8 Temmuz 2025 Salı

Genel Kötülük Şahsi Olarak Defedilemez

Genel Kötülük Şahsi Olarak Defedilemez

Veysi ERKEN Dr.

Bir toplumda kötülük, fuhşiyat, ahlaksızlık, hırsızlık, rüşvet yaygınlaşmış, revaç bulmuş ve ahlak haline dönüşmüşse onu şahsî olarak def etmek, ortadan kaldırmak mümkün değildir.

“Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz. Ra’d-11”

Ayetten de anlaşılacağı üzere “bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez.”

Toplu güzel niteliklerini kötülerle değiştirince de yıkıma ve yokluğa doğru gider.

Bilindiği üzere toplumu oluşturan fertlerin davranışları, inançları ve yaşayışları birbirinden etkilenerek, görerek ve yaşayışa dönüştürerek gelişir.

Bireyi kuşatan çevre ve iletişim araçları önemlidir ve çevrede ve iletişim araçlarıyla gerçekleşen iyi veya kötü fiiller sâri (bulaşıcı)dir. Kötülüğün sirayeti kolay, iyiliğin sirayeti güçtür. Zira “nefis” kötülüğe meyletme özelliğine sahiptir. Nefs kötülüğü emreder, ortam cazipse kötülüğün bulaşıcılığı hızlanır.

Özellikle sadıklardan oluşan çevrenin oluşması engelleniyor veya zorlaştırılıyorsa zeminin oluşması daha da kolaylaşır ve kötü fiiller toplumda “huy”a dönüşür.

 “fiiller tekrar edile edile alışkanlıklara, alışkanlıklar tekrar edile edile huylara dönüşür.”Huylara dönüşen davranışlar ve eylemler toplumu habis ur misali yer bitirir, tüketir ve yıkıma sürükler.

Bunu için diyoruz ki toplumumuzda yaygınlaşmış, zemin bulmuş ve yaşanır hale gelmiş kötülüklerle mücadele ferdi değil, topyekûn olmalıdır. Bilhassa yönetim “hayırlı ümmet” özelliğini kuşanıp toplumun kötülüklerden, fuhşiyattan arındırılmasında öncülük etmekle mükelleftir.

Ayette “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz… Âl-i İmrân, 110” ifade edildiği gibi yönetim iyiliği emretme, kötülüklerden sakındırma görevini kâmilen ifa etmelidir ki, topluma yerleşmiş kötülükler izale edilebilsin.

Bunun basit bir misali “sigara içme” konusudur.

Toplu yerlerde, ulaşım araçlarında sigara içimi kanuni olarak yasaklanınca “sigara içme”nin ne kadar azaldığını hepimiz biliyoruz.

Bu misalden hareketle diyoruz ki toplum içinde yaygınlaşmış olan kötülüklerle yönetim ve hayrı tavsiye eden bir ekiple yapılması zorunluluk haline dönüşmüştür.

Ferdi, şahsî olarak kötülüğün engellenmesi mümkün değildir.

Buna rağmen ferdi olarak Hz. Peygamber s.av. emirleri doğrultusunda kötülüklerle mücadeleye devam etmekle de mükellefiz.

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17)

Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi bir gün, iyiliği tavsiye edip kötülüğe mânî olma mes’ûliyetinden bahsederken şöyle bir misal vermiştir: “Gemi yolcuları alt ve üst katlara yerleştiler. Geminin alt katında seyahat edenler; Su ihtiyacımızı karşılamak için ikide bir yukarı çıkıyor, üsttekileri rahatsız ediyoruz. Geminin tabanında bir delik açıp suyu oradan alalım diye konuştular. Bu durumda üst kattakiler onlara mânî olmazsa, hepsi birden boğulup giderler. Şayet onlara gemiyi delmenin yanlış olduğunu anlatırlarsa, hem kendilerini, hem diğerlerini boğulmaktan kurtarırlar.” (Buhârî, Şehâdât, 30; Tirmizî, Fiten, 12)

Hâsılı kelam.

Toplumumuzda kötülük zemin bulmuş ve topyekûn mücadeleyi gerektirir hal almıştır. Yönetim ve cemiyet olarak topyekûn olarak kötülüğü engellemek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde tarihin mezarlığına gömülürüz.

Selam ve Sabırla… 08.07.2025

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?