Allah, Ölümü ve Hayatı Yarattı
Veysi ERKEN Dr.
Yeryüzü bir imtihan mekânıdır.
Hangimizin daha güzel iş, işlem, eylem ve amelde bulunduğumuzun sınandığı yerdir dünya.
“Kâinatın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti elinde bulunan Allah yüceler yücesi, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır. O’nun her şeye gücü yeter. O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. Mülk 1-2
Kâinatın mutlak hâkimi her türlü iyiliğin ve bereketin kaynağıdır ve O, bizleri sınamak için “ölüm” ve “hayat”ı yaratmıştır.
İnanan, inanmayan, ikiyüzlü her İnsan dünyada yaptıklarından sorgulanacak ve amellerine göre muameleye tabi tutulacaktır.
İnanmayanların, kâfirlerin, müfsidlerin, münafıkların şöyle tavsif edildiklerini görüyoruz. “Onların misali, bir ateş yakan insan gibidir. Ateş tam etrafını aydınlattığında Allah ışıklarını yok eder de onları karanlıklar içinde, hiçbir şeyi görmez bir halde bırakıverir. Artık onlar sağırlardır, dilsizlerdir ve körlerdir; bu yüzden geri de dönemezler. Yahut onların misâli, semadan boşanan ve içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek bulunan sağanağa yakalanmış kimselerin hâli gibidir. Yıldırımların saçtığı dehşetle ölüm korkusundan parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Hâlbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır. Bakara-17-19
Eylemleri yıkıcı olduğu gibi “ölüm”den de korkarlar. Buna mukabil “mümin”ler Allah’ın hududları dairesinde yaşamaya, amel etmeye, yeryüzünü imar etmeye çalışırlar ve bu sebeple “ölüm”den korkmazlar.
Bilirler ki, “olum” ve “hayat” imtihan içindir.
Sınandığımız bu dünyada kötü amellerin kimler tarafından işlendiğini ve en uşak bir sarsıntıda sığınaklara, yerin altına nasıl kaçıştıklarını görüyoruz.
Bilhassa Siyonist haçlı zihniyetine sahip olanların vahşetleri, yıkımları, işgalleri, soykırımları ortadadır ve bunların hesabı mutlak olarak sorulacaktır. Buna iman ediyoruz.
Bunların kötü amellerinden korunmak için ayrıca “içerden vurulmamak” için içimizdeki münafıkları, sabetayistleri, pakradunileri, meşhedileri teşhis ve deşifre etmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde güzel amellerimiz eksik kalır ve zarara uğrarız.
Hâsılı kelam ölüm ve hayatın sınanmak için yaratıldığı gerçeğini unutmadan amellerin en güzelini, en faydalısını ve doğrusunu icra etmek her müminin görevidir.
Bu görevi ifa ettiği takdirde cenneti hak eder.
Kısaca imtihanın neticesinde gideceğimiz yer bellidir ve yerler şu şekilde tavsif edilmektedir.“Gerçekleri inkâr etmiş olanlar gruplar halinde cehenneme sevkedilecek; nihayet oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılacak; bekçileri onlara, “İçinizden, size rabbinizin âyetlerini okuyup duyuran ve böyle bir günle karşılaşacağınızı bildirerek sizi uyaran bir elçi gelmedi mi?” diye soracak; onlar da “Evet geldi” diyecekler. Ama inkârcılar için artık azap hükmü kesinleşmiştir. Onlara, “İçinde ebedî olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!” denilecek. (Vaktiyle) ululuk taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü!
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevkedilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, “Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!” diyecek. Onlar da “Bize verdiği sözü yerine getiren ve cennetten bize dilediğimiz yerinde mesken kurabileceğimiz yurt bağışlayan Allah’a hamdolsun!” diyecekler. (Bunun için) çalışıp çabalayanların ecri ne güzel! Meleklerin de rablerine hamd ile yüceliğini dile getirerek arşın çevresini kuşattıklarını görürsün. Böylece insanlar arasında doğruluk ve adalet ölçüsüne göre hüküm verilir ve şöyle denir: Bütün övgüler âlemlerin rabbi olan Allah içindir. Zümer 71-75”
Selam ve Sabırla… 20.06.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?