Medeniyet dediğin açmaksa…
Veysi ERKEN Dr.
İslami yaşayışımız, ilkelerimiz ve kurallarımız, kısaca vahye dayalı yaşayışımız o derece tahrip edilmiştir ki, katlanmak zor. Tabii ki tahribat her gün artmakta, etkililer ve yetkililer göz yummakta ve görmezden gelmektedir.
Meramımızı yıllardır anlatıyor, yazıyor ve haykırıyoruz.
Maalesef tedbir almakla mükellef olanlar derin uykulardan vazgeçemiyorlar. Yıllar önceki bir tespit.
“Kısa bir söz sohbet konusu oldu. Bari yazıya çevireyim istedim. Yazmadan olmuyor ne kadar yazmayalım desek de olmuyor.
Rahat durmuyor ülkeyi karıştırmak, kargaşa çıkarmak ve insanımızı birbirine düşürmek isteyen azgın ve yerli olmayan azınlık.
Azgın azınlığın bir tek derdi vardır; o da halkın arasındaki ihtilafları körüklemek ve İslami hayatı ortadan kaldırmak.
Azgın azınlık kullanacağı kesimleri de rahatlıkla bulmakta. Özellikle “kartel medya”sı denilen mülevves sahanın köşebentleri buna teşne.
İslamî değerlere saldırmaları bunların temel vazifesidir. Örtü ve topyekûn İslâm düşmanlığını bunun için körüklüyorlar her fırsatta.
Ahmaklar ve gafiller bunların oyuncağı.
İşleri güçleri kadının bedeni üzerinde siyaset, ticaret ve hayat sürmektir.
Medeniyet ve çağdaşlık yaftaları ile kadını pazarlamak birinci vazifeleri.
Ahlaka, İslam’a ve güzelliğe tahammülleri yoktur. Onun içindir ki, medeniyeti açılmak ve saçılmak olarak yuttururlar. İşte sohbet konusu olan sözde bunlar tasvir ediliyor.
“Medeniyet dediğin açmaksa bedeni, Afrika’daki bedevi senden daha medeni !!!!!” deniliyor sohbet konusu olan söz.
Evet.
Medeniyet denilen şey gerçekten bedeni açmaksa giyecek bir şey bulamayanlar ve giyecek giymekten muaf olan hayvanlar daha medenidir.
Ben şahsen Afrika’daki bedevileri ülkemizdeki kadın pazarlamacılarından daha çok seviyorum. Onlara asla hakaret edemem ve onları küçültemem.
Küçük olan ülkemizdeki azgın ve gayrı insani olan azınlıktır.
Azgın azınlık egemenliğini kaybetmek istememektedir.
Direkt olarak “İslâm’a” saldıramadıklarından kadın üzerinden saldırılarını yoğunlaştırmaktadırlar.
Bilinmelidir ki, değerlerini kaybederek değişen toplumların yeri tarihin mezarlığıdır.
Toplumların yok oluşu kötülüğü yüceltmeleriyle gerçekleşmektedir. Bu ilahi bir kuraldır. Kötülükleri vasıf olarak benimseyen toplumlardan “nimet” kesilir.
“Mutrefin” azgınlaşmada öncülük eder genellikle.
Halk azgınlaşan azınlığa dur diyebilmelidir.
Azgın azınlığa dur demenin bir tek yolu vardır diye düşünüyorum.
O da;
Onları teşhir ve boykot etmektir.
Önce teşhir.
Siyasetini, ticaretini, kültürünü, ahlakını, reklamını ve propagandasını kadının açık bedeni üzerinde yürütenleri teşhir etmek bu ülkenin sevdalıları için öncelikli görevdir.
Teşhirden sonra boykot gelir.
Her yönüyle ve topyekûn boykottur.
Azgın azınlığın mallarını almamak, medyasını takip etmemek ve yayınlarını satın almamak boykotun bir yönüdür. Cenazelerine katılmamak da bir boykot çeşididir.
“Esfel”leşen azgın azınlığa dur demenin zamanı geçmiştir.
Biraz daha gecikilirse tarihin mezarlığına gidiş sürecimiz kısalır.
Selam
ve Sabırla… 27.11.2006 tarihinde yayınlanmıştır. Girişteki birkaç satır hariç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?