Zulüm ve Zalimlik
Veysi ERKEN DR.
Zulmetmek insanın var olmasından beri vardır. Ayetlerde Hz. Âdem ve Havva’nın yeryüzüne gönderilmeden önce iblis’in iğvası ile kendi kendilerine zulmettikleri ve af diledikleri şöyle anlatılır. “Derken şeytan, kapalı olan avret yerlerini birbirine göstermek için onlara fısıldayıp kafalarını karıştırdı ve “Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı” dedi. Onlara, “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim” diye de yemin etti. Böylece ikisini de ayartmış oldu. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size Dediler ki: “Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz! A’raf 20-23”
Demek ki, zalimlik olgusu insanın var edilişinden beri vardır ve devam edecektir.
“Sözlükte “bir şeyi ona ait olmayan yere koymak” anlamındaki zulüm (zulm) din, ahlâk, hukuk gibi alanlarda terim olarak “belirlenmiş sınırları çiğneme, haktan bâtıla sapma, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasını zarara sokma, rızasını almadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunma, zorbalık”, özellikle de “güç ve otorite sahiplerinin sergilediği haksız ve adaletsiz uygulama” gibi anlamlarda kullanılır.
…
Adl/adâlet, kıst ve insaf kavramları zulmün karşıtı, cevr, bağy, tuğyân, fısk, udvân/taaddî/i‘tidâ kavramları da zulmün eş anlamlısı veya yakın anlamlısı olarak kullanılır.
Zulmün kök anlamı bakımından özellikle insan ilişkilerindeki haksızlıkları ifade ettiği, bu sebeple cevre göre daha dar anlamlı olduğu belirtilirse de (Ebû Hayyân et-Tevhîdî, s. 84-85) literatürde zulmün eş anlamlısı olarak en çok cevr geçer. https://islamansiklopedisi.org.tr/zulum
Zulüm ““belirlenmiş sınırları çiğneme, haktan bâtıla sapma, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasını zarara sokma, rızasını almadan birinin mülkü üzerinde tasarrufta bulunma, zorbalık”, özellikle de “güç ve otorite sahiplerinin sergilediği haksız ve adaletsiz uygulama” gibi anlamlarda” kullanıldığına göre bireyin kendine belirlenmiş hududun dışına çıkması ve diğer beşeri/ insan ilişkilerindeki sınırları çiğnemesi olarak ifade edilir.
“Had bilmeme” ifadesi zulmü kısa bir şekilde özetler.
Zulüm her yerde devam ediyor.
Merhum Arif Nihat Asya Ebucehil anlayışının/ zulmün kıtaları dolaştığını şu dizeleriyle terennüm ediyor.
“Yeryüzünde, riya, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor.
Diller, sayfalar, satırlar
"Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!”
Günümüzün en yaygın zulmü insan olmayan Siyonist haçlıların ve uşaklarının gerçekleştirdikleri ve yaydıklarıdır.
Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Sudan, Filistin ve dünyanın bütün mazlum coğrafyalarında gerçekleştirilen katliamlar, işgaller, soykırımlar, vahşetler, talanlar bunun en açık delillerdir.
Şimdi ve her zaman zalimlere başkaldırı ve onları boykot zamanıdır.
Hz. Ali r.a. haksızlık ve zulüm karşısında susanlar için şöyle der. “Haksızlık karşısında susan hem hakkını hem de şerefini kaybeder.”
İnsan ve insanlık olarak hakkımızı ve şerefimizi koruyalım.
Selam ve Sabırla… 13.03.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?