Fetöitlerin Algı operasyonları

 Fetöitlerin Algı operasyonları

Veysi ERKEN Dr.

Fetöitlerin algı operasyonları bitmedi ve bitmeyecek.

Tabii ki algı ile idraklerimizi allak bullak etmek isteyen şebekeler, çeteler, Siyonist haçlı zihniyetinin elemanları ve özellikle müseccel tasmalı fetöist teröristler boş durmuyor, her yerde, zeminde ve mecrada şeytanlıklarına devam ediyor.

Bilhassa medya ve sosyal medyada boy gösteriyorlar, evlere, iş yerlerine ve hayatın olduğu her yere giriyorlar, gençleri, ihtiyarları, kadınları hedef alıyorlar, zihinleri kirletiyorlar, ifsad ediyorlar, fitne ve kargaşaya yol açmaya çalışıyorlar.

Yalan,

İftira,

İnkâr,

İtham başlıca kullandıkları yöntemlerdir.

Pisliklerini, kahpeliklerini ve ihanetlerini bu yöntemlerle tekrarlamaya ve zihinleri bulandırmaya çalışırlar.

Türkiye’de olumlu ve güzel gelişmeler yokmuş gibi sürekli olumsuz, noksan şeylerden ve işlerden bahsederler.

Siyonistlerin tam uşaklarıdır.

Tamamen Trump’un Soros’un, Pensilvanya şeytanının emriyle hareket eden, “siyaseten münafık”laşan bu haşarat taifesiyle ilgili daha önce şunları yazmıştım.

“Hayatı, ölümü, olay ve olguları belirli, ilkeli ve kurallı bir zeminde anlamaya çalışmaz isek her zaman savrulabiliriz.

Dün insanımızı “İslam’da dirilişe” çağıran veya “milli görüş”çü” olduğunu ileri süren taifenin bir kısmının tamamen münafıklaştığını, münafıklaştırıldığını, fetöitleştirildiğini görüyoruz.

Bunlar tam münafıktır.

Ayette “Münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki Allah onların oyunlarını kendi başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler. Arada bocalayıp duruyorlar; ne onlara, ne bunlara! Allah’ın şaşırttığı kimseye asla bir yol bulamazsın. Nisa 142-143

Özellikle sosyal medya denilen alanlarda her gün bu münafık fetöitlerle karşılaşıyoruz.

Sadece iki misal vereceğim.

Geçenlerde bir yazımı okuyan geçmişten beri tanıştığımız bir arkadaşım telefonla aradı.

Büyük birliğin peşinde koşmuştuk yıllarca.

Neredeyse ilk cümlesi yahu sen de mi ak partili oldun.

Tabii ki, kırmamak için doğruları savunmak ne zamandan beri ak partili olmakla özdeş hale geldi. Olanı biteni görmüyor musun diye izahatta bulundum.

Anlamadı veya anlamak istemedi.

Çünkü bu arkadaşın savrulduğunu, çizgisinin değiştiğini ahlakının bozulduğunu biliyordum.

Olay ve olguları izah edince cevap veremez oldu. Ancak kendisinin ülkücü olduğunu ve hiç değişmediğini ifade etmeye çalıştı.

Bunun üzerine sadece şunu söyledim kendisine.

Gerçekten ülkücü isen sen nasıl oluyor da LGBT’yi, domuz eti yemeyi, yüzünü Allah’a değil de güneşe çevireni, onların inancına göre diye konuşmasına başlayarak kendi inancının farklı olduğunu beyan edeni, darbecilerden şikâyetinden vazgeçeni, Ebucehilin yolundan gideni, İslami her kırıntıdan rahatsızlık duyanları neden savunmaya çalışıyorsun, onlarla kol kola giriyorsun ve böylece vatanımızı yıkmaya çalışıyorsun dediğimde afalladı, bocaladı belki de yüzü kızardı.

Evet, dostlar insanımızın bir kısmı maalesef fetöitleştiler.

Bu tipler ayette belirtildiği gibi “Arada bocalayıp duruyorlar; ne onlara, ne bunlara!” yönelebiliyorlar. Ömer Hayyam Münafıklaşan bu tipleri;

“Kadeh alırım, bir ele Kur’an

Bir yanda haramdayım, helal bir yandan!

Gök kubbenin altında geçer ömrümüz:

Kâfir değiliz biz, ne de tam Müslüman” biçiminde tarif eder.

Evet;

Fetöitler bu haldedir ve pislik saçmaya devam ediyorlar.

Kur’an-ı kerim’de Münafık, Kâfir ve Müminlerin vasıfları geniş şekilde anlatılır. Öğrenmek isteyenler okur ve kendini, nefsini hesaba çeker.

“Kamet” ve “İstikamet”ini düzeltir.

Yüzünü Allaha çevirir. Güneşe değil.

LGBT’nin savunucuları yanında saf tutmaz.

Malum olduğu üzere bizler, her Müslüman tebliğle mükellefiz.

Bizler hidayete erdirici değiliz.

Bizler "hakk”tan yana yüzümüzü çeviriyoruz, bütün değerlerimizi, mukaddesatımızı yok etmeye çalışan piyonların, uşakların ve şeytanların yollarını, yöntemlerini, uygulamalarını ve ahlaksızlıklarını reddediyoruz.

Geliniz Fetöitlikten tevbe ediniz.

Adem değil, adam olunuz.

Selam ve Sabırla…20.02.2025