3 Ağustos 2023 Perşembe

Aile, Gelir ve Eğitim Konusunda Yalnız Bırakılmak

 Aile, Gelir ve Eğitim Konusunda Yalnız Bırakılmak

Veysi ERKEN Dr.

Her gün yüzlerce kişiyle konuşur ülkemizin durumu ve gidişatını anlamaya çalışıyorum. Bu konuşmalar bana çok şey kazandırıyor ve ülkenin gerçeklerini anlamama yardım ediyor.

Diyebilirim ki, konuşmaların ortak paydası “yalnız bırakılmak, terk edilmek ve güvenilen dağlara kar yağmak” biçimindedir. Herkes ve her kesim güvendikleri tarafından yalnız bırakıldığını, terk edildiğini ve aldatıldığını düşünüyor.

Evet...

Kitlelerde büyük bir moral ve duygu çöküntüsü yaşanmaktadır. Başta aile, eğitim ve gelir adaleti konusunda çöküntüye uğradığını düşünüyor. Herkesin dillendirdiği şey “yalnız bırakıldık, terk edildik ve aldatıldık” cümlesiyle özetlenebilir.

Peki, kimler toplumu, bireyleri ve topyekun insanları yalnız bırakmış, aldatmış ve onları terk etmiş.

İşte cevabı.

Başta iktidar partisi olmak üzere muhalefet zannedilen siyasi partiler, gençlik teşkilatları, tarikat bööööyükleri. sivil toplum örgütleri ve önderleri(!).

Evet.

Kitleleri ve toplumu etkili ve yetkili olan her kesim  yalnız bırakmış ve en basit bir hadise karşısında ortadan kaybolmuştur.

Aile dağılmış, terbiye sıfırlanmış, kiralar ödenemeyecek seviyelere ulaşmış, pahalılık çekilmez bir hal almış, toplum cinnet haline dönüşmüş umurlarında değil. Sadece kendilerini, makamlarını, zenginliklerini ve gelirlerini düşünen bir kitle toplumu açlığa mahkum ederek terk etmiştir.

Kitle ve toplum kendisini tekkedenler eliyle adeta “tapınak şövalyeleri”nden müteşekkil canavarlara teslim edilmiştir.

İşte ülkemizde yaşanan çöküntünün sonuçları.

Duygular artık yaralıdır. Ölmüştür denilebilir.

Kitle kime ve niye güveneceğini bilememektedir.

“Yolsuzlukla, haksızlıkla ve yoklukla” mücadele vaadiyle kitleleri peşinde sürükleyen ve “ülkü devleri(!)”nin oyu ve sırt çevirmesi moral ve duyguda çöküşü hızlandıran bir faktör olmuştur..

İnsanları “adil düzen” kavramıyla peşinden sürükleyenlerin “yer yarılmış ve içine girmiş”çesine ortadan kaybolmaları nedeniyle müsebbibi oldukları zulümlerin ve mağduriyetlerin hesabı bilinmez oldu.

Korkaklık mı, beceriksizlik mi, basiretsizlik mi, teslimiyet mi, ihanet mi?

Varın bunu siz yorumlayın.

Ama unutulmayan ve asla unutturulamayacak bir gerçek vardır ki, millet bir avuç “dönme” ve “boğazdaki aşiret”ten oluşan “Tapınak Şövalyeleri”ne terk edilmiştir. Tapınak Şövalyeleri iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel haklar bağlamında topluma kan kusturmaya devam etmektedir.

İşte bu atmosfer kitlelerin yılgınlığına sebep olmuştur. Artık kitleler siyasi partilere, tarikatlara, gençlik örgütlerine, sivil örgütlere ve onların önderlerine güven duymamaktadır.

Konuştuğumuz insanlar hep aynı şeyleri söylüyor. Yeter artık aldanmak istemiyoruz. Aynı delikten defalarca ısırılmak istemiyoruz. Güvendiğimiz dağlara ve insanlara tekrar tekrar kar yağışını görmek istemiyoruz.

Ailemiz dağılıyor, gençlerimiz yok oluyor, bütün değerlerimiz çöplüğe dönüşüyor ve toplum olarak yok oluyoruz.

Büyük bunalımdır bu doğrusu.

Millet yok olmaya koşturuluyor.

Ekmeyi çalınanlar, işinden kovulanlar, eşinden olanlar elbette “sahip” ararlar. Sahiplik bir himaye değil, yalnız olunmadığının bir göstergesidir.

Güven bunalımı ve yalnız bırakılma duygusu aşılabilir mi?

İşte cevabı hem zor, hem de kolay bir soru.

İktidarı millete hizmet aracı olarak gören hareketler ve önderler varsa gönüller tamir edilebilir. Tam olmazsa bile mağduriyetler giderilebilir ve zulümler ortadan kaldırılabilir. Başka türlü mümkün değildir.

Aksi durumda gelenler de “bizi aldatır ve yalnız bırakır” duygusunun devamı söz konusu olur, aile, gençlik ve kısaca millet yok olmaya devam eder.

Selam ve Sabırla...03.08.2023

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?