31 Mart 2025 Pazartesi

Türkiye’nin Muhalifleri

 Türkiye’nin Muhalifleri

Veysi ERKEN Dr.

Türkiye’de Muhalefet Yok Türkiye’ye Muhalefet Var diye yıllardır yazıyoruz, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, tedbir alınmasını bekliyoruz.

İBB ile ilgili soruşturmalar ve tutuklamalar, akabindeki itiraflar Türkiye’de muhalefetin değil, Türkiye’ye muhalefetin olduğunu bir kere daha göstermiştir.

Mandacı zihniyet kendini göstermiş, ülkesini düşmanlarına şikâyet edecek derekeye düşmüştür.

Maalesef uyuşturulmuş bir kitle sokağa sürülebilmektedir.

Son olayları tahlil ettiğimizde Türkiye’de muhalefetin olmadığını aksine Türkiye’ye muhalefetin olduğunu açık bir görüyoruz.

Keşke “Türkiye’de muhalefet olsa ve iktidardakilere alternatif programlarla milletin gönlünü” fethedebilse.

Maalesef muhalefet zannedilenlerin ruhunda ve eylemlerinde uşaklık görülüyor.

İstemezsek de Türkiye’de muhalefet dediğimiz olgu başkalarına tamamen bağımlı ve Türkiye’ye muhalefet eden olgudur.

Bunu anlamak için derin bilgiye de ihtiyaç yoktur.

Bakınız trump denilen kişi dünyayı kaosa sürüklemeye çalışırken muhalefet ile işbirliğinden bahsediyor, Türkiye’ye muhalefet edenler tutuklananlara sahip çıkmaya çalışıyor.

Aynı trump soykırımdan bahsediyor ve elemanlarına aynı teraneyi söyletiyor muhalefet onların borazanlığını yapıyor, ülkenin yerli sayılan üretimleri boykota yelteniyor.

Bunların hepsinin ortak özellikleri muhalefet değil, Türkiye’ye muhalefet olmalarıdır.

Aynı yerden emir alıyorlar ve Türkiye’ye muhalefet ediyorlar.

Efendilerinin derdi “Hayır diyen Türkiye”ye diz çöktürmektir.

Bunlar da denileni yapıyor hatta daha da ileri giderek Türkiye’ye muhalefet cephesini genişleteceklerini ifade ediyorlar. Belki efendilerinin derdine deva ve istikbaline gelecek olur.

Tabii ki, Türkiye’ye muhalif olanlar bir tek alanda faaliyet göstermiyor. Yalnız değiller. Her sahada destekçileri ve elemanları var.

Medyada, bürokraside, akademik dünyada, sanayi ve ticaret alanında mebzul miktarda var.

İşleri güçleri “algı”ları şaşırtarak ve yönlendirerek Türkiye’yi efendilerine ram etme yönünde faaliyetten ibarettir.

Tabii ki, saf ve temiz insanımızın bir kısmı bunların içlerinde iyi niyetli olanlar da vardır diyor.

Eh ne diyelim.

Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşeliymiş.

Hani atasözünde ifade edilir ya.

“Ön ayak nereye giderse arka ayak da oraya gider.”

İyi niyetli öğrencilere, gençlere diyorum ki, bu oyunun parçası olmayın, Türkiye’ye muhalefet eden hırsızları, arsızları, rüşvetçileri araştırın, peşlerine takılmayın, ülkemize düşmanlık etmeyin.

Kullanışlı eleman olmayın.

Gerçekten muhalefete ihtiyacımız vardır.

“Türkiye’ye muhalefet” olmayan muhalefete ihtiyaç var.

Ülkemizi ve insanımızı düşünen ve teklifleriyle, programıyla ve yerli çözüm önerileriyle ülkemize ve insanlığa katkı sağlamak isteyen muhalefete ihtiyaç var.

Hatta sadece ülkemizi ve insanımızı düşünen değil, dünyaya İlayı kelimetullah doğrultusunda nizamât verme ülküsüne sahip muhalefete ihtiyacımız vardır.

Siyonist haçlı zihniyetine karşı çıkan, her şeyini boykot eden muhalefete ihtiyacımız var.

Evet.

Hür ve bağımsız düşünen, yaşayan ve fikir üretebilen bir muhalefete acilen ihtiyaç vardır.

Yakıcı, yıkıcı, rüşvetçi, irtikâpçı, Türkiye düşmanı muhalefete değil, namuslu, dürüst, zihnen ve fiilen üretici muhalefete ihtiyacımız var.

Böyle bir muhalefet anlayışı varsa bilelim ve bizler de onlarla birlikte muhalefet edelim, ülkemize ve insanlığa katkıda bulunalım.

Selam ve Sabırla…31.03.2025

Kur’an’dan Yüz Çevirenin/ Zalimin ziyanı artar

 Kur’an’dan Yüz Çevirenin/ Zalimin ziyanı artar

Veysi ERKEN Dr.

İnanan Müslüman insan yapacağı her işte, gerçekleştireceği her eylemde doğruluğu arar. Nankörlük etmez.

Kur’an’ın şifa kaynağı olduğunu bilir.

Kur’anı yaşamaya çalışır.

Ayetlerde “Ve şöyle niyaz et: “Rabbim! Girilecek yere doğrulukla girmemi, çıkılacak yerden de doğrulukla çıkmamı sağla, bana tarafından yardımcı bir güç ver!” De ki: “Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti! Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur. Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o müminler için bir şifa, bir rahmettir; zalimlerin ise sadece ziyanını arttırır. İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirip yan çizer; başına bir kötülük gelince de hemen karamsarlığa düşer. De ki: “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar. Rabbiniz kimin doğru bir yol tuttuğunu çok iyi bilmektedir. İsra,80-84” buyrulur.

Davranışlarımızı, eylemlerimizi ve hayatımızın bütününü vahiy eksenli tanzim etmeye çalıştığımızda zarar ve ziyandan kurtuluruz, nesillerimizi kurtarabiliriz.

Maalesef insan yetiştirme düzenimiz Kur’an eksenli değildir. Mevcut sistem genel anlamda işe yaramaz kişiliğe sahip bireyler yetiştirmektedir. Şakileleri daha fazla bozulmaktadır.

Nimet verildiğinde nankörlüğü had safhaya çıkabilmektedir.

Hırsızları, yolsuzluğa bulaşanları, rüşvet alıp verenleri savunan kitlenin oluşması bu yetiştirme sisteminin mahsulüdür.

Toprağa gömmeyin, cesedimi yakın diyen ademlerin naaşlarını Müslümanların önüne musalla taşına konulabilmesi bu çarpık düzenin uygulamasıdır.

Felaha ermek istiyorsak talim ve terbiye sistemimizin amacı ve müfredatı Kur’an eksenli olması bir zorunluluktur.

Umarım ki etkili ve yetkililer bu şuurla sorumluluklarını yerine getirir.

Selam ve Sabırla… 31.03.2025

29 Mart 2025 Cumartesi

Kötülük yaygınlaştığında felah zor olur

 Kötülük yaygınlaştığında felah zor olur

Veysi ERKEN Dr.

Maalesef toplumda yaygınlaşan rüşvet, kayırmacılık, ahlaksızlık, fuhşiyat, yolsuzluk kitleler tarafından savunulur hale geldi.

İBB ile ilgili başlatılan soruşturmalar ve tutuklamalar adeta turnusol kâğıdı gibi pislikleri savunanları açığa çıkarmıştır.

Hırsızlıkları, rüşveti, yolsuzlukları en çok savunan, toplumda zemin bulmasını sağlamaya çalışanların başında FETÖİTler gelmektedir.

Fetöitler sızdıkları grupları yönlendirmekte ve hırsızlıkların savunulmasına zemin hazırlamaktadır.

Bilindiği üzere toplumu oluşturan fertlerin davranışları, inançları ve yaşayışları birbirinden etkilenerek, görerek ve yaşayışa dönüştürerek gelişir. Ayette Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve sadıklarla (doğrularla) beraber olun. Tevbe-119)  denilir.

Bireyi kuşatan çevre önemlidir ve çevrede gerçekleşen iyi veya kötü fiiller sâri (bulaşıcı)dir. Kötülüğün sirayeti kolay, iyiliğin sirayeti güçtür. Zira “nefis” kötülüğe meyletme özelliğine sahiptir. Nefs kötülüğü emreder, ortam cazipse kötülüğün bulaşıcılığı hızlanır.

Peki, kötülük nasıl normalleşiyor. Kötülüğün şu şekilde yaygınlaştığı ve normalleştiği ifade edilir. “Kötü şeyler nasıl normalleşiyor:

• Zemini oluşurken seyirci kalıyoruz

• Ucu bize dokunmuyorsa izliyoruz

• Bizden olanlar yapınca susuyoruz

• İşimize yarayınca destek veriyoruz

• İtiraz eden olursa yalnız bırakıyoruz

• Kendi kendine de düzelsin istiyoruz”

Bu ifadeler doğrudur. Özellikle sadıklardan oluşan çevrenin oluşması engelleniyor veya zorlaştırılıyorsa zeminin oluşması daha da kolaylaşır ve kötü fiiller “huy”a dönüşür. Bilindiği üzere “fiiller tekrar edile edile alışkanlıklara, alışkanlıklar tekrar edile edile huylara dönüşür”

Huylara dönüşen davranışlar ve eylemler toplumu habis ur misali yer bitirir, tüketir ve yıkıma sürükler.

Hz. Muhammed Mustafa s.a.v kötülüğün yaygınlaşmaması ve toplumun yıkılmaması için: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17) diye bize tebliğde bulunarak yol gösterir.

Türkiye’nin zemini maalesef kaydırılmış ve toplum kötülükleri, rüşveti, hırsızlığı, yolsuzluğu, tecavüzü, fuhşiyatı kutsar hale dönüştürülmüştür.

İnşallah kısa zamanda kötü zeminden halas olur felah buluruz.

Selam ve Sabırla… 30.03.2025

Bayram, Bayram Olacak mı?

 Bayram,  Bayram Olacak mı?

Veysi ERKEN Dr.

Bir hayalim var.

Bayram sabahında Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Filistin’de neşe içinde uyanmak.

Çocuklarla koşup eğlenmek.

Neş’e ve sevincime neş’e katmak.

Allah’a kul olma bilincinde olmak ve özgür olmak.

Ramazan bitiyor.

Mazlum coğrafyalar mahzun.

Soykırımcılar iş başında.

Şehirleri yıkıyor, yakıyor ve dünyayı enkaz-ı beşer’e çeviriyor.

Ve bizler BAYRAM’ DAN bahsediyoruz.

Bayramlaşmaya çalışıyoruz.

Ramazan’da oruca tutulduk inşallah.

Oruç bizi tuttu, her türlü günahtan arındırdı duasıyla uyandık.

Ramazan dedikodudan, kinden ve hasetten uzaklaşmaktır.

Oruç tövbeyle arınmaktır.

Oruç başımızın tacı gönlümüzün ilacıdır.

Oruç hatırlamak ve hatırlanmaktır.

Oruç gönül coğrafyamızı unutmamaktır.

Unutmadık diye niyazdayız.

Gönül coğrafyamızın sınırları bütün İslam coğrafyasını, tüm mazlum ve mağdurları kapsar.

Oruç dünyanın her yerine yardım elini uzatmaktır.

Yetişemediğin yerin ızdırabını hissetmektir.

Oruç duadır.

Yakarıştır.

Âlemlerin maliki, Halik’ı (yaratıcısı), banisi, mürebbisi, muallimi, müeddibine teslimiyettir.

Oruçlarımız makbul ve mebrurdur inşallah.

Oruç bitiyor.

Bayram başlıyor.

İslam coğrafyası perişan, krallar, sultanlar nemrut, firavun.

Gazze yıkılıyor, Doğu Türkistan’a vahşiler musallat olmuş.

Her yer karanlık makber misali.

Bayramı hak etmiş miyiz?

Bayram.

Ah bayram.

Neredesin.

Yerde misin gökte mi?

Uzakta mısın yakında mı?

İslam coğrafyasına, Gazze’ye, Doğu Türkistan’a, mazlum ve mağdurların gönlüne vasıl olacak mısın?

Vuslat gecesi yakın mı?

Siyonist çetenin kan gölüne çevirdiği coğrafyaya uğrayacak mısın?

“Derviş kılıklı avcıların” cüppelerini sırtlarından çıkartıp rezil rüsva edecek misin?

Bizleri, İslam coğrafyasını, mazlum ve mağdurların dünyasını şerlerinden emin kılacak mısın?

Dumansız keneflerin, çölde gezen farelerinin, ağızlarından akan salyalarının, kalemlerinden akan kandamlalarının sonlarına vesile olacak mısın?

Gönlümüze sürur, ülkemize huzur, evlerimize mutluluk vesilesi olacak mısın?

Ah bayram.

Müştakız sana

Oruca tutulanlar müştaktır sana.

Ülkemize, mazlum coğrafyamıza, gönül coğrafyamıza, semtimize ve evlerimize uğra.

Ya Rabb’ul-Âlemin.

Dualarımızı ve oruçlarımız kabul ve makbul eyle.

Mazlumların gönüllerini mesrur eyle.

Zalimleri kahr’u- perişan, dünyalarını rüsva eyle.

Yarınımızı günümüzden cemil ve mesrur kıl.

Bayramlarımızı bayram, evlerimizi şenlikli kıl.

Etrafımızı, dünyamızı, ülkemizi, coğrafyamızı kinden, şiddetten, nefretten, silahtan ve adavetten azat eyle.

Oruçlarımızı kabul edecek, bayramları bayram eden sensin.

Dua kuldan, kabul ve icabet sendendir ya esma’u- husnanın sahibi Allah’ım.

Selam ve Sabırla… 30.03.2025

Yahudilere Çağrı

 Yahudilere Çağrı

Veysi ERKEN Dr.

“On emir arasında

“Öldürmeyeceksin.

Zina yapmayacaksın.

Çalmayacaksın.” yer alır.

Bu emirlere uymayan dünyayı kana boyayan, ülkeleri mezbahaya çeviren Siyonistlere, Hıristiyan siyonizme dur demek için devreye girmelisiniz.

Sizler de biliyorsunuz Siyonistler bütün kutsalları yok etmeye çalışıyor.

Hiçbir insan katliama, soykırıma, vahşete sessiz kalmamalıdır.

Bu insani davranışın içinde yerinizi alınız ve sizden olmayan Siyonistlerin tasfiyesine katkı sağlayınız, on emre uyunuz.

Din emirleri ve ilkeleri yaşandıkça “din” olma özelliğini devam ettirir.

Bu çağrı bunun içindir.

On Emire uyunuz ve katliamın durdurulmasına katkı sağlayınız.

Fertlerin değil, toplumların, insanoğlunun sizden talebidir.”

Selam ve Sabırla… 29.03.2025

Ar Damarı Öğretilmemiş

 Ar Damarı Öğretilmemiş

Veysi ERKEN Dr.

“Okullarda Ana damarı, Aort Damarı, Kılcal Damarları öğretmişler Fakat AR DAMARINI öğretmemişler” diye bir ifade duydum.

Maalesef eğitim sistemimizin AR DAMARI ile ilgili kısmı olan TERBİYE alanında yapılması, öğretilmesi gerekenler değil, tam tersine olan toplumda ahlakı, iffeti, namusu ortadan kaldırıcı fiiller, davranışlar, tutumlar ve tavırlar öğretilmemektedir.

AR DAMARI terbiyenin konusudur.

Eğitim sistemi malum üzere iki kanatlıdır.

Terbiye

Talim.

Bu iki kanattan birisi veya ikisi ihmal edilirse yıllar boşa harcanmış olur.

TALİM boyutuna önem verilip TERBİYE boyutu ihmal edilirse canavarlaşmış kişiler yetiştirilebilir. TERBİYE boyutu tek başına esas kabul edilirse BECERİKSİZ, maharetsiz bireyler yetiştirilmiş olur.

Demek ki, sistemde iki kanat işlemelidir ki, eğitim sistemimiz uçuşa geçebilsin.

Türkiye’de az da olsa Terbiye kanadı ile ilgili bir şeyler yapılmaya çalışılıyor.

Ama kendilerini sistemin sahibi olarak gören AZGIN AZINLIK sürekli engeller çıkarıyor, nesiller heba olmaya devam ediyor.

Bu konuda kararlı, cesur ve doğru adımlar atmak şarttır, gereklidir, farzdır.

Doğru adım.

Çocuklarımıza İslam ahlak, namus, iffet anlayışını öğretmek, anlatmak ve yaşatmakla mümkündür.

Başka bir seçenek ve tercih yoktur.

Bir asrı geçkin zamandır eğitim sistemi denilen yapıda İSLAM’A yer verilmemiş, nesiller mahvedilmiştir.

Doğru olanlar “imalat hatası” durumunda olanlardır.

Vatan, millet, İslam, iman aşkı ile yanıp tutuşanlar, ahlaklı, iffetli ve namuslu kalanlar, kalmaya çalışanlar “imalat hatası” sonucu olanlardır.

Onun içindir ki “Okullarda Ana damarı, Aort Damarı, Kılcal Damarları öğretmişler, fakat AR DAMARINI öğretmemişler” ifadesi doğru bir ifadedir ve gereği yapılmalıdır.

Terbiye ile ar damarı konusu olan nitelikler behemehâl insanımıza, çocuklarımıza, gençlerimize öğretilmeli, anlatılmalı ve yaşatılmalıdır.

Felahımız, kurtuluşumuz ancak bu şekilde gerçekleşir.

Aksi takdirde ülkesini yabancılara, Siyonistlere, ahlaksızlara şikâyet eden, ülkesini satmaya çalışan, hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti savunan, tecavüze uğrayan ve tecavüz eden tipler çoğalır.

Mevcut yapıda görüldüğü gibidir.

Maalesef yerli, milli ve İslami olanı reddeden, ahlaksızlığını aleni bir şekilde yaşayan, iffetsiz ve namussuzluğu yaşayış tarzı edinenler çoktur.

Ve bunlar toplumu çürütmeye devam ediyorlar.

Hani derler ya.

“Bir çürük elma sepetteki bütün elmaları çürütür.”

Maalesef bu haldeyiz.

AR DAMARIMIZ çatladı.

Tamir ve tatil şarttır.

Aksi takdirde yıkılmak ve yok olmak kaçınılmazdır.

Selam ve Sabırla… 29.03.2025

 

28 Mart 2025 Cuma

CHP Türkiye’yi Batıllara Şikâyet Ediyor

 CHP Türkiye’yi Batıllara Şikâyet Ediyor

Veysi ERKEN Dr.

Şaşırdık mı?

Hayır.

CHP yerli ve milli olmadığından Türkiye’yi batıllara, ABD'ye, İngiltere'ye şikâyet etmesi normaldir.

Şikâyet sebebi Türkiye’deki soruşturmalar, tutuklamalar.

Sebep.

Rüşvet, yolsuzluk, irtikâp vs

Aklanmayı talep edeceğine şikâyeti tercih ediyor.

Ne de olsa Jöntürk ve ittihatçı anlayışının mirasçısı.

Muhsin Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarını hatırlayın.

Mamak işkencehanesinde iken bile biz asla devletimizi Batıllara şikâyet etmeyiz. Onların temsilcileriyle görüşmeyiz demişlerdir.

İşte iki tutum arasındaki fark.

Mandacılık ve teslimiyet ruhlarında ve geleneklerinde var.

Zaten yaşayış olarak her şeyimizi batıllara teslim eden bir yapı.

Milletimizi İslam’dan, ahlaktan, hukuktan uzaklaştıran bir yapı.

CHP’nin zihniyetini ve temelini oluşturan Jöntürk ve ittihatçı denilenlerden beri nifak tohumları saçılıyor, ekilmeye çalışılıyor.

CHP onun için Türkiye’yi şikâyet ediyor, batıllardan medet umuyor.

CHP’nin zihniyetini ve temelini oluşturan Jöntürk ve ittihatçı denilenlerden beri nifak tohumları saçılıyor, ekilmeye çalışılıyor.

Merhum Necip Fazıl "CHP bir parti değil, Türk’e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir" teşhisinde yıllar önce bulunmuştu.

Aynen doğrudur. Şikâyet sebebi de budur.

Ve.

Cumhuriyet Halk Fırkası için Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri: “CHP’ye bırakın oy vermeyi, muhabbet beslemek bile imanı götürmeye kâfidir. Çünkü bu fırka İslam ile mücadele için kurulmuştur” teşhisinde bulunmuştu.

Bu teşhis de doğrudur.

Esasında CHP zihniyeti İslamî olabilecek her şeye karşıdır, CHP zihniyeti bir bataklıktır.

Batıllara şikâyeti de normaldir.

Rabbulalemin ülkemizi, İslam ve mazlum coğrafyaları CHP’nin şerrinden muhafaza eylesin.

Selam ve Sabırla… 28.03.2025

27 Mart 2025 Perşembe

Gazze Yok oluyor ve Gazzeliler Ölüyor

 Gazze Yok oluyor ve Gazzeliler Ölüyor

 

Veysi ERKEN Dr.

 

Gazze ve gazeliler ölüyor.

Siyonist şeytanlar ve uşakları Gazzelileri öldürüyor, şehirlerini yerle yeksan ediyor ve etkili, yetkili zannettiklerimiz uyuyor.

Müslüman ve insan zannettiğimiz liderler, yönetimler “hamak”ta uyuyor, uyutuluyor.

Yıllar önce Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, “dünyada bir ülkenin gücünün artık insanı yok etme kapasitesine göre belirlendiğini ve geçen sene BM'de yaptığı konuşmayı hatırlatan Petro sözlerini şöyle sürdürdü:

"1 yıl önce yine bu kürsüde Filistin için barış çağrısında bulunmuştum, o zaman daha ilk bomba düşmemişti. Şimdi 20 bin kız ve erkek çocuk bombalar altında öldürüldü ve insani yıkıma neden olan ülkelerinin başkanları bu koridorlarda gülüyorlar, bugün büyük sermayenin sahibi olan kitle iletişim araçlarının yardımıyla dünyayı yeniden düzenliyorlar, demokrasisiz ve özgürlüksüz bir dünya yaratıyorlar."

Petro, ırkçılar ve üstünlükçülerin, bomba ve terör tehdidiyle dünyaya hakim olmaya çabaladıklarına dikkati çekerek "Gazze öldüğünde insanlık da ölecek." diye konuştu.”

Evet.

Maalesef Kolombiya Cumhurbaşkanı LEŞ bir topluluğa hitap etmişti.

Hani şair;

“Ey dipdiri meyyit, ‘iki el bir baş içindir.’

Davransana… Eller de senin, baş da senindir!

His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?” diyordu ya!

Adi üstünde BİR leş MİŞ m İLLETLER.

Sessiz kalan, sessiz kalmakla Siyonist haçlı katillerine yardım edenler.

Dünyayı sömüren, yok eden, işgal ve soykırıma uğratan, vahşeti her yerde sürdüren başta ABD ve İngiltere’nin “soykırım dini”ne mensuplarının oluşturduğu “300’ler komitesinin” örgütlenmesi olan BİR leş MİŞ m İLLETLER.

Gustav Petroyu dinlemez.

Çünkü İslam toplumları ve devletleri denilen yapılar başsız, lidersiz ve öndersiz. İslam ülkeleri yönetici zannedilen köleler tarafından esir kılınmış ve efendileri olan komiteye bağlanmış.

Gazze ölüyor ve insanlık ölüyor.

İnsanlık önce Gazze’nin etrafındaki ülkelerde öldü.

Ölüm hali dünyanın tamamına yayılıyor.

Dünya seyrediyor.

Gazze hami olacakları bekliyor ve soykırım dininin mensuplarını durduracak gücü bekliyor.

Allah bu gücü kullanacak liderleri ihsan etsin dünyaya.

Gustav Petro sessizliye isyan ediyor ve şöyle devam ediyor.

“ 'ARTIK GÜÇ İNSANI YOK ETME KAPASİTESİ İLE ÖLÇÜLÜYOR'

Bir başkanın iletişim kurma becerisinin bütçesine, ne kadar savaş uçağı olduğuna, ülkesinin sahip olduğu nüfuza ve insanlığı yok etme kapasitesine bağlı olduğunu söyleyen Petro, "Dünyada bir ülkenin gücü artık sahip olduğu ekonomik ya da siyasi sistemin türüne ya da ideolojisine göre değil, insanı yok etme kapasitesine göre kullanılmaktadır" dedi.

Petro, "Bu nedenle, dünyanın çoğunluğu adına konuşmamıza ve insanlığın geniş kesimlerini temsil etmemize rağmen, Gazze'deki soykırımın durdurulması

'GAZZE ÖLDÜĞÜNDE İNSANLIK DA ÖLECEK'

Geçen sene BM'de yaptığı konuşmayı hatırlatan Petro sözlerini şöyle sürdürdü:

"1 yıl önce yine bu kürsüde Filistin için barış çağrısında bulunmuştum, o zaman daha ilk bomba düşmemişti. Şimdi 20 bin kız ve erkek çocuk bombalar altında öldürüldü ve insani yıkıma neden olan ülkelerinin başkanları bu koridorlarda gülüyorlar, bugün büyük sermayenin sahibi olan kitle iletişim araçlarının yardımıyla dünyayı yeniden düzenliyorlar, demokrasisiz ve özgürlüksüz bir dünya yaratıyorlar."

Petro, ırkçılar ve üstünlükçülerin, bomba ve terör tehdidiyle dünyaya hakim olmaya çabaladıklarına dikkati çekerek "Gazze öldüğünde insanlık da ölecek." diye konuştu.

'AZINLIK KAHRAMANI'

Oxfam'ın dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin tüm insanlığın yüzde 95'inin toplamından daha fazla servete sahip olduğuna ilişkin araştırmasına atıfta bulunan Petro, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu insanlığın en zengin yüzde 1'lik kesimi için bir kahraman" yorumunu yaptı.

Petro, bu kesimin iklim krizinden sorumlu olduğunu savunarak, dünyanın en güçlü ülkelerin başkanları dâhil çoğu politikacının bu kesime "itaat ettiğini" söyledi.

EKONOMİK DARBE İLE AYAKTA DURUYORLAR

Dünyanın en zenginlerinin "Gazze, Lübnan ve Sudan'da kadınların, yaşlıların ve çocukların üzerine bomba yağdırılmasına izin verdiğini" öne süren Petro, "Küba Venezuela gibi ülkelere ekonomik ablukalar uyguluyorlar çünkü insanlığın geri kalan yüzde 99'una yıkıcı kapasitelerini göstermeleri gerekiyor, böylece güç sahibi olmaya, iktidarlarını sürdürmeye, servetlerini büyütmeye ve kontrollerini sıkılaştırmaya devam etmelerine izin veriyorlar" ifadelerini kullandı.

'ARTIK İNSANLARIN SIRASI GELDİ'

Petro, "Şimdi, savaşma sırası insanlıkta. Burada açıkça ortaya koyulduğu üzere hükümetler çalışamıyorsa, bomba atmaya, anlamsız savaşlara girmeye, erkek ve kız çocuklarını öldürmeye, güç oyunları oynamaya karar verdilerse, artık insanların sırası geldi." diye konuştu. Birlikte çalışarak demokratik bir gücün olduğunun gösterilebileceğini anlatan Petro, insanlığın gücü olduğunu ve bu güçle yeni hükümetler, liderler ortaya çıkabileceğini söyledi.

https://video.haber7.com/video-galeri/293588-gazze-oldugunde-tum-insanlik-olecek

Konuşmaya ilave edilecek bir şey yok. “Şimdi, savaşma sırası insanlıkta”.

Son söz. Petro, "Eğer hayat, yok olmaya karşı galip gelirse dünyayı yöneten, küresel oligarşi olmayacaktır. Oligarşi, küresel bir demokrasinin kurulmasına imkân sağlamak için yenilmiş olacaktır"

Yıl 2025.

Ve hala Gazze ve Gazzeliler ölüyor, insan kılıklılar seyrediyor.

Selam ve Sabırla… 27.03.2025

 

 

Haramzadeler ve Haramiler Sokakta

 Haramzadeler ve Haramiler Sokakta

Veysi ERKEN Dr.

İmam Şafii “Haramın en zoru başıdır, sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alışılır, sonra tatlanır, Sonra kalbe yerleşir, sonra da kalb bir başka haram arar” der.

Evet.

Ortada haramları işleyen, yolsuzluk, rüşvet, irtikâp bataklığına battığı, kursaklarında helal lokma kalmadığı iddia edilen bir grup için sokaklara haramzadeler, seyyar geziciler, gezi zekalılar salınmış vaziyette.

Haramzadeler her yere saldırıyor, yakıyor, yıkıyor, dağıtıyor, ülkeye zarar veriyor ve milletin huzurunu bozuyor.

Haramzadelere dönüştürülenler bir kitle kırk haramiler gibi davranıyor, rüşvetçileri, yolsuzluk yapanları, irtikâpçıları, domuz eti yiyenleri, paradan kuleler inşa edenleri, zimmetçileri savunuyor.

Bu kitle tamamen İslam dışı bir kitle, gayrı Müslim taife ve “kırk haramiler” gibi davranıyor.

“Ali Baba ve Kırk Haramiler” filmini seyredenler bilir.

Özellikle “haramilere meydan okuyan “âli baba” için “haramilerin kurdukları tuzakları anlayın.

Küresel ve yerel haydutlukların bitmesi ve “harami düzen”in bitirilmesi için direnen Ali Babalara, sihaları, ihaları, tankları icad edenlere ihtiyaç var.

Filmin müziği bugünün haramilerini, sokağa salınan haramzadeleri nezih bir şekilde anlatıyor. İbretlik sözlerdir söylenenler.

İşte o marş şeklinde ifade edilen sözler.

“Kırk haramiler,

Kırk haramiler

Hep haraç için şehre geliriz

Kırk haramiler,

Kırk haramiler

Doğruluk için biz haram yeriz

Asmak kesmek

Kelle uçurmak

Hırsızlıktan altın vurmak

Asmak kesmek

Kelle uçurmak

Hırsızlıktan altın vurmak

Kırk haramiler,

Kırk haramiler

Hep haraç için şehre geliriz

Kırk haramiler,

Kırk haramiler

Doğruluk için biz haram yeriz.

Siyonist haçlı zihniyeti ve onun yerli görünümlü uşaklarının yıllardır yaptıkları tam haramiliktir.

Yaptıkları ve yaptırdıkları her eylem “Kırk Haramiler”in eylemidir. Talan ettikleri kurumların imkânları milletin imkânlarıdır.

Haramileri destekleyenler fetöitler, haramzadeler ve Siyonistlerin uşaklarıdır.

Haramilik düzenlerini iblisler ve haramzadelerle sürdürür.

Oligarşik çete mantığı ile oluşturulan yapılar haramilik düzenini “âli menfaat” adıyla sürdürür.

Haramzadeleri sokağa sürerek sürdürmeye çalışır.

Her türlü israfın içinde iken halkı tasarrufa çağırır.

Temennimiz insanımızın intibahıdır.

Oyunu bozmasıdır.

Kurumlarımızı haramilerden kurtarmasıdır.

İntibah olursa güçlü ve kudretli bir ülkemiz olur.

Uyanış dirilişi, diriliş dünya liderliğini getirir.

Aksi takdirde “doğruluk için biz haram yeriz” diyenlerin ve ortakları olan “Bezirgân Kasım”ların tasallutu ve sokaklardaki, zihinlerdeki tahribat devam eder.

Selam ve Sabırla… 27.03.2025