18 Ekim 2022 Salı

Türkiye’de "İslamofobi"yi Körükleyenler kimlerdir

   

Türkiye’de "İslamofobi"yi Körükleyenler

 

Veysi ERKEN

 

İslamofobi, İslam ve fobi kelimeleri yan yana getirilerek oluşturulmuş ve yaygınlaştırılmış, yaygınlaştırılmaya çalışılan, Müslümanların zihinlerine kazınmak istenen bir kavramdır. İslam ve Müslümanlara karşı nefreti oluşturmak ve nefreti arttırmak için imal edilmiştir. “a.(fo'bi) ruh b. Belirli nesneler veya durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku, yılgı. https://kelimeler.gen.tr/fobi-nedir-ne-demek-121215

Kısaca  “İslam’dan ve Müslüman’dan korkma” anlamına geliyor denebilir. Kavram bütün dünyada İslam ve Müslümanlara karşı oluşturulmaya çalışılan ve hissedilmesi istenen  “akıl dışı/irrasyonel” bir korku olarak tarif edilebilir.

Tabii ki, İslam ve Müslümanlardan korkma ve nefret duygusu sadece gayrı Müslimlerde oluşturulmaya çalışılmıyor. Aynı zamanda Müslümanlar arasında da Müslüman ve İslam korkusu yaygınlaştırılmaya çalışılıyor ve maalesef etkisi gittikçe yaygınlaşıyor.

Düşünün ki, nüfusunun yüzde doksan dokuzunun Müslüman varsayılan bir ülkede “Kahrolsun Şeriat” diye naralar atılıyor, halk galeyana getirilebiliyor.

Ve düşünün ki, kendini Müslüman olarak ifade eden kişiler İş yerlerinde Müslüman çalışmaktan kaçınıyor, örtülüden ve namusludan fersah fersah kaçmaya çalışıyor.

Tabii ki, bunlar bir günde oluşan korkular değildir.

Azar azar oldu, bazen gayrı Müslim, münafık, fasık, sabetayist kitle geri adım attı. Ama hiç amacından vazgeçmedi.

Hep korku ve pislik üretmeye ve yaymaya çalıştı, çalışıyor.

Filmlerdeki imam, başörtülü, iffetli vs. karakterlerine bakınız. Güya temsil ettikleri değerleri tahlil ediniz İslam ve Müslüman’ın nasıl kötülendiğini, karalandığını ve korkulan bir mahlûka dönüştürüldüğünü görürsünüz.

Bu durum eskide kalmış değildir.

Günümüzün televizyon dizilerini, aileyi anlatan programları ve yorumları, basın denilen yapıyı inceleyiniz durumun ve oluşturulmak istenen yapının vahametini anlarsınız. Bir misal. Kitapta şöyle anlatılır. İslamofobik tutumlarda insanları korkutan obje ya da durumdan ziyade aslında yüklenen anlam olduğu tespitini yapılıyor. İslamofobik söylemler ve tavırlar Türk modernleşme sürecinde kendini sosyal, kültürel ve edebi alanda yoğun şekilde gösterdi. Türk modernleşmesinin izlerini taşıyan Tanzimat dönemi Osmanlı romanları, sosyal değişmeye odaklanan birçok içeriğe yer verdi.”  https://www.yenisafak.com/gundem/bunlar-da-icimizdeki-islamofobikler-mizah-uzerinden-islam-dusmanligi-3864849

Bunların etkilerini maalesef her gün yaşıyoruz. Sadece geçen Cuma gününde yaşadığım bir hadiseden bahsedeyim.

Tam ibretlik.

Cuma namazını kılmak için camiye doğru yol alırken önümde beraberce yürümekte olan içi ve dışı geçmiş iki adam gördüm. Bunlar Cuma namazını kılmak için camiye giden iki adem. Biri diğerine “efendim. Bunlar şeriatı getirecek, bakın her yere İmam-Hatip açıyorlar” diyor.

Yanlarına yaklaştım ve siz camiye mi gidiyorsunuz dedim.

Evet, cevabını alınca sadece size bir soru sorabilir miyim dedim.

Olumlu cevap alınca “Şeriat nedir?” diye sordum.

Afalladılar. Beklemiyorlardı.

Camiye kadar anlatmaya çalıştım.

Namus sözlü verdiler. Okuyup öğreneceklerini vaat ettiler.

İşte getirildiğimiz durum.

Müslüman görünümlü sabetayist, münafık, fasık çetelerin etkileri ve oluşturdukları “korku”.

Unutmayalım ki, içimizdeki münafık, fasık ve sebatayist çeteler her yerlerinden ve zihinlerinden Siyonist haçlı dininin mezhep ve tarikatlarına bağlıdır.

Ve.

Siyonist haçlı dinine mensup olanlar medyada güçlüdür. Bu güç şöyle tanımlanmıştır bir zamanlar. “Dünya tarihinde hiçbir iktidar sahibi, bugün Amerikan kitle iletişim araçlarını yönlendiren bir avuç kişinin sahip olduğu imkânlara sahip olmamıştır. Üstelik bu iktidar, hiçte öyle soyut bir ‘iktidar’ değil; bu iktidar, elle tutulur, gözle görülür bir biçimde evlere giriyor, çoluk çocuk dinlemeden milyonlarca insanın zihnini denetim altında tutuyor.

Kitle iletişim araçlarıyla, önce bir dünya imajı çiziliyor, ardından da, çizilen bu imaj hakkında ne düşünülmesi gerektiği kitlelere empoze ediliyor. Bir başka deyişle, üzerinde düşünülecek dünya da, bu dünya hakkında düşünülebilecek şeyler ve düşünme biçimleri de, bu bir avuç insan tarafından tayin ediliyor.

Kendi yakın çevremiz ve yüz yüze iletişimde bulunduğumuz insanlar hakkında sahip olduğumuz bilgiler dışında, dünya hakkında bütün bildiklerimiz veya bildiğimizi sandıklarımız bize günlük gazeteler, haftalık dergiler, radyolar ve televizyonlar gibi kitle iletişim araçlarından aktarılıyor, benimsetiliyor.

Hangi haberlerin bize ulaştırılması gerektiğine, hangi sırayla ulaştırılacağına ve dünya imajımızın hangi kelimelerle çizileceğine hep bizim dışımızda yüzlerini bile görmediğimiz bu insanlar karar veriyorlar. Bununla da yetinmiyorlar, bize ulaştırdıkları bu haberleri, ayrıca tahlil de ediyorlar: Böylece neyi nasıl düşüneceğimizi de bu insanlardan öğreniyoruz.  Nabi Avcı, Kitle Kültürü Enformatik Cehalet,  Rehber Yayınları, Ankara 1990. 170-171.  14.10.2001”   Dünyada oluşturulmak istenen “islamofobi”yi ortadan kaldırmak ve yok etmek için “islamofobi”yi oluşturmak ve yaymak isteyen merkezleri ve içimizdeki uşaklarını bilmemiz gerekir. Tekrar tekrar okuyun İslamofobiyi kimlerin, Müslüman görünümlü hangi Sabetayistlerin, Münafıkların, fasıkların kısaca gayrı Müslimlerin yaydığını görün, anlayın ve tuzağa düşmeyin, düşmeyelim.

Selam ve Sabırla…   18.10.2022               

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?