25 Mayıs 2025 Pazar

Kur’anı Yetersiz Gören Müslüman var mı?

 Kur’anı Yetersiz Gören Müslüman var mı?

Veysi ERKEN Dr.

Bu soruya evet cevabını veren varsa “ya haindir veya hainlere uyan gafillerdir, ahmaklardır.”

Tersine  Kur’an Bize Yeter Söylemi* ile Hz. Muhammed Mustafa’yı ve Kur’anı yaşama tarzını devre dışı bırakmaya çalışan hainler ve onlara uyun ahmak ve gafiller vardır.

Bu tipler İngilizlerin Asya kıtasının güney kısmında başlatılan bir akımın esiri/kölesi ve propagandacısı konumundadırlar.

Haşhaşiyun/ingiliziyun/hindiyun olarak rahatlıkla tesmiye edilebilir. Fetöitlerin ataları konumundadırlar.

Anlayışımıza göre, İslam’ı anlamamıza ve yaşamamıza yönelik yapılan her çalışma takdire şayandır.

Çabalarımız niyetlerimize göre şekillenir. Özellikle “hüküm” verirken hataya düşebilir, yanılmış olabiliriz.

“Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resulü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resulü’ne müteveccih sayılır. (Buhârî, Bedü’l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155;

Niyet düzgün olduğu halde “hata”ya düşmüşsek “tevbe ve istiğfar” etmeliyiz ve hatamızı tashih etmeliyiz.

Bir başka deyişle “hata”da ısrar etmemeliyiz.

Bilindiği üzere “hata” ve “yanlış”larında ısrar eden “iblis” kibirlenerek şeytanlaşmış (insan ve cin şeytanları) ve saptığı gibi müminleri de saptırmaya çalışmış ve çalışıyordur.

Şeytanın temel işi münafıklık olarak nitelendirilen sıfatları telkin etmek ve inananları kâfirleştirmektir.

Şeytan muhtelif yol ve yöntemleri dener.

Özellikle “insan şeytanları”, münafıklar müminlerin arasında “fitne”yi arttırmak ve fesadı için başvurmadıkları yol ve yöntem yoktur.

Özellikle Siyonist haçlı zihniyetinin şeytanları günün her saniyesinde fitne oluşturma çabalarını sürdürmekle görevlidir.

Unutulmamalıdır ki, Siyonist haçlı zihniyetinin şeytanlarınca geliştirilen “fitne”lerden birisi de “Kur’an Bize Yeter” söylemidir.

Biliyorum içimizdeki münafıklar ve zihnen köleleşmişler çok alınacak.

Alınsınlar.

Doğruları dile getirmek bizim vazifemizdir.

Kur’an Bize Yeter Söylemi” ve “Hadislere Gerek Yok Söylemi” bir Siyonist İngiliz oyunudur.

Hainlere diyeceğimiz yoktur. Onlar ihanetleri gereği her şeyi yapmakla memurdur.

Sözümüz iyi niyetli olduğunu ifade eden “aptal” ve “ahmak”laradır.

İhanet şebekesine uymayınız.

Okuyunuz.

Öncelikle Kur’an-ı kerimi okuyunuz, öğreniniz, anlayınız ve yaşayınız.

Yaşarsanız size Hz. Muhammed Mustafa’nın sav. yolunu, yöntemini, dini hayattaki konumunu, sünnetini öğrenmiş olursunuz.

Unutmayın art niyetliler ve görevliler okumazlar. Münafık karakterli olduklarından “Kur’an Bize Yeter” diyerek ömürlerini “ifsad” için tüketirler. Bu tiplerin genel olarak kullandıkları yöntemler bellidir.

Yalan, itham, inkâr, unutturma, şantaj vs.

Allah’a ve Hz. Muhammed’e sav iftiradan kaçınmazlar.

Bilinmelidir ki, “Kur’an Bize Yeter” akımı İngilizler tarafından sistemleştirilmiş ve fitne, fesat olarak yaygınlaştırılmıştır.

Enbiya Yıldırım “Kur’an Bize Yeter” diyenlerin profillerini tahlil ederken  “Çoğunluğu gerçek anlamda doğru dürüst dinî tahsil almamış, yüzeysel okumalar yapmış, Kur’an hadis/sünnet ilişkisi, fıkıh, tefsir gibi alanlarda yeterli kıvama gelmemiş velhasıl İslamî ilimlerde uzmanlaşmamış insanlardır. S.5”  tespitinde bulunur.

Bunun dışında hadislerin çokluğunu bahane edenlerin reddiyelerde bulunduğu, ülkemizde bu akıma kapılanların Arapçayı bilmediklerini ve bunu bahane ettiklerini ifade eder. S.5-6.

Gafil ve ahmaklara diyorum ki, Kur’anı Kerime yetersiz diyen bir Müslüman yoktur. Olamaz.

Sizler, yaşayan efendilerinizden uydurulmuş ifadeleri naklederek Kur’an ve sünneti inkâr ediyor, Hz. Muhammed Mustafa’yı sav. Müslümanların hayatından çıkarmaya çalışıyorsunuz.

Selam ve Sabırla…25.05.2025

 

*Enbiya Yıldırım, Kur’an Bize Yeter Söylemi, TDV Yayınları, Ankara 2020.

 Enbiya Yıldırım, Hadislere Gerek Yok Söylemi, TDV Yayınları, Ankara 2020.

 

 

Nüfus Artışı Hızı: FELAKET

 Nüfus Artışı Hızı: FELAKET

Veysi ERKEN Dr.

Sayın Başkan nüfus artış hızının 1.48’e düşmesinin bir felaket olduğunu dile getiriyor.

Doğrudur.

“Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” sözü topluma mal olmuş ve felaketi izah ediyor.

Nüfusla ilgili başarısızlık sadece “kemiyet/nicelik” ile ilgili değildir. Asıl felaket “keyfiyet/nitelik” tedir.

Özetle hem kemiyet hem keyfiyet anlamında felakete sürükleniyoruz. Ülke yokluğa doğru sürükleniyor, aile tahrip ediliyor, değerlerinden, İslam’dan kopuk, hatta düşman sayılabilecek bir nesil yetişiyor, yetişti denilebilir.

İki yönlü bir başarısızlık var ortada.

Yakınma var tedbir yok.

Tedbir doğru teşhis ile başlar ve icraatla devam ederse doğru sonuç alınır.

İcraat sıfır seviyesindedir.

Saldım çayıra… anlayışı hâkimdir.

Sayın Başkan daha önce “eğitimin gayesi Salih İnsan Yetiştirmektir” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Nüfusun “keyfiyet/nitelik” yönünü dillendiriyordu. Buna imza atmayacak bir Müslüman yoktur herhalde. İcraata gelince ortada bir şey yok.

Ne belirlenmiş bir amaç ne de bir müfredat.

Dolayısıyla “ailemiz” her türlü saldırıya açık hale getirildi. Ailemiz çökertilmek isteniyor, çökertildi. Evlilik azalırken boşanmalar arttı, doğum oranları 1.48’e düşerken “yaşlı” oranı arttı.

Felaket tufana dönüştü.

Bu hâl devam ederse yıkım ve yok oluş mukadder olur. “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız” (el-Bakara 2/195)  âyetin hesaba katmadık, yokluğa giden yolu kısalttık.

Tespit doğrudur da peki, yapılan ne?

Gerek Eğitim Bakanlığı gerekse Aile bakanlığının icraatlarına bakalım.

Salih insan yetiştirme veya aileyi saldırıdan ve dağılmadan kurtarma ile ilgili bir çalışma var mıdır?

Rahatlıkla cevap verebiliyoruz.

HAYIR.

Bilakis Salih olmayan insan yetiştirme ve ailesiz hayatı dayatma ile ilgili çalışmalar alabildiğine destekleniyor.

Herkesin bildiği bir gerçek var.

Devlet denilen mekanizma varsa ve onun yürürlüğe soktuğu yazılı mevzuat mevcut ise o mevzuat toplumu şekillendirir.

Hatta mevzuat dayatma ile şekillendirir.

Mevzuat toplumun sahip olduğu inanç değerleriyle uyumlu değilse onu tahrib eder. Nüfusun hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından tahrip edilmesi var olan bir delildir.

Bilhassa yazılı mevzuat dediğimiz kanun, tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge vs. toplumun şekillenmesinde ne kadar etkili olduğunu bilmeyen var mı?

Her halde yok.

Sadece Kılık Kıyafet/ başörtüsü ile ilgili yönetmelikteki bir cümlelik yasak ifadesi toplumu nasıl perişan ettiğini bilmeyen var mı?

Herhalde yoktur.

Bu izahattan hareketle diyorum ki, nüfus artışı, evlilikteki azalma, boşanmadaki çoğalma vs. kısaca AİLE ve EĞİTİM konusunda başarı sağlanmak isteniyorsa ailemizi ve eğitilme tarzımızı tahrib eden hatta yok etme noktasına getiren mevzuatın ortadan kaldırılması gerekir.

Samimiyet varsa bu mevzuat hemen ortadan kaldırılması gerekir.

Misal 6284 ve aileyi tahrip eden diğer mevzuattan başlanılması şarttır. Bu yön ile Nüfusun nicelik boyutu kurtarılabilir.

Keyfiyet boyutu Terbiye ile alakalıdır.

Eğitimle ilgili de yapılacak ilk iş Salih insan yetiştirme ile ilgili program ve müfredatın yürürlüğe sokulması gerekir. Tabii ki, mevzuatın bir bütünlük arz etmesi gerekir.

Sağlıklı mevzuat zamanla toplumdaki tahribatı azaltır.

Bilindiği gibi bozulma veya düzelme birden olmaz.

Ruveyden ruveydan, yavaş yavaş olur.

Teenni ve sabır gerekir.

Doğrudur.

Ama mevzuat değiştirilmezse ve uygun düzenlemeler yapılmazsa bilin ki aile ve eğitim konusundaki tahribat, felaket ve fecaat artacak.

Aileler dağılacak, boşanmalar artacak, evlilikler azalacak, evlilik dışı hayatlar artacak, lezbiyenlik, geylik ve çürüme had safhaya ulaşacak ve eğitim yoluyla ahlaksız bireyler çoğalacak.

Kısaca toplum yok olacak.

Nitekim Rabbulalemin bir toplum kendini değiştirmedikçe o toplumu değiştirmem, nimetimi kesmem diyor. “Bir millet, sahip olduğu ilahî-insanî değerleri, benliğini, kendilerindeki yüksek hasletleri değiştirmedikçe, Allah o milletin elinde olan nimetleri değiştirmez, sosyal, siyasî ve ekonomik düzenlerini bozmaz. Rad 11 Ahmet Tekin meali”

Nimetin kesilmesini istemiyorsak eğitim ve aile ile ilgili yıkıcı mevzuatı hemen ortadan kaldırmalıyız.

Şimdi konuşmak zamanı değil icraat zamanıdır.

Yarın değil, bugün.

Selam ve sabırla…25.05.2025

24 Mayıs 2025 Cumartesi

Kitabı Sağından veya Solundan Verileceklerin Hali

 Kitabı Sağından veya Solundan Verileceklerin Hali

Veysi ERKEN Dr.

Kur’anı Kerime ittiba eden, uyan herkes denetlendiğine, her davranışının, fiilinin ve sözünün kaydedildiğine inanır.

Bu durum ayetlerde teferruatlı bir şekilde anlatılır. Herkesin, İki ayaklı, insan görünümlü, şeytanların ayak izlerini sürenlerin, münafıklaşanların durumları ve gözetlendikleri şöyle ifade edilir. “Hayır! İnanacak yerde siz hâlâ dini yalan sayıyorsunuz. Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var. Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar. İnfitâr, 9-12”

Sadece bilme değil elbette, söylenen, fiile dönüşen her şey kayıt altına alınır. “İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız. O hiçbir söz söylemez ki yanında çok dikkatli bir gözetleyici olmasın! Kâf, 16-18”

Kayıt altına alınan her söz ve fiil karşımıza çıkacak, sağ veya sol cenahımızdan verilerek konumumuz bizlere bildirilecek.

“Kitabı sağ tarafından verilen kimse der ki “Alın kitabımı okuyun; Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten bekliyordum.” Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir; Meyveleri kolayca devşirilebilir yüce bir cennettedir. Onlara “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak âfiyetle yiyin için” denir. Kitabı sol tarafından verilene gelince o, “Keşke” der, “Bana kitabım verilmeseydi de hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke ölümüm her şeyi bitirseydi! Malım bana hiç fayda sağlamadı; Güç ve saltanatım elimden çıkıp gitti. Hakka, 19-29”

Evet.

Kitabımız verilecek ve bizler başkasının günahını yüklenmeden çabamızın, Allah’ın rızasını kazanmak için sarf ettiğimiz gayretimizin karşılığını alacağız.

Çabamızın karşılığını tas tamam alıp cennete veya cehenneme yerleşeceğiz. Ayetlerde, “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder. Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir. Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir. Necm, 38-41” buyrulur.

Çabamız Allah’ın rızasını kazanmak ve kitabı sağ cenahından verileceklerden olma yönündedir diye dua ediyoruz.

İnşallah duamız ve çabamız kabul olur.

Kitabı sol cenahından verilecekle gelince.

Onların vay haline.

Esasında kitabı sol cenahından verileceklerin işledikleri fiiller ve söyledikleri sözlerle bu dünyada da cehennemde yaşadıklarına şahitlik ediyoruz diye düşünüyorum.

Selam ve Sabırla… 24.05.2025

 

Çalanlar ve Oynayanlar

 "Çalanlar ve Oynayanlar"

Veysi ERKEN Dr.

Merhum Galip Erdem ağabeyden menkul “Türkiye’de bir çalanlar var bir de oynayanlar var derdi. Oynayanlar çok coşkulu ve keyifli oynarlar, başkaları tarafından oynatıldıklarını kat’iyen bilmezler”

Bu tespit doğrudur.

Türkiye’de çalanlar, hırsızlıkta sınır tanımayanlar, ülkemizi Siyonistlere şikâyet edecek kadar adiliklerini ortaya koyanlara alkış tutanlara, onları savunanlara baktıkça bu tespitin ne kadar doğru olduğunu bir kere daha anlıyorum.

Rüşvet, irtikâp, israf, konserler adı altındaki hırsızlık suçu ile suçlananları canhıraş savunanları, müptezelleşenleri, istihale geçirenleri, esfel derecesine değişerek düşenleri, ihanet şebekesine iltisaklı duruma dönüşenleri gördükçe bu sözün ne kadar ehemmiyetli olduğunu bir daha anlıyorum.

Maalesef kendini eski ülkücü, milli görüşçü, nurcu, Süleymancı ifade eden bir takım türedi.

Nasıl türedi, kimler türetti malum.

Basın, yayın, medya, sosyal medya vs yol ve yöntemlerle türetildiğini görüyoruz ve bunlar çalanları kutsamak için oynuyorlar, halay çekiyorlar, İslam’dan ve insanlıktan uzaklaştıklarını ortaya koyuyorlar.

Biliyoruz ve inanıyoruz ki Müslüman olmak demek “vahyin(Kur’an)” bildirdiği akideye (iman esaslarına) inanmak ve ona göre yaşamadır.

Bunun ötesi yoktur.

Maalesef Müslümanlar (Kendini eski ülkücü, nurcu, milli görüşçü, Süleymancı vs.) bu ilkelerden büyük oranda uzaklaştırılmış, devşirilmiş, münafıklaştırılmış ve hayat tarzı başka ilkelere göre yaşar hale getirilmiştir.

Hırsızlıkları ve hırsızları oynayarak kutsallaştırma derekesine düşmüştür.

Bu tipler başkalaşmış, devşirilmiş, zehirleşmiş ve başkalaştırılmıştır.

Tam bir münafık olmuştur.

Zehrini kusar hale getirilmiştir.

Bu dönüşümün en önemli faktörlerinden birisinin Sabatayistlerin içimizde ve her alanda etkin olmalarıdır.  Sabetayistler, pakraduniler, meşhediler Fetöitler marifetiyle hemen hemen her gruba sızmışlar ve onları oynayanlara çevirmişlerdir.

Bilindiği üzere Sabetaycılar “Müslüman dini görüntüsü altında Ortodoks Yahudilikten farklı olarak Tora-Kabbala ekolüne bağlı bir sistem geliştirdiler.”(1)

Sabetaycıların “akideleri (inanç esasları) tamamen İslam dışı olmakla beraber zahiri olarak “Müslüman” görünen bir anlayışa sahip oldukları ayan beyandır.

Sabetaycıların inanışları gereği “Benzeme-Benzet” (2) ilkesini benimsemiş olduklarından asla Müslüman’a benzeme, gerçek imana sahip ve vahye uyma dertleri olmadığı gibi Müslümanları kendilerine “Benzetme” çabasından da asla vazgeçmiş ve ya vazgeçecek değillerdir. Bu inanışlarının gereğidir.

Müslümanların, çalanlar için oynar konuma dönüşenlerin hayatını tahlil ettiğimizde bu tahribatı ve değişimi görüyoruz maalesef.

İster mevzuat zorlamasıyla, ister kitle iletişim araçlarının etkisiyle, ister başka sebeplerle deyin fark etmez üzülerek belirtiyoruz ki, Müslümanların yaşayışları büyük ölçüde Sabetaycıların yaşayışına dönüşmüş ve hırsızları kutsar hale gelerek oynayanlar safına çekilmişlerdir.

Artık Müslümanların ekseriyeti sabetaycılara benzemiştir. Münafıklaşmışlardır. En tipik grup “ülkücüyüm, nurcuyum, milli görüşçüyüm değip CHP’lileşendir.

Bunlar neredeyse her haramı helal veya mubah görür oldular.

Faizden tutun, teşhirciliğe veya sapkınlığa varan davranış değişikliği günlük yaşayış haline gelmiştir.

İşini faiz üzerinde kurmayan bir kişiyi bulmak neredeyse zordur.

CHP’lileşenlerde ahlaki davranışı küçümsemeyen kişi kalmamıştır diyebiliriz.

“Bir kereden bir şey olmaz” diyerek her türlü haram, hırsızlık, edepsizlik ve şerefsizlik mubah olarak görülmeye başlanmıştır.

Üzülsek de bu gerçeklik etkilidir ve Sabetaycılar  “Benzeme- Benzet” ilkeleri doğrultusunda Müslümanları dönüştürmüşlerdir.

Artık İslam’a ve Müslümanlara saldırı büyük oranda bu taifeden gelmektedir.

Umarım ki, “benzeme-benzet” ilkesini zorla veya sinsice bize dayatan ve bu şekilde hırsızları kutsayarak oyunculara dönüştürülenler “titreyip özlerine, İslam’a” dönerler, kurtulup ülkelerine faydalı olurlar.

Ve böylece İslam ile İslamlaşırlar.

Kısaca ya İslam’la İslamlaşırlar da yıkılarak/dağılarak ve ahlaksızlaşarak cehennemin yolunu tutmaya devam ederler, cehennem çukuruna yuvarlanırlar.

Selam ve Sabırla…24.05.2025

 

 

1-    Ilgaz Zorlu, Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycılığı, Belge Yayınları, 7. Baskı, İstanbul-1999, S.22

2-    A.g.e. s.22

 

23 Mayıs 2025 Cuma

İnsan Olmak

 İnsan Olmak

Veysi ERKEN Dr.

“Kimi insan derttir, kimi insan derman. Kimine yaklaştıkça şifa bulursunuz, kiminden uzaklaştıkça” sözünü daima hatırlamak gerekir diye düşünüyorum. Derman olanlara yaklaşmak temel vazifemiz olmalıdır ki, şerefli hayatımızı tamamlayalım ve şifa bulalım.

Unutma.

“Ey İnsan!

Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev hayattır...

Bu sebeple bir lokma için şerefini ayaklar altına almaya,

bir zamanlık mevki için ayak öpmeye,

bir anlık zevk için namusunu lekelemeye,

günlük menfaatler için faziletini  karartmaya

DEĞMEZ”

Hayatımız bize değer ve şifa katan, değersizleştirmeyen kişilerle ahbap olmamızı gerektirir. Bir dostumun “şifalı insan” ile ilgili gönderdiği bilgiyi paylaşayım. Belki şifamıza vesile olur.

"Şifalı insan" deyimi, mecazi anlamda hem kendine hem de çevresine iyi gelen, varlığıyla huzur, umut ve iyilik yayan kimseler için kullanılır. Bu tür insanlar, adeta bir ilaç gibi ruhlara dokunur. İşte böyle bir insanı tanımlayan bazı özellikler:

1. Kalbi temizdir: Kin, kibir, haset gibi duygulardan arınmıştır. Samimi ve içtendir.

2. Sözleriyle iyilik taşır: Konuşurken yıkmak yerine yapmayı seçer. Teselli eder, yüreklendirir, dua eder.

3. Dinlemeyi bilir: İnsanları yargılamadan dinler, anlamaya çalışır.

4. Varlığı huzur verir: Yanında kendinizi güvende, anlaşılmış ve değerli hissedersiniz.

5. Paylaşmayı sever: Bildiğini, sahip olduğunu ve sevgisini esirgemez.

6. Doğayla barışıktır: Toprağı, hayvanları ve bitkileri sever; yaşamın şifasını tabiatta arar.

7. Kendini tanır: Ruhsal, zihinsel ve fiziksel dengesini kurmuş; kendisiyle barışmıştır.

8. Dualı insandır: Hayatına dua, şükür ve sabır yerleşmiştir.

9. Sabırlıdır: Zorluklar karşısında metin, insanlarla ilişkilerde anlayışlıdır.

10. Geçmişin ve geleneğin bilgeliğini taşır: Atasözleriyle, halk hikâyeleriyle, geleneksel şifa yöntemleriyle iç içedir.”

“Kimi insan derttir, kimi insan derman. Kimine yaklaştıkça şifa bulursunuz, kiminden uzaklaştıkça” sözünü unutmayalım ve yaşayalım.

Selam ve Sabırla… 23.05.2025

 

 

 

 

 

Mal ve Saltanat

 Mal ve Saltanat

Veysi ERKEN Dr.

Niyeti Allah’ın rızasını kazanmak olmayanın “mal”ı ve “saltanat”ı kendisine fayda sağlamaz.

Hayatı varlık içinde yoklukla, sıkıntıyla geçer.

Toplumumuzdaki bunalımları, ahlaksızlıkları, hırsızlıkları, namussuzlukları, tecavüzleri incelediğimizde bu davranışları işleyenlerin tamamına yakını kendilerini Müslüman gösteren, Müslüman görünümlü veya münafık olanlar ve gayrı Müslimler tarafından işlendiğini görürüz.

Bunların kitabı sol tarafından verileceklerdir. Kitabın sol taraftan verileceklerden olmak tehlikelidir. Sol”dan kaçınmak gerek.

Ayetlerde “Kitabı sol tarafından verilene gelince o,

 “Keşke” der, “Bana kitabım verilmeseydi de hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!

Keşke ölümüm her şeyi bitirseydi!

Malım bana hiç fayda sağlamadı; Güç ve saltanatım elimden çıkıp gitti.Hakka, 25-29”

Buradan anlaşılacağı üzere amellerimiz niyetimize göre şekillenir, mal ve saltanatımızla değil.

Niyetimiz Allah’ın rızasına uygun ise amellerimiz düzgün olur.

“Ameller niyetlere göre şekillenir” sözü bu gerçeğin kısa bir özetidir.

Niyet Allah’ın rızasına yönelik değilse ameller bozuk olur ve mal, mülk, saltanat fayda vermez, kitap sol cenahtan verilir ve kişi cehenneme yuvarlanır.

Dünyası cehenneme dönüşenleri de bu mantıkla araştırmakta fayda var.

Ve bir gün.

“Dünyasına,

Güvenmem dünyasına,

Dünya benim diyenin,

Dün gittik DÜN yasına” doğru yuvarlanır.

Mal ve saltanatının hesabını verir.

Selam ve Sabırla… 23.05.2025

 

22 Mayıs 2025 Perşembe

Tek Gündem: Gazze

 Tek Gündem: Gazze

Veysi ERKEN Dr.

GAZZE’de soykırım, vahşet, işgal, açlık, susuzluk devam ediyor, firavunlar, firavunlaşmışlar sessizlik ve suskunluk hallerine devam ediyor.

Vicdanlı, insaflı ve insan olanlar haykırıyor.

Tek gündemimiz GAZZE ve GAZZELİLER diyor.

Hollanda’da, İngiltere’de, ABD’de yüz binler haykırıyor, Rachel Corie’ler çoğalıyor.

Bütün Müslümanların, insan olanların, insan kalanların bu vahşet karşısında tek gündemleri olmalıdır.

TEK GÜNDEM GAZZE olmalıdır ki, vahşet, soykırım işgal, katliam bitirilebilsin Siyonist haçlı zihniyeti ve kışlası İsrail tasfiye edilebilsin.

Bilindiği üzere siyonist haydutlar çetesinin maşası Trump Kanada’yı, Grönland’ı, Panama’yı satın alacağını, Gazze’ye, Filistin’e el koyacağını gizliden değil açıktan söylüyor.

Bunun için TEK GÜNDEM GAZZE olmalıdır ki, siyonist çeteye karşı küresel intifada olabilsin.

TEK GÜNDEM GAZZE olmalıdır ki, küresel Siyonist haçlı çetenin kıyımı, soykırımı, vahşeti, işgali dünyanın her yerinde bitirebilsin.

TEK GÜNDE GAZZE olmalıdır ki, küresel İNTİFADA dünyanın her yerinde gerçekleşsin.  

İnsan olanlar, insan kalanlar GAZZE için intifada yer almalıdır, almak mecburiyetindedir.

Gazze’deki ve başka yerlerdeki vahşeti durdurmak için öncelikle Amerika’daki Küresel Siyonist haçlı çetesine karşı İNTİFADA başlatılmalıdır.

Evet.

TEK GÜNDEM GAZZE.

GAZZE’DE KIYIM var KIYIM.

Sadece KIYIM, KIRIM değil SOYKIRIM, vahşet, zulüm, işgal, katliam var.

“KIYIM”I durdurmak için küresel Siyonist çeteye karşı tek gündem GAZZE ile KIYAM ve İNTİFADA şarttır, farzdır.

Kıyam ayağa kalkma, bir işe ve fiile teşebbüs etme, zalime, Siyonist Haçlıya karşı isyan etmedir.

Şimdi kıyamın zamanıdır.

Unutmayalım. Mazlumlar ayağa kalkmadıkça zalimler ve soykırımcılar diz çökmez.

Şimdi tek gündem GAZZE ile zalimlere diz çöktürme zamanıdır.

 Allah; “Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! Hûd-113”  buyurur.

Ayet açık zalimlerin, hainlerin, Siyonistlerin, katillerin yanında olmayın, durmayın, zalimlere karşı sessiz kalmayın, onları topyekûn boykot edin, onlara karşı kıyam edin diyor.

Tek gündem GAZZE ile kıyam ve intifada vaktidir.

Hâsılı kelam.

Evet.

Merhum Necip Fazıl’ın ifadesiyle;

“Yol onun varlık onun, gerisi hep angarya;

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .”

Yüz üstü sürünmekten kurtulmak için TEK GÜNDEM GAZZE ile küresel Siyonist haçlı çetesine karşı KIYAM etme vaktidir.

Hidayete ve özgürlüğe yol açacak TEK GÜNDEM GAZZE ile kıyam ve İNTİFADA.

Selam ve Sabırla… 22.05.2025

 

Gazze İçin Dua

 Gazze İçin Dua

Veysi ERKEN Dr.

Gazze’yi ve mazlum insanlar aç bırakanları Allah da aç bıraksın…

Susuz ve yardımsız bırakanı da Allah susuz ve yardımsız bıraksın…

Sessiz kalanlardan Allah rahmet, merhamet ve bereketini alsın…

Siyonist haçlı zalimleri, katilleri, işgalcileri, vahşileri, şeytanları karşısında onları yüzüstü bırakanlardan Allah rahmetini alsın, iktidarlarını yerle yeksan eylesin…

İslam diyarlarının imkânlarını, servetlerini ve paralarını Siyonistlere peşkeş çeken ÇÖL FİRAVUNLARINI yok etsin…

Ve.

“Rabbimiz,

 Gücümüz tükendi, Muhammed ümmetinin hüznü, kederi, sıkıntısı haddini aştı. Yusuf’unun hasretinden gözlerini kaybeden Hz. Yakup’un dualarıyla niyaz ediyoruz sana.

“Ben kederimi ve hüznümü sadece Allah’a arz ederim. Sizin bilmediğiniz şeyleri ben Allah’ın öğretmesiyle bilirim.” Sen ümmeti elemden ve zulümden kurtar Allah’ım! (Yusuf 12/86)              

…….

Ya Rabbi!

Müslümanların harim-i ismetini yok sayanları; Mescid-i Aksa’yı postallarıyla çiğneyen, ibadet edenleri dağıtan, küçücük çocukları tutuklayanları; iktidar ve kuvvetiyle, silah ve teknolojisiyle kan ve gözyaşı akıtanları sana havale ediyoruz! Tazecik yüreklere korku salan, anneleri gözyaşına boğan, babaları zindanlarda çürütenlere hak ettikleriyle muamele eyle Allah’ım! Âlem-i İslâm’ı bu zulümden Sen kurtar, bundan kurtuluşun yollarını bize göster Allah’ım!

Dünyayı kana bulayan ve ateşe atan ırkçılık ve ayrımcılıktan, insanlığı aç ve yoksul bırakan sömürgecilikten, azgınlaşan ve şımaran iradelerden, hak-hukuk tanımayan zulüm ve haksızlıklardan Sen bizi muhafaza eyle Allah’ım! Bizleri onların zulmüne ortak olan, mazlumların ahını alan, Firavun’a benzeyen cahil ve zalimlerden eyleme Ya Rabbi. https://diyanet.tv/diyanet-isleri-baskani-gormezin-arafat-vakfe-duasi

Velhasıl merhum Arif Nihat Asya’nın yakarışıyla.

“Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allahım!

Bize güç ver… cihad meydanını,

Pehlivansız bırakma Allahım!

Kahraman bekleyen yığınlarını,

Kahramansız bırakma Allahım!

 Bilelim hasma karşı koymasını,

Bizi cansız bırakma Allah'ım!”

Selam ve Sabırla… 22.05.2025

21 Mayıs 2025 Çarşamba

Zerre Kadar İyilik

 Zerre Kadar İyilik

Veysi ERKEN Dr.

Gazze ve bütün mazlumlar için zerre kadar “iyilik/hayır/hasenat” işlersek, yardım edersek karşılığını bulacağız. Siyonist haçlı zihniyetinin zulmü, işkencesi, işgali, katliamı, soykırımı, vahşeti karşısında sessiz kalır, suskunluğa bürünürsek, onları boykot etmesek o kötülüğün de karşılığını bulacağız.

Buna iman ediyoruz.

Ayetlerde “İşte o gün insanlar yaptıkları kendilerine gösterilsin diye (bulundukları yerden) farklı gruplar halinde çıkarlar. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür. Zilzal, 6-8”

Yaptıklarımız elbette karşımıza çıkacak.

“Ne verirsen elinle, o gelir seninle” özdeyişini de unutmayalım

Günümüzde sadece Gazze ve Gazzeliler diridir, dünya ölü diyebiliriz.

Dip diri meyyitler durumundayız.

Elbette her fiilimizin ve eylemimizin hesabını vereceğiz. Yöneticilerin sessizliği ve suskunluğu bizleri kurtarmaz, sorumluluklarımızı azaltmaz. Ancak onlara beddua edeceğiz, iki kat daha fazla cezaya çarptırılmaları için

Evet.

Ümera ve kubera hesabı daha zor vereceklerdir.

Ayetlerde “Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, resulü dinleseydik” diyecekler. Ve ekleyecekler: “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları ağır bir şekilde lânetle!” Ahzâb, 66-68”

Şimdi ve her zaman zerre miktarı da olsa iyilik yapma zamanıdır.

Gazze ve Gazzelilerin zaferi ve özgürlüğü için yardıma koşma ve iyiliği çoğaltma zamanıdır.

Açlık ve susuzluk had safhadadır.

Bugün değilse iyilik ne zaman.

Çöl firavunları gibi sessiz kalmayalım, servetimizi Siyonist haçlı zihniyetine kaptırmayalım.

Var gücümüzle Siyonistlerin her şeyini boykot edelim ve Gazzelilere yardım edelim.

Bilinmelidir ki, Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez.

Yüklenebileceğimiz zerre kadar da olsa yüklenmek ve iyilik yapmakla mükellefiz.

Selam ve Sabırla… 21.05.2025

 

Kalp Hüzünlenir Göz Yaşarır

 Kalp Hüzünlenir Göz Yaşarır

Veysi ERKEN Dr.

İnsan olanın gözü yaşarır, kalbi hüzünlenir. “Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ruhunu teslim etmek üzere olan oğlu İbrahim’in yanına girince gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı. Bunun üzerine Abdurrahman İbni Avf:

- “Ey Allah’ın Resûlü! Siz de mi ağlıyorsunuz?” diye sordu. Hz. Peygamber ona:

- “Ey İbni Avf! Bu gördüğün gözyaşları rahmet ve şefkat eseridir” cevabını verdi. Sonra şunları ilave etti:

-“Göz yaşarır, kalp hüzünlenir. Biz ancak Rabbimiz’in razı olacağı sözleri söyleriz. Ey İbrahim! Seni kaybetmekten dolayı gerçekten üzgünüz.” (Buhârî, Cenâiz 43; Müslim, Fedâil 62. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cenâiz 53)” buyurmuştur.

Gözün yaşarması ve kalbin hüzünlenmesi rahmet ve şefkatin eseridir.

Gazze’deki vahşet, zulüm, soykırım, yardım, vahşet, işgal, açlık, susuzluk karşısında susan, sessiz kalan, yardım etmeyenin merhameti, şefkati yoktur. İnsan değildir.

Hz. Ali (r.a.) “Dünyadaki en sağır edici ses, acı çeken bir MAZLUMUN SUSKUNLUĞUDUR” buyurur.

Evet.

Gazzeli mazlumlar SUSKUN.

Onların suskunluğu en sağır eden sestir.

Onların suskunluğu zalimleri, kalpleri taşlaşanları, soykırımcıların safında yer alanları, Siyonist haçlı zihniyetinde olanları SAĞIRLAŞTIRMIŞTIR.

Onların suskunluğu Müslüman görünümlülerin şefkatsizliğinin, merhametsizliğinin, münafıklıklarının, katı kalpliliklerinin bir göstergesidir.

Allah: “Yemin olsun ki biz cinlerden ve insanlardan birçok kimseyi cehenneme uyumlu yaratmışızdır. Şu sebeple ki, onların kalpleri var, fakat bununla gerçeği anlamazlar; gözleri var onunla görmezler; kulakları var onunla işitmezler. Hâsılı bunlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan daha şaşkındırlar. İşte asıl gâfil olanlar da bunlardır. A’raf-179”

Sağırlaşanlar insan kılıklı iblisler, şeytanlar, zalimler, vahşiler, katiller, işgalciler ve “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur” ifadesinde yer bulan namussuzlardır.

Vicdanı körelmiş, fetöitleşmiş, fetöitleştirilmiş pek çok kişi Gazze’deki vahşeti görmezlikten geliyor. Kalpleri hüzünlenmiyor, gözleri yaşarmıyor, Siyonist haçlıların köleliğine, uşaklığına devam ediyor. Kudurmuş köpekler gibi havlıyor, Gazzeliler için gözleri yaşaranlara saldırıyor.

Ayette “Fakat o dünyaya saplanıp kaldı, hevesinin peşine düştü. İşte böylesinin hali, kovsan da bıraksan da hep dilini çıkarıp soluyan köpeğin haline benzer. A’raf-176”

Kalpleri TAŞ kesildiği, granitleştiği, köpeklerden aşağı “esfel” olduğu için hep Siyonistlerin zihniyetiyle etrafa pislik yaymaya çalışıyor.

Kalpleri katılaşan, münafıklaşan ve her daim Müslümanların aleyhine çalışan bu tipleri tavsif eden ayetler vardır.

Allah kalpleri katılaşanları, vicdanını ve cesaretini kaybedip münafıklaşanları şöyle tavsif ediyor.

“Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır. Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar kaynar; öylesi de var ki çatlayıp bağrından su fışkırır; bazı taşlar da var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp düşer. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. Bakara-74

Merhum Mehmet Akif’in ifadesiyle bunların bir tek sermayeleri vardır.

“Şarka bakmaz garbı bilmez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi”

Selam ve Sabırla… 21.05.2025