2 Şubat 2025 Pazar

Kamet ve İstikameti Belli “İyilik”le Geçen Bir Hayat

 Kamet ve İstikameti Belli “İyilik”le Geçen Bir Hayat

Veysi ERKEN Dr.

Zekeriya İyilik.

Kısa mesaj mecrası üzerinde tanışma.

Sohbetimiz ve dostluğumuz telefon hasbıhali ile başladı. Yaşımı sordu 18+ deyince desene aynı yaşlardayız diye cevap verdi.

Hasbıhalimiz telefonla defalarca tekrar etti.

İstanbul’a gittiğimde yüz yüze tanıştık, Şile’deki evinde saatlerce sohbet ettik.

Hayatını, mücadelesini öğrenmeye çalıştım.

Özelden gönderdiği birkaç yazısını blogumda paylaştım.

Zekeriya İyilik” ağabeyimizi 80’lik bir delikanlı olarak tanıdım. Genç, dinamik, hareketli, yerinde duramayan, durmak istemeyen, İ’layı Kelimetullah” ülküsü peşinde koşan bir delikanlı.

“Kamet” ve “İstikamet”i belliydi.

Gayrı İslamî olan her şeyle kavgalıydı, bir mücahitti.

İman, sabır ve cihad onun hayatıydı.

“İslamiyet ve Türkler”, “Mahzun Prenses Akçakız ve Yağmurbey”, “Bir Damla Su, bir Damla Kan”, “Bozkurt” isimli eserleri telif etmiş ve gençleri irşad etmeye çalışmıştı.

Vefalıydı. Yolu ülkücülerle kesiştikten sonra vefasızlığa uğramış tavizsiz bir delikanlıydı.

Kıpır kıpır bir hayatı vardı. Kanı ne de olsa deliydi, yerinde durmak istemiyor bir şeyler yapmak istiyordu. “Nerde hareket orda bereket” meşrepliydi.

Hayatını ve gayesini, mücadelesini, bayrağını, kahramanlarını şöyle tasvir ediyordu.

“Başından sonuna kadar istiklal marşımız Kur’an, ezan ve bayraktır,

Ordu millet, ordusuna Muhammed’in adını vermiş olan bu halktır,

Selçukludan, Selahhadin Eyyubi’den, Osmanlıdan gelen kahramanlar,

Allah’ın davasının davacılarıdır bunlar evladı Fatihanlar,

Gelecek, bu şerefli milletin İslam’a imanına şahitlik edecek,

Tarih bunları anlatırken insanlık adına iftiharla yâd edilecek,

Kanlarında alyuvar, akyuvar yok ki bu kahramanların,

Kanlarında AY ve YILDIZ var evladı Fatihanların,

Dünya Müslümanlarının, masumların umudu olan şerefli, aziz Millet,

Yaşayan canlı Kuran’lar olarak anılacaklar ilelebet,

Ay ve Yıldız göklerden firar edip al sancağa sığındılar,

Ona sımsıkı sarılıp birbirlerine kaybolmaktan kurtuldular,

Güneşlerde TOY var diye kanatlı kuşlar müjdeler verdi,

Yetiş ya Muhammed Mustafa, diye yer gök inledi,

İslam ellerinde Bacıyanı gaziler kınalar yaktılar ellerine,

Kaf........”

Zekeriya İyilik.

İyilik, hayır ve hasenatla, mücadele ile geçen bir ömür.

Boşa harcanan bir ömür değil, iman, sabır ve cehd ile harcanan dolu dolu bir ömür.

“İ’layı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem ülküsü” peşinde koşmakla geçen bir ömür.

Biliyoruz ki, ülkü, gaye, emel inananlar için “kutup yıldızı” gibidir. Ömür kutup yıldızına kavuşmak, onu gerçekleştirmek için sarf edilir.

Gayesi İ’layı Kelimetullah olanın dünyadan nasibi yoktur. Dünyalık onun için sadece bir araçtır.

Zekeriya ağabeyin hayatı merhum Galip Erdem’in tarifi gibiydi.

Galip Erdem; “Ülkücülerin hayatı bambaşkadır. Sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. Daimi bir mücadele içinde ömür tüketirler. Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. Arkadaşları ile, aileleri ile, hatta sevdikleri ile.. Belli bir ülkünün esaslarından ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri ile de sık sık ihtilafa düşerler. Çok defa, başları belaya girer; gene de sinmezler. Bu halleri ” kalabalık”a göre, uslanmamaktır; kendilerine göre de, yılmamak.

Ülkücü dünya nimetlerinden yana nasipsizdir. Gözü yoktur ki, nasibi olsun. Bir lokma, bir hırka ona yeter. Paraya karşı o kadar müstağnidir ki, halkın hayretine sebep olur. Herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz. Kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde “zevksiz” bir adamdır! Küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın hakkını vermemekle itham ederler. Böyle davranışlara hiç önem vermez. Elverir ki, inandığına dokunulmasın!

Kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayâlperesttir. Olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumaya teşvik etmekte…
Bir gün fikirlerinin gerçekleştiği görülse bile, O’na hiç kimse “aferin” demez. Üstelik “böyle olacağı zaten belli idi” buyurulur.”

Bir hatırasında mücadelesini şu cümlelerle izah eder.

“Heybeli adada OCAK açılmasına karar verildikten sonra bana haber verdiler. OCAĞIN açışını benim yapmam isteniliyordu kararlaştırılan günde Heybeli adaya gittim. Cadde ile kesişen bir binanın ikinci katında bir yer tutmuşlardı. Açılışa gelen insanların binaya sığması mümkün değildi. Bulunduğum yerden aşağıdaki caddeye mikrofon tesisatı kuruldu.

Ve ben arkadaşlar binada kimse kalmasın herkes aşağıya dedim. Oldukça ciddi bir kalabalık bir de adanın sakinlerinden merak edip gelenler var.

Bulunduğumuz yer BAYRAM yerine döndü İSTİKLAL marşından sonra konuşmaya başladım, yarım saat kadar olmuştu benim konuşma yaptığım yere bir yüzbaşı ve beraberinde birkaç asker içeri girdiler. Yüzbaşı hocam lütfen konuşmayı keser misiniz dedi. Önemli bir şey olduğu belliydi.

Aşağıda beni dileyenlere lütfen dağılmayın hoparlörde bir sıkıntı var dedim ve yüzbaşıya ne istediğini sordum.

YÜZBAŞI;

Heyecanla ‘’ Hocam GARNİZON alarma geçti sizin çocuklar adadaki YUNAN bayrağını indirmişler dedi ‘’ ve anlattı.

Durum anlaşılmıştı yeniden mikrofonu elime aldım indirilen bayrak yerine asılıncaya kadar konuşmamın mümkün olmadığını söyledim. Ve çocuklar bu bir EMİR’dir derhal o bayrağı yerine asın buraya gelin dedim.

Kalabalık herkes heyecanla olayın neticesini bekledik ve yirmi dakika sonra odaya giren gençler hocam bayrak yerine asıldı dediler. DÖNDÜM kalabalığa bize emanet edilmiş olan bayrak yerine asılmıştır ve eğer Allah yardım ederse Yunanistan, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu yeniden Ay Yıldızlı Bayrağa kavuşuncaya kadar sabredin dedim.

Biz Allah’ın yeryüzündeki davasının davacıları olarak Rabbimize verdiğimiz sözde duracağız ALLAH BİZİMLE Milletleri terbiye edecek. EVET, Bayrak o gün yerine asıldı doğrusu da buydu ŞİMDİ günü yeri zamanı geldiğinde ATİNA’ya Bayrağımızı asanlar mezarıma kadar gelip HOCAM vasiyetin yerine geldi diye haber versinler.

BAKANLARDA, KAFKASLRDA, ORTA DOĞUDA, KUDÜSTE MEKKE VE MEDİNEDE AY YILDIZLI BAYRAK Fetih ezanları ile eski yerlerine asılacak. Allah bizi yeniden bu yerlerin himaye ve ihyasıyla şereflendirecektir İnşaallah.

Konuşmam bittikten sonra aşağıya indim gelen misafirlere hoş geldiniz dedim. Yavuz Bülent Bakiler göğsünü açtı, Hocam yeni ameliyat oldum konuşmanın vermiş olduğu haz ve heyecandan dolayı dikişlerim patlarsa sorumlusu sensin dedi ve boynuma sarıldı.”

Hayat bu. Ebedi hay olan Allah’tır.

Fani dünyadan, “İYİLİK” peşinde koşan, Allah’ın davasını dava edinen bir YILDIZ, Zekeriya İyilik kaymıştır.

Mekânın CENNET olsun, Hz. Muhammed’e (s.a.v) komşu, gençlere “usve” ol ZEKERİYA İYİLİK ağabeyim.

Selam ve Sabırla... 26.12.2024

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?