İslam Akıldan Neş’et Etmez, Aklı Kullanın Der
Veysi ERKEN Dr.
İslam insana
fıtratına ve yaratılış özelliklerine uygun bir şekilde “Aklı”nı kullanmasını
ister, tavsiye eder?
“Şimdi size öyle bir kitap indiriyoruz ki, uymanız
gereken bütün kaideler onun içinde yer aldığı gibi, bütün şerefiniz de o
kaideleri tatbik etmenize bağlıdır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?
Enbiya-10
“Siz insanlara iyilik yapmayı emredip kendinizi unutuyor
musunuz? Hâlbuki kitabı da okuyup duruyorsunuz. Hiç aklınızı çalıştırmıyor
musunuz? Bakara-44”
Sadece bu iki ayet
bile “İslam’ın mehazının vahiy olduğunu izah etmeye kâfi gelir.
Evet.
İslam, Kur’an insanı
tefekküre, teakkule, tezekküre, tedebbüre davet eder, hakikati keşfetmek, vahyin
emirleri doğrultusunda bir araç olarak bunların kullanılmasının gerekliliğini
izah eder.
Aklını
kullanmayanların pislik içinde olacağını beyan eder. Ve “Allah, akıllarını
kullanmayanların üzerine manevi pislikler yağdırır. Yunus-100”
Maalesef aklını
kullanmayıp İslam’ın kaynağının “AKIL” olduğunu ileri sürecek, manevi
pisliklerin içinde yüzen ve batan insan kılıklı “ademler” çoğalmışlardır.
Bunların bir kısma
ihanet şebekesinin elemanlarıdır, bir kısmı da cehalet ve gaflet çukurunda
debelenenlerdir.
Aklını kullanmayan
İslam’ın kaynağının “Akıl” olduğunu söyleyenler “a KIL”lıdır. İhanet ve cehalet derekesindedir.
“Kıl oldum” ifadesini duymayan yoktur zannediyorum. Hoşlanmamak,
(birine) sinirlenmek anlamlarında kullanılan bir deyim.
İslami anlamda
Müminlerin hoşlanmadığı, kıl olduğu tipler münafıklardır, “a KIL”lılardır.
Edep, hayâ, ahlak gibi sıfatlardan beridirler, uzaktırlar.
Merhum Necip Fazıl;
"İnsanda yok ise 'Edep',neylesin medrese, mektep!
Okusa Âlim olsa yine merkep, yine
merkep." şeklinde tavsif eder “A kıl”lıları. Bazıları
“AAA kıl”lı evsaftadır. Birinci sınıf “A kıl”lıdır.
“A kıl”lılar
her meslekte vardır, bilhassa “ilahiyatçı” kisvesine büründürülenler epey
çoğalmıştır. Kur’an ve Sünnetle irtibatları olmadığı halde İSLAM konusunda ahkâm
keserler, gayrı Müslimlere uşaklık ederler. Günümüzün Türkiye’sinde mebzul
miktarda vardır ve zibil gibi her tarafa yayılmışlardır.
A kıl
olan, İslam’ın kaynağı olan vahyi inkâr eden, hafife alan ve İslam2ın kaynağı
akıldır diyen münafıkların ve kâfirlerin tutumlarını Kur’an-ı Kerim şöyle ifade
eder.
“Allah’ın daveti
karşısındaki tavırları itibariyle kâfirlerin
hâli, tıpkı çobanın çağrısını duyduğu halde, bu sözleri manasız bir ses ve
gürültü olarak algılayan sürünün durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve
kördürler. Çünkü akıllarını kullanmazlar. Bakara 171”
Mesela onlar A kıl olduklarında
şu çağrıya kulak tıkarlar.
“Onlara şöyle
de: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri bildireyim: O’na hiçbir şeyi
ortak koşmayın. Ana-babaya iyilik edin. Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı
öldürmeyin; çünkü sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Açık olsun, gizli
olsun hiçbir günaha ve kötülüğe yaklaşmayın. Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın
öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. İşte bunlar, akıl erdirmeniz için
Allah’ın size emrettiği hususlardır." En’am 151”
Sebebi malum. “A kıl”lılar akıllarını kullanmazlar, vahyi doğrudan veya dolaylı
bir şekilde inkâr ederler, akıllarını kullanma yetisine sahip değiller.
Akıllarını kullanmayanlar için ayette “Allah, akıllarını kullanmayanların kalpleri üzerine manevi
pislikler yağdırır. Yunus 100” denilmektedir.
Sahi siz hangi
gruptasınız.
Ayetlere uyan, vahyi,
Kur’an-ı Kerimi mutlak kaynak kabul edip yaşayan “Akıllı”lardan mı yoksa “AKLI”
vahyin yerine ikame etmeye çalışan “A kıllı”lardan, ihanet ve cehalet içinde debelenenlerden mi?
Geliniz Allah’ın
ipine topyekûn sarılalım ve “akıllı”lardan olalım.
Hâsılı kelam “Akıllı” olmak için vahyi esas almak, Kur’an-ı
Kerimi okumak, öğrenmek, anlamak ve yaşamak gerekir ki “kalplerimiz” mühürlenmesin
, “A kıllı”
olmayalım”.
Selam ve Sabırla… 01.11.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?