz gerekir.

Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Günümüzü imar etmek için geçmişi okumak gerek. Her zaman ifade ettiğim gibi “Tarih bizim için hamak değil, yay olmalıdır” Bu anlayışla dünün yayılış şeklini, imkânlarını, yöntemlerini, araçlarını bilmeliyiz ki, geleceği daha güzel inşa edebilelim.

Selam ve Sabırla…02.07.2021

*Thomas Walker Arnold, İntişar-ı İslam Tarihi (İslâm’ın Yayılış Tarihi), Çev. Hasan Gündüzler, Akçağ Yayınları, Ankara-1982

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?