Alaz Martı*
Veysi Erken Dr.
“Alaz Martı Bu Dünyadan Bir Muhsin Geçti”
Evet.
Bu dünyadan bir “Muhsin” geçti. Bu dünyada kalıcı olan
yok. Her nefis ölümü tadacaktır.
Ehemmiyetli olan bir
sadaka-i cariye bırakmak ve hem kendi nesline hem de kendinden sonraki
nesillere numune-i imtisal, usve olmaktır.
Dünyadan bir Muhsin
geçti ve hayatıyla bilhassa gençliğe "usve-i
fityan" olmaya çalıştı.
Hayatı Allah yolunda,
İ’lay-ı Kelimetullah için dünyada nizam kurmak için maceralarla geçti ve dünyevî
hayatı Keş dağında kar denilen beyaz örtünün altında nihayete erdi.
O hayatını Allah
yolunda infak eylemeye çalıştı. “Allah yolunda infâk ediniz de, kendi
ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız. Bir de ihsanda bulununuz! Zira
Allah, muhsinleri sever.” (el-Bakara 2/195) ayetine göre yaşamaya çalıştı.
“Binnetice Allah da kendilerine hem Dünya sevabını verdi
hem de Ahiretin güzel sevabını, öyle ya Allah güzel iş yapan Muhsinleri sever.
Âl-i İmrân-148
“Alaz Martı, Bu Dünyadan Bir Muhsin Geçti” merhum Muhsin
Yazıcıoğlunun hayatını konu edinir.
Bir nevi belgesel
roman.
Çocukluğundan kar
denilen beyaz örtüye bürünene kadar geçen bir ömrün süreci işlenir.
Ateş gibi bir hayatı
vardır.
Çağrımız İslam’da
dirilişedir hakikatine iman etmiştir.
Bu gaye peşinde
koşarken yuvasından iftirak eder, ayrılır.
Başka bir sahada
uçmaya karar verir etrafında toplananlarla birlikte.
Martı zanneder
etrafındakilerini.
Meğerse epey karga ruhlular
vardır etrafında.
Bu kargalar ilk
günden beri yanlışa yönlendirmeye çalışır.
İlk seçimleri mahallidir.
Genel seçimler
yaklaştıkça kargalar etrafına üşüşür ve başka bir fırka ile seçime girilmesi
sağlanır.
Alaz Martı”nın ilk
hatasıdır ve ilk düğme yanlış iliklenmiştir.
Etrafındaki
martıların görüşleri dikkate alınmaz ve karga sürüleri, bilhassa leş kargaları
etrafını çevirir.
İlk düğmenin yanlış
iliklendirildiğini bilen ama samimi olan martılar onu terk etmez.
Beraber uçmaya devam
ederler.
Onlar biliyorlardı ki
o bir “Muhsin” idi.
Bilhassa gençliye
olmaya çalışan hayatı çilelerle dolu olan biriydi.
Partinin yanlış
uçurulmaya çalışıldığını, leş kargalarının kendisini yanlış yönlendirdiğini bile
bile samimi ve ihlâslı martılar onu terk etmeci.
Bir avuç dolusu
kadardı samimi martılar.
Alaz Martı’yı sadece
yakınındaki kargalar değil, cemaat, tarikat mensuplarının bir kısmı da
yanıltmaya yolundan saptırmaya çalışıyordu.
Bir toplantıda
kendisine “esnek(!)” olması tavsiye
edilince Allah bizlere “emrolunduğun gibi dosdoğru” demiyor mu?
Bizler Allah’ın
emrini, Hz. Peygamber’in sav sünnetini mi terk edeceğiz diye haykırıyordu.
O doğru yaşamaya, dik durmaya ve düz olmaya çalıştı,
saniyesine hükmedilmeyen bir hayat için fırıldak olmamaya gayret etti.
Buna şahitli
ediyorum.
Elbette bir beşer
olarak yanlışları, kusurları ve hataları olmuştur.
Buna rağmen o bir "Muhsin"di ve “usve-i fityan”dı.
Hayatı ve mücadelesi
gençliğe örnek olarak sunulmalıdır.
Alaz Martı buna bir
katkı olsun diye yazılmıştır.
Romanı yazan Osman
Seçgin bey’e teşekkür ediyorum.
Bu örneklikler “Büyük
Birlik Tasavvuru”nu pekiştirir.
Gençliğin İ’layı
Kelimetullah için Nizam-ı âlem davası için cehd etmelerini sağlar. Akınlarda
bulunmalarını sağlar.
Bin atlı akınlarda
çocuklar gibi şen olmalarını sağlar.
Haydi, iyi okumalar
ve anlamalar.
Selam ve Sabırla… 17.01.2025
*Alaz Martı, Osman Seçgin, Morena Yayınları, Konya- Ekim 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?