skip to main | skip to sidebar
 VEYSİ ERKEN

22 Nisan 2020 Çarşamba

Bilgi eksikliği mı dediniz?

Bilgi eksikliği mı dediniz?
 
   Veysi erken

   Öğrencilerin yaşadığı manevî kaybı yazınca zihni madeci ilkelerle inşa edilmiş zevat söylediklerimi ve yazdıklarımı anlamazlıktan geliyorlar.
   Değerli dostlar.
   Ülkemizde eğitim faaliyetleri durmuş vaziyettedir.
     Evet.
    Eğitim faaliyetleri durmuş doğrudur. Buna karşı bilgi ve beceri artmıştır.
     Bakınız ülkemiz on dört günde solunum cihazı üretiyor.
   Endüstri meslek liselerinde ve diğer kurumlarda solunum cihazları, hava temizleyici sistemleri, ihalar,sihalar, muharip uçak, ilaç, aşı ve ismini sayamayacağımız kadar çeşitli alet üretebiliyoruz.
   Bir milyon yazılımcı yetiştirme programını başlatabiliyoruz.
    Kısaca insanımız gölge etme başka ihsan istemem dercesine bilgi ediniyor, becerilerini geliştiriyor.
     Eğitim camiasını yönetenler bunu anlamıyor veya anlamazlıktan geliyor.
    Bugün Ziya Selçuk online sınav yapılmayacak, Mayıs ve Haziran aylarına yoğunlaşacağız diyor.
    Yoğunlaşın itirazımız yok.
   Bilgi edinme ve beceri geliştirme faaliyetlerinin önündeki bütün engelleri kaldırın destekleyelim. Hem de hiç bir ücret talep etmeden.
     Ama şu gerçeği unutmayın.
     Bugün eğitim camiası çöküntü yaşamaktadır. İlköğretim yüksek öğretimin son kademesine kadar eğitim ile ilgili olan herkesin halet-i ruhiyesi bozulmuştur.
   Bunun başlıca sebebi belirsizliklerdir.
    Başta sayın cumhurbaşkanımız olmak üzere eğitim camiasında ki bütün karar alıcılara sesleniyorum.
   İçinde bulunduğumuz şartlar muvacehesinde bu dönem için bütün eğitim kademeleri için son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş kabul edildi diyelim.
    Türkiye'nin hiç bir kaybı olmaz bilakis kazancı olur.
   Halet-i ruhiyesi düzelir.
   45 günde ikibin kişilik hastahane inşa edebilen, on dört günde cihaz üretebilen iki ayda her alanda fabrika kuracak bilgi ve beceriye sahiptir.
   Yeter ki maneviyatını düzeltelim.
   Duzeltemezsek her şeyimizi kaybederiz.
   Kaybetmemek için son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçti diyelim.
    Selam ve sabırla...
Gönderen vefaesteli zaman: 23:52 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

İyiki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine Geçtik

İyiki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine Geçtik

Veysi Erken

    Son halk oylaması ile hükümet sistemi nin değiştiğini hepimiz biliyoruz,
   Özellikle 16 Nisan  halk oylaması öncesinde yaşananları hatırlayalım.
  Malum yerli olmayan ve halk düşmanı olan zihniyet sahipleri "hayır" cephesini oluşturmaya çalışmıştı. Maalesef vatansever bildiğimiz bazı kişi ve gruplar da o cephede yer aldı.
  Hatta dost bildiklerimiz açıktan "evet" dediğim, bu konuda yazılar yazdığım ve herkese ulaştırmaya çalıştığım için adeta düşman kesilmiş idi.
   Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini desteklememin en önemli nedeni "hızlı karar"ları alabilme imkanı sunmasıdır.
  İçinde bulunduğumuz süreç ne kadar isabetli karar verdiğimi gösteriyor.
  Özellikle iflah olmaz muhalefet etme anlayışı veya kişi düşmanlığı üzerine halk oylaması sürecinde hayır diyenler bugün neden hızlı karar alınmıyor diye ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar.
   Şahsen ben, temel felsefesi halka rağmen olan hayırsızlardan ve CHP zihniyetinden bir şey beklemiyorum. Beklentim yok mu? Elbette vardır. Beklentim
   dün bizi itham edenlerden nedamet etmeleri ve istikametlerini düzeltmeleridir.
  Rabbim bize bir daha bu günleri göstermesin diye dua ederken iyi olabileceklere akıl, iz'an ve tevbeyi Ihsan etsin diye dua ediyorum.
   Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini benimsememiş olsaydık bugünkü sıkıntılı süreci yönetmek mümkün olmayacaktı.
  Meral Akşener, Temel Karamollaoglu ve diğerleri, CHP zihniyetine takilmaktan pişman mısınız? Bilesiniz ki,
nedamet ve pişmanlık kötü birşey değildir. Nedamet
 kamet ve istikametteki sapmayı giderir.
  Özellikle halk oylaması esnasında hayır diye yırttınanları tefekküre, teemmüle, taakkule,tezekküre ve tedebbure davet ediyorum.
Hadi eskiden kullandığımız ifadeyle titreyip kendinize ilke ve ülkümüze dönünüz. 
Kametiniz ve istikametiniz rabbimizin rızasına yönelsin .
Selam ve sabırla...




Gönderen vefaesteli zaman: 23:50 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

İyilik ve Takva Hususunda Yardımlaşma

İyilik ve Takva Hususunda Yardımlaşma

Veysi Erken

   İki günlük sokağa çıkma yasağı bize pek çok şeyi öğretti veya öğretmeli diye düşünüyorum.
   Geçmişi hatırlayalım.
Toplumumuzda iyilik ve Takva hususunda yardımlaşma duygu ve eylemleri daha fazla idi. 
   Ecevit'in iktidarı döneminde bir yokluk ve kıtlık yaşadık, kasalar fırlatıldı.
Kimse şimdiki gibi marketlere hücum etmedi, yağmaya başlamadı. Kriz diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek derecede şiddetli olduğu halde hücum olmadı. Çünkü biz toplum olarak "İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir. Maide 2" ayetinde belirtilen anlayışı daha fazla yaşıyorduk, gereğini ifa ediyor, komsumuzu, dost,akraba ve hemşehrimizi düşünüyorduk.
  Bize ne oldu da iki günlük bir yasak sözkonusu olunca kendimizi kaybediyor, Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklarının kışkırtmasıyla marketlere hücum ediyor, pazarları yağmalıyoruz. 
   Elbette Siyonist haçlı zihniyetinin piyonları, uşakları ve şeytanları boş durmayacak. Şeytani işlerine devam edecek.
  Yaşanılanlardan ders alarak toplum olarak kendimizi sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum. Neden bu kadar harap olduk/ edildik.
  Neden çabucak şeytanların tuzağına düşer olduk. Bu sorula cevap bulmamız zorunludur.
  Kısaca, bence kendimizi her yönümüzle sorgulamaliyiz.
   Özellikle de eğitiminizi sorgulamanın tam zamanıdır diye düşünüyorum. Zira mevcut eğitim sistemi "Salih insanlar" yetiştirmeyi amaçlamıyor.
   Kendimizi sorgulabilisek Rabbualeminin tanımladığı iyilik ve takva üzerine yardımlaşırız.
Rabbualemin iyiliği "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. Bakara 177" biçiminde tanımlar ve yaşamamızı ister. Böyle bir yaşayış ancak Salih insanlar yetiştirmeği hedefleyen bir eğitim sistemi ile mümkün olur.
    Hasılı kelam Rabbimiz bizleri bize anlattığı kamet ve istikamette yaşamayı nasip etsin. Bizi azan, yağmaya katılan, başkasını düşünmeyen guruhtan muhafaza etsin.
Ve.
Bizlere her zaman, özellikle sıkıntılı günlerde "İyilik ve takvâ  yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun,r çünkü Allah’ın cezası çetindir. Maide 2" ayeti mucibince yaşamayı nasip etsin.
Selam ve sabırla...

Gönderen vefaesteli zaman: 23:49 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

Bütün öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin

Bütün öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin

Veysi Erken

Kıymetli dostlar ve bu yazıyı okuyanlar size sesleniyorum ve diyorum ki, bu dönem için bütün öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş, mezun olacak olanlar da şartsız mezun kabul edilsin. Bu fikrimi benimseyen ilgili ve yetkili olanlara gücü nispetinde ulaşsın.
  Sınıf geçme konusunu tekrar izah edeceğim, ama öncelikle dünkü yazımla ilgili kısa bir izahta bulunayım.
  Kabul edilmeyen bir istifanın ardından başlığı ile yayınlanan yazı ile ilgili bazı okurlar gezi zekası dediğim bir tarzla güya yorum yapmaya çalıştılar.
   Olsun. Şu bilinmelidir ki,ben beşerî kutsamam. Zira rabbualemin rahmet peygamberi Hz Muhammed Mustafa'nın şahsında bunu bize telkin ediyor.
“Ben ancak sizin gibi bir beşerim, insanım. Ne var ki, ilâhınızın, bana bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Kim diriltilerek Rabbinin huzurunda hesaba çekilmeyi, mükâfat ve cezayı umuyorsa, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirsin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlasın, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olsun, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işlesin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Rabbine kulluk ve ibadette riya yaparak, ilâhlığında hiç kimseyi ortak etmesin.” de. Ahmet Tekin meali, Fussilat-6 
   Süleyman Soylu bir beşerdir ve hata yapar.
    Hakikatte yönetimde olan herkes hata, yanlış hatta kasıtlı bir şekilde icraatta bulunabilir.
  Bizler beşeriz şaşarız 
   Dünkü yazımla kast ettiğim gayet açık idi.
   İçimizde kargaşa ve kaos olsun diye zil takıp oynayan pensilvanya şeytanlarına fırsat verilmemeli. Bu habis ur ve iki ayaklı şeytanlar her melaneti yaparlar.
   Tuzaklarına düşmeyelim. Yazım bu minvalde idi.
   Genel icraatları ve icraatların dayandırıldığı mevzuat söz konusu olsaydı yazım farklı olurdu. Misal. Göç idaresinin icraatlarının bazıları bir fecaattir.
   Neyse. Asıl konumuza gelelim.  Virüs yaygın bir hal alınca okullar- üniversiteler dahil- edildi .
   İlk açıklamada bir hafta aradan sonra iki haftalık uzaktan eğitim yoluyla yapılacak telafi eğitiminden sonra normal eğitime dönülecek.
   Keşke dönülebilinseydi.
    Uzaktan eğitimi yıllardır savunan ve " sınırsız ve sınavsız okul" diyen biri olarak hazırlık yapilamadan başlatılan bu tarz öğrenci, öğretmen ve velilerin maneviyatını olumsuz etkilemiştir.
   Etkilenen kişi sayısı otuz milyondan fazladır. Bilindiği üzere sadece yirmi milyondan fazla öğrenci vardır.
  Maalesef iki ayaklı pensilvanya virüs ve şeytanları bu konuda da tahribat yapıyorlar.
   Bilindiği üzere belirsizlik stres ve gerginlik oluşturur.
    Bu gerginliği ortadan kaldırmak ve şeytanlara fırsat vermemek için bütün öğrenciler bir üst sınıfa, mezun olacak son sınıf öğrencileri mezun edilsin.
    Malumdur ki, okulların bu dönem için ne zaman açılacağı belli değil. Açılacağı da şüpheli. Bu sebeple öğrenci, öğretmen ve veliler her gün ve saat açıklama bekliyor. Tekraren ifade ediyorum. Bu durum öğrenciyi, öğretmeni ve veliyi germeye devam ediyor.
    Sayın cumhurbaşkanımızın bu konuya el atacağını ve toplumu rahatlatacak bir kararı alacağını umud ediyorum.
    Zira,Rabbualemin, "vela teknatu ... ." diyor.
 Biz umudumuzu kesmiyoruz. Kesenlerden olmayacağız. Doğruluğuna inandığımız şekilde yol gösterici olmaya devam edeceğiz inşallah .
     Selam ve sabırla.. .c

Gönderen vefaesteli zaman: 23:48 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

Eğitimde "Bayrağı zamanında ve yerinde dikmek" esas olmalıdır.

Eğitimde "Bayrağı zamanında ve yerinde dikmek" esas olmalıdır.

Veysi Erken

   İdare-i maslahatçı  değil, idareci iseniz yerinde ve zamanında karar almanız büyük önem taşır.
   Bu sebepledir ki, başlıkta kullandığım tabiri önemsiyorum.
    Evet.
    Diğer alanlarda olduğu gibi eğitim sistemi ile ilgili yerinde ve zamanında kararlar almak gerekir.
    Sayın cumhurbaşkanımızın bu doğrultuda hızlı karar alacağını ve uygulanacağını düşünüyorum.
    Milli savunma bakanlığı tarafından bir karar alındı. Hepimiz biliyoruz.
  Terhis ve celpler ertelendi. Gerekçe gayet açık. Ülkemizi saran bu illet ve afetten az zararla çıkabilmek için hareketliliği azaltmak gerek. Terhis ve celpleri ertelemeden 120 bin askerimizin hareketliliğini engelleyemeyiz denilerek bir karar alındı.
   Çok tutarlı bir gerekçe ile bu karar alındı.
   Sadece bu gerekçe ile diyoruz ki, EVDE KAL denilmek  ve eğitim camiasının halet-i ruhiyesinin, psikolojisinin düzelmesini istiyorsak bu dönemle ilgili sağlıklı bir karar alınması gerekir.
   Sağlıklı karar aciliyetine binaen şunu icap ettiriyor.
   "Son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş olsun."
    Evet.
   Türkiye'nin buna acil bir şekilde ihtiyacı var.
   Esasında bugün eğitim sahasında kullanılmaya çalışılan alternatifli yöntemleri yıllardır savunan biriyim. Bunu yazılarımı,derslerini ve katıldığım panelleri takıp eden herkes bilir.
    Bilgi ve beceri edinme ve bunu belgelendirerek kullanmayı bir hak olarak görüyorum.
  Özgürlük bunu gerektirir ilkesini benimsedigim için alternatif kanalları hep savundu. Çünkü,Rabbualemin " hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" der.
   Ben maarif konusunda bu ilke doğrultusunda hareket etmeye ve düşünmeye çalışıyorum.
   Bunun için diyorum ki, Alternatifli yöntemlerin devreye alınması doğru bir karardır.
 Ama geç alınmış bir karardır.
   Geç kalındığı için bu yöntemle devam edilmeli ve bir dönem için " bütün son sınıf öğrencileri mezun,ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin" diyorum.
   Evet.
     Bu konuda hızlı  karar alınmalı, uygulanmalı ve bayrak yerine zamanında dikilmelidir diyorum.
  Çağrım özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız adır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde hızlı karar alınabiliyor.
   Maarif camiasının (öğrenci, öğretmen,veli ve ilgili diğer personel) psikolojisi aşırı derecede bu illet, virüs sebebiyle bozulmuştur.
   Bu camianın ve toplumun huzuru için bir dönemlik bir karar alınız ve toplumun rahatlamasına zemin hazırlayınız.
  Teklifim gayet açık. Bu dönem "bütün son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş olsun."
   Sayın cumhurbaşkanımız,
   Eğer doğru teklife bulunduğumu düşünmüyorsanız saha çalışması yaptırınız.
   İletişim dairesi başkanlığı bunu bir günde, hadi diyelim iki günde sonuçlandırır.
   Mevcut iletişim araçları ile doğrudan öğrenci öğretmen ve velilere bir günde ulaşılabilir.
   Böyle bir karar alınırsa millette hem psikolojik rahatlama hem de yer değiştirme hareketliliği azalmış olur.
  Böyle bir karar alınırsa kitabını,ders araçlarını, bilgisayarını yurdunda bırakarak evine dönen yuzbinlerce üniversite öğrencisi gönül huzuru ile evde kal çağrısına uymuş olur.
  Hâsılı kelam genelde topyekûn Türkiye'nin ve özelde öğrenci veli ve öğretmenlerin sağlığı için bu dönemlik " son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri üst sınıfa geçmiş kabul edilsin"
   Talep bizden, Tevfik Allah'tan, uygulama cumhurbaşkanından.
    Selam ve sabırla.... NOT: Teklifin doğruluğuna inanan herkesten katkı bekliyoruz.      Aziz dostlar, öğrenciler, öğretmenler, veliler ve sevgi dolu yürekleriyle ilayı kelimetullah diyenlere sesleniyorum. Var mısınız katkı sağlamaya.
Gönderen vefaesteli zaman: 23:47 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

Pandemiyi azaltmak için : Öğrenciler mezun ve sınıf geçmiş kabul edilsin

Pandemiyi azaltmak için : Öğrenciler mezun ve sınıf geçmiş kabul edilsin

 Veysi Erken

     Bir afet musallat oldu. Adı pandemi. Dilimize yerleşti. Pandemi: "En basit tanımıyla dünyada eşzamanlı olarak çok yaygın bir şekilde çok fazla sayıda insanı tehdit eden bulaşıcı hastalıklara verilen isim". 
    Demek ki,hem bulaşıcı hem de yaygın.
   Tedbir olarak EVDE KAL denildi.
   Evet.
  Evde kalıyoruz da hastalığın en önemli tetikleyicisi olan gerginlik ve stresten uzak durabiliyor muyuz?
    El cevap. Hayır.
    Bunu fark eden yetkililer Toplum Bilimleri Kurulu oluşturmuş.
  Kurula gerek var mı?
    Olabilir.
    Bu afetin toplumdaki tahribatını anlamak için eğitim camiasına bakmak kafidir.
    Hepimiz biliyoruz ki, ani bir kararla okullar tatil edildi.
   Özellikle üniversite öğrencileri bulundukları şehirleri apar topar terk etti. Kısa bir süre sonra döneceklerini ümit ettiklerinden ders araç gereçlerini bile almadan ayrıldılar.
    Bu arada uzaktan eğitim yapılacak denilerek öğrenci öğretmen ve veliler büyük bir gerginliğin içine itildler.
    Salgından koruyalım derken hastalığı arttıran gerginlik ortamına taşınmış oldular.
   Önemli olan durum tespiti değil, çözüm geliştirmektir.
   Teklifimizi yaptık. Bu dönem için " son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin"
    Teklif yerindedir. Geçerlidir.
   Ve. Dönemliktir.
   Umarım ki vakit geçmeden yetkililer harekete  geçer.
   Teklif eğitim camiasında yankı bulmuştur. Umarım ki Toplum Bilimleri Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı makamında da kabul görür ve öğrenciler, öğretmenler ve veliler gerginlikten kurtularak sağlıklarına kavuşur.
    Bir eğitimci ve çocuk edebiyatı uzmanı olan ve halen aktif bir şekilde görevini ifa eden Zeki Gürel hocamızın değerlendirmesini sizlerle paylaşıyorum. Doğruluğuna inanıyorsanız sız de  insanımızın Ruh ve Beden sıhhatine katkı sağlayın.
   İşte Zeki Gürel hocamızın katkısı:                                       BİR DE BU AÇIDAN BAKALIM:
                     ÖNCELİĞİMİZ PANDEMİ SÜRECİNDE ÖĞRETİM Mi EĞİTİM Mİ? 
                                                     RUH VE BEDEN SAĞLIĞIMIZ MI?
                                                                                                                                                                 "1.Pandemi Süreçinde Uzaktan Öğretim ve BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
Bütün bilim adamlarının hem fikir oldukları bir şey var; o da bu tür salgınlarda/hastalıklarda vücudun bağışıklık sitemi çok önemlidir.
Bu süreçte her kademedeki okulun öğretim sürecini internet üzerinden yapma kararı almış olması:
Örgün eğitime devam eden öğrencilerin, onlarla öğretim sürecini sürdüren öğretmen ve akademisyenlerin, idarecilerin ve anne-babaların, evlerdeki diğer fertlerin bu süreç psikolojilerini olumsuz etkilemektedir. Hâl böyle olunca da stresten vücutlarının bağışıklık sitemi çökmekte ve virüse/doğabilecek diğer hastalıklara karşı dirençleri azalmaktadır. Bu durum, fertlerin ve toplumun sağlığı açısından telafisi imkânsız sonuçlara yol açmaktadır.
İşte bundan dolayı uzaktan eğitim süreci bir an önce sonlandırılmalıdır.
2. Pandemi Süreçinde Uzaktan Öğretim ve EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNE AYKIRILIK Hazırlıksız yakalanmanın telaşıyla, toplumun her kesimiyle enine boyuna tartışılmadan, doğuracağı sonuçlar öngörülmeden, iyi niyetle başlatılan uzaktan öğretim süreci -her kademedeki eğitimde- eğitimde fırsat eşitliği ilkesini yerine getirmekten uzaktır. Bu açıdan bakıldığında hukuki olarak sıkıntılı bir durumdur.
Üniversitelerimiz açısından baktığımızda mevcut üniversitelerimizden en az 3/1’inin UZEM Uzaktan Eğitim Merkezi bulunmamaktadır. Olanların da sistemi hizmeti hakkıyla yürütmekte zorlanmaktadır. Dolayısıyla bu eğitimi alamayan öğrenciler bulunmaktadır. Veya pek çok farklı yaklaşım ve teknik yöntemle ders alan öğrenciler olabilmektedir. Pek çok öğrencinin bulunduğu yerler böyle bir eğitim için imkânsızlık içindedir. Öğrenciler teknik donanımdan uzak olabilirler çünkü 3 haftalık bir ara için yurtlarından ve kaldıkları evlerden ayrılıp memleketlerine gittikleri için bilgisayarlarını yanlarında götürmediler, geri dönüp alma şansları da olmadı. Ailelerin çocuklarına yeni bilgisayar alacak imkânları da olmaya bilir. Bir ailede üniversitede okuyan 3 çocuk, orta ve ilköğretimde de okuyan iki çocuk varsa hangisine bilgi sayar alacak? Köyde internet çekiyor mu? Bütün bunlar çocukları, gençleri ve aileleri strese sokmaya yetmektedir. Bu stres de vücudun bağışıklığını zayıflatmaktadır. Ayrıca eğitimde fırsat eşitliğine de aykırı bir durum oluşmaktadır. Ayrıca bu durum dinî açıdan bakıldığında pek çok hususta kul hakkı da doğurmaktadır. İnsana sağlığı/canı emanettir; bu mesele emanet açısından da ayrıca değerlendirmeye alınmalıdır…"
    Teşekkürler Zeki hocam. Özelde öğrencileri genelde topyekûn Türkiye'nin insanını düşündüğün için.
   Sıra yetkililerde.
     Bir an önce " son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçti" açıklamasını yaparak "Beden ve Ruh" sağlığımıza katkıda bulunun.
     Selam ve sabırla.. .

Gönderen vefaesteli zaman: 23:46 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

Türkiye'nin sağlığı için eğitim camiasının Ruh sağlığını koruyalım

Türkiye'nin sağlığı için eğitim camiasının Ruh sağlığını koruyalım

Veysi Erken

    Bir afet yaşıyoruz. Anlatılan ve yazılanlara bakılırsa Amerikalıların Çin'de laboratuvar ortamında geliştirdikleri virüs ile bir afet yaşıyoruz.
   Evet.
   Büyük bir afet. Rabbualemin bizleri ve tüm insanları bu afetten kurtarsın diye dua ediyoruz.
    Bu arada fiili duayıda ihmal etmiyoruz ve evde kalıyoruz.
    Eğitim camiası da evde kalıyor.
   Tabii ki, hazırlıksız yakalandı eğitim camiası tıpkı toplumunun tüm kesimleri gibi.
   Kimi bilgisayarını yurdunda bırakmış, kimi akıllı olmayan telefonu ile köyüne dönmüş.
   Bunları saymak ve çoğaltmak mümkündür. Gerek yok.
   Tam bu hengamede uzaktan eğitim yoluyla dersler işlenecek denildi.
    Esasında otuz kırk yıldır savunduğum yöntemler devreye sokuldu.
    Ama hazırlık yoktu.
   Eğitim camiasında halet-i ruhiye bozuldu.
   Uygulama doğru olduğu halde bayrak zamanında ve yerinde dikilmedi.
   Yüzlerce mesaj aldım.
  Ve bu konuyu gündeme taşıdım.
   Şimdi tüm yetkililere ve özellikle tıp camiasına soruyorum.
   Gerginlik ve stres hastalığı arttırıyor mu?
   Arttırıyorsa eğitim camiasına ne tavsiye ediyorsunuz.
   Gerginlikten nasıl uzak duracaklar?
   Ben bir teklifte bulundum. Eğitim camiası en az otuz milyonluk bir kitledir ve hastalığı tetikleyen gerginlikten kurtulmak istiyor.
   Bu dönem son sınıf öğrencileri mezun, ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin.
   Eğitim camiası öğrencisi, velisi ve eğiticisi ile gerginlikten kurtulmak istiyor.
    Manevî çöküntü oluşturan gerginlik ve stres halini tespit etmek zor değildir.
   İstatistik diliyle örneklerle değil, evrenle yapılabilir. 
    Salgının yaygınlığını tespit etmek ve bundan korunmak için geliştirilen uygulama gibi bir uygulama ile öğrencinin,velinin, eğiticinin yaşadığı gerginliği, çöküntü yü sebepleriyle öğrenmek kolaydır.
   Bütün yöneticilere ve yetkililere sesleniyorum.
   Bir uygulamayı iki gün içinde devreye sokunuz, gerginlik ve çöküntü çok yüksekse tedbir alınız.
    Bize göre en keskin tedbir bu dönem için son sınıf öğrencilerinin mezun, ara sınıf öğrencilerinin bir üst sınıfa geçmiş kabul edilmesidir.
   Bir karara ve imzaya bakar.
   Sayın cumhurbaşkanımız dan toplumunun genel sağlık ve sıhhati için bunu bekliyoruz.
   Hayırlara vesile olacak hayırlı kararlar, sağlık ve sıhhatimizi arttıracak inşallah.
   Rabbualemine emanet olalım.
  Dualarla kalalım inşallah.
   Selâm ve sabırla...
Gönderen vefaesteli zaman: 23:46 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

7 Nisan 2020 Salı

Son Sınıf Öğrencileri Mezun Ara Sınıftakiler Üst Sınıfa Geçmiş Olsun


Son Sınıf Öğrencileri Mezun Ara Sınıftakiler Üst Sınıfa Geçmiş Olsun

Veysi Erken

      NOT: Gerekliliğine ve faydasına inanan bunu ilgililere duyursun

            Sayın Cumhurbaşkanı
            Virüs nedeniyle ülkelerin düzeni alt üst olmuş durumda.
            Ülkemiz de bundan etkilenmiş vaziyettedir.
            Rabbulaleminin inayeti ve yardımı ile ülkemiz bu badireyi güçlenerek atlatacaktır inşallah.
            Özellikle feto denilen pensilvanya şeytanları olumsuz havayı arttırmak, milletin değerler sistemini tahrip etmek ve yapılan hayırlı hizmet ve kampanyaları tahrip etmek için ellerinden gelen her kötülüğü yapmaktalar.
            Bu bilinen bir hakikattir.
            Bir eğitimci olarak kanaatim şudur.
            Özellikle bu süreçten en çok etkilenen kesimlerden birisi öğrencilerdir. 20 milyonu aşkın bir kitle öğrenci durumundadır.
            Aileleri de sayarsak nüfusun ekseriyeti doğrudan etkilenmiş vaziyette olduğunu görürüz.
            Feto şeytanları özellikle bu kesimi algı operasyonuna tabi tutmaktadır.
            Bu operasyonları bertaraf etmek için bu kesimi rahatlatmak gerekir.
            Bunun için teklifim gayet açık ve nettir.
            Eğitim- öğretim süreci bu dönemlik sonlandırılsın ve öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin. Tabii ki, son sınıf öğrencileri de şartsız bir şekilde mezun kabul edilsin.
Böyle bir karar Türkiye’yi epey rahatlatacaktır.
Arzu etmeniz halinde bu teklifimin gerekçelerini geniş bir şekilde iletebilirim.
Mevcut hükümet sisteminin içinde yer alan Eğitim ve Kültür kurulu koordinasyonunda Milli Eğitim Bakanlığı.ve YÖK marifetiyle böyle bir karar hemen yürürlüğe sokulabilir.
Niyetimiz Türkiye’ye bir katkı sunmaktır.
Böyle bir karar alınırsa yeni eğitim- öğretim süreci modeline kolaylıkla geçilebilir ve bu şekilde “sınırsız ve sınavsız okul” modeli ülkemizin ve insanlığın hizmetine sunulmuş olur.
Hemen şimdi.
“Eğitim- öğretim süreci bu dönemlik sonlandırılsın ve öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin. Tabii ki, son sınıf öğrencileri de şartsız bir şekilde mezun kabul edilsin” kararı alınması temennisiyle.
Selam ve Sabırla…



Gönderen vefaesteli zaman: 16:09 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

5 Nisan 2020 Pazar

2-Bütün Vatanseverler ve Kamu-Sen’ciler Duydu, Uyandı ve Gereğini Yaptı


2-Bütün Vatanseverler ve Kamu-Sen’ciler Duydu, Uyandı ve Gereğini Yaptı

 Veysi ERKEN 

            Not: Bu yazı vatanseverliklerini gösteren herkese teşekkür için yayınlanmıştı. O günün vatanseverleri hala teşekkür ediyor. Gafletten uyanma vesilesi olmuştu diyorlar.
            Vatanseverlerin hepsine çağrım. Tuzağa düşmeyelim. Yerli ve milli ittifakta olalım. Merhum Abburrahim Karakoç ağabey. Birleşin diyordu. Alnı secdede olan herkesi tevhid kelimesi paydasında birleşin diyordu. Çağrımız İslam’da dirilişedir. Dün olduğu gibi bugün de.

Türkiye’yi sıkıntıya sokmak ve halkın arasında gerginliği arttırmak isteyenlerin meşru kurum ve kuruluşları menfur emellerine alet etmeye çalıştıkları bilinen bir vakıadır. En son sahnelenmek istenen oyunda Kamu-Sen üyelerine de rol biçilmiş ve üzülerek belirtelim ki, Kamu-Sen yönetimi oyuna alet edilmeye çalışılmıştır.
            Kamu-Sen’in hassas tabanı bu oyuna sert tepki göstermiş ve yönetim sese kulak vererek oyunun parçası ve piyonu olmadıklarını açıklamışlardır.
            Oyunu bozan herkese teşekkür ve diyor ve Kamu-Sen yönetimini kutlayarak açılamalarını olduğu gibi sizlere iletiyorum:
“Meclis'e baskı için kurulan Ulusal Birlik Hareketi, üç günde çöktü
Toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye Kamu-Sen ise platform içinde yer almadığını bildirdi. Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Zaman'a yaptığı açıklamada 28 Şubat'ı çağrıştıran hiçbir oluşum içinde olmayacaklarını ifade etti. Kendilerine daha önce gönderilen metinle, tanıtım toplantısında Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Şener Eruygur'un okuduğu metnin farklı olduğunu kaydeden Akyıldız, "Böyle bir birliktelik olamaz. O açıklamayı şiddetle reddediyoruz." dedi.
İtirazını aynı gün dile getirdiğini; ancak söylediklerinin dikkatten kaçtığını aktaran Akyıldız, ismi oluşum içinde sayılan bazı derneklerin habersiz olmasını ise "İşte bu işin nasıl yürüdüğünü görün. Birileri bir şey yürütmüş. Biz ev sahipliği yaptık." ifadelerini kullandı.
UBH'nin kurulduğu, öncülüğünü yapan ADD Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur tarafından önceki gün kamuoyuna duyurulmuştu. Oluşum ve amaçlarının yer aldığı bildiri, farklı yorumları beraberinde getirmişti. Hareket içinde yer alan sivil toplum örgütleri listesinde adı geçen ve toplantıya ev sahipliği yapan Kamu-Sen'in pozisyonu ise şaşkınlıkla karşılanmıştı. Konuyla ilgili haberlerin ardından konfederasyon, üyelerinin yoğun sitemine maruz kaldı. Bu tepkiler üzerine Kamu-Sen yönetimi, önce kendi internet sitesi aracılığıyla eleştirilere cevap verdi. Ardından Zaman'a konuşan Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, UBH içindeki yerlerini yeniden gözden geçirdiklerini vurguladı. Şener Eruygur'un pazartesi günkü toplantıda sarf ettiği "Cumhurbaşkanlığı makamının Cumhuriyet'in değerlerini içine sindirememiş bir kişi tarafından işgali kabul edilemez." sözlerinin yer aldığı metne atıfta bulunan Akyıldız, kamuoyunda oluşan 28 Şubat süreci benzeri bir oluşum içinde yer aldıkları yönündeki görüntüden son derece rahatsız olduklarını aktardı. Akyıldız, şöyle devam etti: "Bizim ağzımızdan çıkmayan bir şeyin bize yakıştırılmasından üzgünüm. Hele hele 28 Şubat benzeri bir oluşumun içinde asla olmayız. Kamu-Sen'in 28 Şubat sürecindeki tavrı nettir. Demokrasi dışındaki hiçbir çözümü kabul etmeyiz. Kamu-Sen milli ve manevi değerlere önem veriyor. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. 28 Şubat'ın yaşandığı dönemde en net tepkiyi Kamu-Sen gösterdi. O günlerdeki duruşumuzu herkes bilir. Böyle bir kurumun, 28 Şubat benzeri görüntü veren bir yapının içinde olması asla düşünülemez."
'İşgal' ifadesi başka çağrışımlar yaptı
UBH tarafından açıklanan metinde ADD ilkelerine göre hareket edileceğinin yazılı olduğunu dile getiren Akyıldız, bunu asla kabul etmeyeceklerini, kendi ilkeleri çerçevesinde bir birliktelikte yer alabileceklerini vurguladı. Eruygur'un konuşmasında 4-11 Kasım tarihlerinde ADD öncülüğünde yapılan ve Kanaltürk'ün kurucusu Tuncay Özkan'ın da konuşma yaptığı eylemlere atıfta bulunulduğuna dikkat çeken Akyıldız, "1920 düşüncelerini bugün yaşatmaya çalışıyorlar. O gösterilerde bölücü unsurlar yer almıştır. Bunlarla aynı çizgide olmamız asla söz konusu değildir. Metinde yer alan 'Cumhurbaşkanlığı makamının Cumhuriyet'in değerlerini içine sindirememiş bir kişi tarafından işgali kabul edilemez.' şeklindeki ifadeyi de kabul etmemiz mümkün değildir. Demokratik sistemlerde bu makama gelişler yasalarla belirlenir. Özellikle işgal ifadesi bizde başka çağrışımlara sebep oldu. Bunu kabul edemeyiz."
Kamu-Sen Başkanı Akyıldız, tanıtım toplantısında neden sessiz kaldığını da izah etti. Akyıldız, Eruygur'un açıklamalarına basın toplantısında müdahale ettiğini; ancak gözden kaçtığını anlattı. Kamu-Sen Başkanı, bu konuda şu görüşü dile getirdi: "Açıklamanın sonucunda Şener Bey ilave yapmadan basın mensuplarına 'Sorularınız var mı?' diye sordu. Sorulara cevap verdi. Ama ben daha sonra bir açıklama yaptım. Aslında tepkimi ortaya koydum. Bu açıklamayı kabul etmediğimizi ben o gün orda ifade ettim." İsa Yazar, Mehmet Baki, Zaman, 14.12.2006, Ankara”
Uyanık olup tepki gösteren bütün vatanseverlere ve Kamu-Sen üyelerine Allah yâr ve yardımcıları olsun diyorum.
Selam ve Sabırla…


Gönderen vefaesteli zaman: 14:47 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset

1-Bütün vatanseverlere Çağrı





                1-Bütün vatanseverlere Çağrı

Veysi ERKEN

            Değerli dostlar!
            Tarihi olay ve olgulardan ders çıkarabilirsek geleceğimizi doğru inşa edebiliriz. Bu anlamda tarih bizim için “hamak” değil, bir “yay” olmalıdır.
            Bunu niye yazıyorum.
            İçinde bulunduğumuz şartları zorlaştırmak için habis ur faaliyetlerini arttırdı. Özellikle İslami ve insani değerlerimizi tahrip etmede bu ülkenin yerli dinamiklerini yanlış yöne iletme çabalarının hızlandırıldığını görüyoruz.
            Bu oyunu bozmak her yerli ve milli olanın görevidir.
            Tabii ki, oyunlar bitmeyecek. Kabil ruhlu ve şeytan nefisliler her daim tuzak kurmaya çalışacak. Tıpkı dün olduğu gibi.
            Geçmişte bu tuzakları fark ettiğimde kandırılmaya çalışılarlar uyarmaya çalıştım. Bugün de aynı şeyleri yapmaya çalışıyorum.
            “Çağrımız İslam’da dirilişedir” diyebilen her meşrepteki insan bu çağrının muhatabıdır.
            Yıllar önce kandırılmak istenen bir yapının şahsında vatanseverleri uyanık olmaya çalışmıştım. O günün yöneticileri şahittir.
            Uyarım oyunu bozmuş idi. Esasında oyun fark edildiği dakikada telefonla görüşülmüş ve ilgili olabilecek herkese ve her kesime ulaşılmaya çalışılmıştı.
            Neticede uyarı etkili olmuş ve o ittifak üç gün içinde deşifre olduğu için bozulmuştu.
            O dönemde yazdığım ve herkese ulaştırmaya çalıştığım iki yazıyı günün önemine binaen tekrar paylaşıyorum. Dostları intibaha davet etmiş oluyorum

                            Bütün vatanseverlere ve Kamu-Sen’cilere Çağrı

“Bugün gazetelere yansıyan bir haber bütün vatanseverleri, özellikle Kamu-Sen üyelerini ayağa kaldırması gerekir.
             Hiçbir vatansever tertiplerin, komploların ve çeteleşmenin içinde yer almamalıdır. Eğer yöneticilerinize söz geçiremiyorsanız, üyesi olduğunuz derneklerden ve sendikalardan istifa ediniz.
            Lütfen şu haberi okuyun ve bu faaliyete katılanları tek başlarına bırakınız. Artık bunların foyaları meydana çıkmıştır. Paranızla destek olmayın. Haberin metni:
            “Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk Kamu-Sen) liderliğinde oluşturulan platform, Ulusal Birlik Hareketi (UBH) adını taşıyor. Hareketin genel başkanlığını Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur üstlendi. Hedef ise "Cumhurbaşkanlığı makamının Cumhuriyet'in değerlerini içine sindirememiş bir kişi tarafından işgal edilmesini önlemek". Bu amaca ulaşmak için seçimlerin yapılacağı nisan ayına kadar miting ve gösteriler başta olmak üzere bir dizi eylem gerçekleştirilecek.
Ulusal Birlik Hareketi, dün sağın değişik renklerini içinde barındıran Kamu-Sen'in genel merkezinde kamuoyuna duyuruldu. Platform hakkında bilgi veren Şener Eruygur, amaçlarını şöyle izah etti: "Cumhuriyet'in temel değerlerinin korunması açısından cumhurbaşkanlığı makamının yaşamsal bir önemi vardır. Bu yüce makamın, Cumhuriyet'in değerlerini içine sindirememiş bir kişi tarafından işgali kabul edilemez. Bunu önlemek için platform olarak gösteriler, mitingler düzenleyeceğiz, başka demokratik yolları deneyeceğiz. Biz 4 ve 11 Kasım'da olduğu gibi laiklik gösterileri ve mitingler yaparak, cumhurbaşkanlığı konusunda yanlış adımlar atmak isteyenler olursa onları bu yanlış yollarından çevirmek üzere hareketler içinde bulunacağız." Eruygur, yeni cumhurbaşkanının ulusal mutabakatla belirlenmesi gerektiğini ifade ederken, bu önemli makamın "laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti kurallarına saygılı, Anayasanın değiştirilemez maddelerine ve devrim yasalarına yürekten inanmış bir kişilik yapısı ile doldurulması" gerektiğini söyledi.
Şener Eruygur, Ulusal Birlik Hareketi'nin, "28 Şubat döneminde Refahyol hükümetine karşı güçbirliği yapan Türk-İş, DİSK, TOBB, TİSK ve TESK'in oluşturduğu "5'li sivil inisiyatifi andırdığı" hatırlatmasına şu karşılığı verdi: "Bu hareket herhangi bir hareketle kıyaslanmamalı. Bugün Türkiye'nin kendine özgü koşulları var. O zaman başka koşullar vardı. Bir hareketin benzeri veya devamı değiliz. Böyle bir benzetmeyi biz aklımızdan geçirmedik, sizin de geçirmemenizi dilerim."
Ulusal Birlik Hareketi Yürütme Kurulu üyeleri arasında şu isimler dikkat çekti: Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, TESK Genel Başkanı Derviş Günday, Toplumsal Düşünce Derneği Başkanı Fethi Bolayır, Hacıbektaş Yüksek Öğretim Derneği Başkanı Naki Salmanpakoğlu, Diyalog Grubu'nu temsilen eski Kültür Bakanı İstemihan Talay, Bulgaristan Türkleri Derneği Başkanı İbrahim Efendioğlu, Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı Rıza Küçükoğlu, 27 Mayıs Milli Devrim Derneği Başkanı Hüseyin Avni Güler. Zaman, 12.12.2006.
            Siz hâla değerlerini yok etmeye çalışanlara destek olacak mısınız?
            Selam ve Sabırla……………….




          

Gönderen vefaesteli zaman: 14:41 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Etiketler: siyaset
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Mobil sürümü görüntüle
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

SON ÇIKAN KİTAPLAR

SON ÇIKAN KİTAPLAR
Büyük Birlik Tasavvuru

Bir Kar Tanesi Olsam

Bir Kar Tanesi Olsam
Bir Kar Tanesi Olsam

Dik Duran Adam

Dik Duran Adam
Dik Duran Adam

Er Kişi

Er Kişi
Er Kişi

Özgür Öğretim Süreci

Özgür Öğretim Süreci

Sınıf Yöntemi Stratejisi

Sınıf Yöntemi Stratejisi

Sınıf Yönetimi

Sınıf Yönetimi
sinifyonetimi

Açık Üniversite

Açık Üniversite
acikuniversite

Etiketler

  • Eğitim-Öğretim (262)
  • siyaset (2452)
  • v (8)
  • Veysi ERKEN (33)
  • Yayınlanan Kitaplar (10)
  • Yönetim (4)

Faydalı Linkler

  • e-Devlet T.C. Kimlik ve Diğer Linkler
  • İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı - İHH
  • Kur'an- Kerim Sesli
  • M Y Gönülden Bağlılar Platformu
  • Son Peygamber
  • Yemek Sınıfı

İzleyiciler

Blog Arşivi

  • ►  2025 (310)
    • ►  Mayıs (53)
    • ►  Nisan (65)
    • ►  Mart (66)
    • ►  Şubat (55)
    • ►  Ocak (71)
  • ►  2024 (605)
    • ►  Aralık (65)
    • ►  Kasım (61)
    • ►  Ekim (55)
    • ►  Eylül (58)
    • ►  Ağustos (52)
    • ►  Temmuz (51)
    • ►  Haziran (48)
    • ►  Mayıs (50)
    • ►  Nisan (45)
    • ►  Mart (36)
    • ►  Şubat (37)
    • ►  Ocak (47)
  • ►  2023 (453)
    • ►  Aralık (47)
    • ►  Kasım (38)
    • ►  Ekim (53)
    • ►  Eylül (35)
    • ►  Ağustos (41)
    • ►  Temmuz (43)
    • ►  Haziran (36)
    • ►  Mayıs (32)
    • ►  Nisan (25)
    • ►  Mart (42)
    • ►  Şubat (34)
    • ►  Ocak (27)
  • ►  2022 (194)
    • ►  Aralık (23)
    • ►  Kasım (24)
    • ►  Ekim (21)
    • ►  Eylül (21)
    • ►  Ağustos (10)
    • ►  Temmuz (14)
    • ►  Haziran (13)
    • ►  Mayıs (14)
    • ►  Nisan (14)
    • ►  Mart (15)
    • ►  Şubat (11)
    • ►  Ocak (14)
  • ►  2021 (176)
    • ►  Aralık (14)
    • ►  Kasım (17)
    • ►  Ekim (12)
    • ►  Eylül (16)
    • ►  Ağustos (20)
    • ►  Temmuz (21)
    • ►  Haziran (20)
    • ►  Mayıs (15)
    • ►  Nisan (11)
    • ►  Mart (12)
    • ►  Şubat (10)
    • ►  Ocak (8)
  • ▼  2020 (158)
    • ►  Aralık (21)
    • ►  Kasım (12)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (14)
    • ►  Ağustos (12)
    • ►  Temmuz (17)
    • ►  Haziran (15)
    • ►  Mayıs (24)
    • ▼  Nisan (10)
      • Bilgi eksikliği mı dediniz?
      • İyiki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine Geçtik
      • İyilik ve Takva Hususunda Yardımlaşma
      • Bütün öğrenciler bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin
      • Eğitimde "Bayrağı zamanında ve yerinde dikmek" esa...
      • Pandemiyi azaltmak için : Öğrenciler mezun ve sını...
      • Türkiye'nin sağlığı için eğitim camiasının Ruh sağ...
      • Son Sınıf Öğrencileri Mezun Ara Sınıftakiler Üst S...
      • 2-Bütün Vatanseverler ve Kamu-Sen’ciler Duydu, Uya...
      • 1-Bütün vatanseverlere Çağrı
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (12)
  • ►  2019 (100)
    • ►  Aralık (10)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (7)
    • ►  Mayıs (8)
    • ►  Nisan (9)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (10)
    • ►  Ocak (11)
  • ►  2018 (73)
    • ►  Aralık (4)
    • ►  Kasım (5)
    • ►  Ekim (6)
    • ►  Eylül (7)
    • ►  Ağustos (9)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (7)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (6)
    • ►  Mart (5)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (7)
  • ►  2017 (103)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (9)
    • ►  Temmuz (13)
    • ►  Haziran (11)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (13)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (5)
    • ►  Ocak (13)
  • ►  2016 (127)
    • ►  Aralık (7)
    • ►  Kasım (12)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (14)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (12)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (14)
    • ►  Şubat (11)
    • ►  Ocak (11)
  • ►  2015 (143)
    • ►  Aralık (11)
    • ►  Kasım (10)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (12)
    • ►  Ağustos (13)
    • ►  Temmuz (13)
    • ►  Haziran (16)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (12)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (11)
    • ►  Ocak (18)
  • ►  2014 (110)
    • ►  Aralık (13)
    • ►  Kasım (12)
    • ►  Ekim (11)
    • ►  Eylül (9)
    • ►  Ağustos (9)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (9)
    • ►  Mayıs (8)
    • ►  Nisan (8)
    • ►  Mart (11)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2013 (61)
    • ►  Aralık (6)
    • ►  Kasım (8)
    • ►  Ekim (4)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (7)
    • ►  Haziran (6)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (5)
    • ►  Şubat (5)
    • ►  Ocak (4)
  • ►  2012 (47)
    • ►  Aralık (4)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (1)
    • ►  Eylül (5)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (5)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2011 (62)
    • ►  Aralık (6)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (6)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (6)
    • ►  Haziran (6)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (7)
  • ►  2010 (68)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (8)
    • ►  Ağustos (5)
    • ►  Temmuz (3)
    • ►  Haziran (7)
    • ►  Mayıs (4)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (8)
  • ►  2009 (35)
    • ►  Aralık (4)
    • ►  Kasım (5)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (3)
    • ►  Mayıs (7)

Hakkımda

vefaesteli
Profilimin tamamını görüntüle