Nüfus Artışı Hızı: FELAKET
Veysi ERKEN Dr.
Sayın Başkan nüfus artış hızının 1.48’e düşmesinin bir felaket olduğunu dile getiriyor.
Doğrudur.
“Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” sözü topluma mal olmuş ve felaketi izah ediyor.
Nüfusla ilgili başarısızlık sadece “kemiyet/nicelik” ile ilgili değildir. Asıl felaket “keyfiyet/nitelik” tedir.
Özetle hem kemiyet hem keyfiyet anlamında felakete sürükleniyoruz. Ülke yokluğa doğru sürükleniyor, aile tahrip ediliyor, değerlerinden, İslam’dan kopuk, hatta düşman sayılabilecek bir nesil yetişiyor, yetişti denilebilir.
İki yönlü bir başarısızlık var ortada.
Yakınma var tedbir yok.
Tedbir doğru teşhis ile başlar ve icraatla devam ederse doğru sonuç alınır.
İcraat sıfır seviyesindedir.
Saldım çayıra… anlayışı hâkimdir.
Sayın Başkan daha önce “eğitimin gayesi Salih İnsan Yetiştirmektir” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Nüfusun “keyfiyet/nitelik” yönünü dillendiriyordu. Buna imza atmayacak bir Müslüman yoktur herhalde. İcraata gelince ortada bir şey yok.
Ne belirlenmiş bir amaç ne de bir müfredat.
Dolayısıyla “ailemiz” her türlü saldırıya açık hale getirildi. Ailemiz çökertilmek isteniyor, çökertildi. Evlilik azalırken boşanmalar arttı, doğum oranları 1.48’e düşerken “yaşlı” oranı arttı.
Felaket tufana dönüştü.
Bu hâl devam ederse yıkım ve yok oluş mukadder olur. “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız” (el-Bakara 2/195) âyetin hesaba katmadık, yokluğa giden yolu kısalttık.
Tespit doğrudur da peki, yapılan ne?
Gerek Eğitim Bakanlığı gerekse Aile bakanlığının icraatlarına bakalım.
Salih insan yetiştirme veya aileyi saldırıdan ve dağılmadan kurtarma ile ilgili bir çalışma var mıdır?
Rahatlıkla cevap verebiliyoruz.
HAYIR.
Bilakis Salih olmayan insan yetiştirme ve ailesiz hayatı dayatma ile ilgili çalışmalar alabildiğine destekleniyor.
Herkesin bildiği bir gerçek var.
Devlet denilen mekanizma varsa ve onun yürürlüğe soktuğu yazılı mevzuat mevcut ise o mevzuat toplumu şekillendirir.
Hatta mevzuat dayatma ile şekillendirir.
Mevzuat toplumun sahip olduğu inanç değerleriyle uyumlu değilse onu tahrib eder. Nüfusun hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından tahrip edilmesi var olan bir delildir.
Bilhassa yazılı mevzuat dediğimiz kanun, tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge vs. toplumun şekillenmesinde ne kadar etkili olduğunu bilmeyen var mı?
Her halde yok.
Sadece Kılık Kıyafet/ başörtüsü ile ilgili yönetmelikteki bir cümlelik yasak ifadesi toplumu nasıl perişan ettiğini bilmeyen var mı?
Herhalde yoktur.
Bu izahattan hareketle diyorum ki, nüfus artışı, evlilikteki azalma, boşanmadaki çoğalma vs. kısaca AİLE ve EĞİTİM konusunda başarı sağlanmak isteniyorsa ailemizi ve eğitilme tarzımızı tahrib eden hatta yok etme noktasına getiren mevzuatın ortadan kaldırılması gerekir.
Samimiyet varsa bu mevzuat hemen ortadan kaldırılması gerekir.
Misal 6284 ve aileyi tahrip eden diğer mevzuattan başlanılması şarttır. Bu yön ile Nüfusun nicelik boyutu kurtarılabilir.
Keyfiyet boyutu Terbiye ile alakalıdır.
Eğitimle ilgili de yapılacak ilk iş Salih insan yetiştirme ile ilgili program ve müfredatın yürürlüğe sokulması gerekir. Tabii ki, mevzuatın bir bütünlük arz etmesi gerekir.
Sağlıklı mevzuat zamanla toplumdaki tahribatı azaltır.
Bilindiği gibi bozulma veya düzelme birden olmaz.
Ruveyden ruveydan, yavaş yavaş olur.
Teenni ve sabır gerekir.
Doğrudur.
Ama mevzuat değiştirilmezse ve uygun düzenlemeler yapılmazsa bilin ki aile ve eğitim konusundaki tahribat, felaket ve fecaat artacak.
Aileler dağılacak, boşanmalar artacak, evlilikler azalacak, evlilik dışı hayatlar artacak, lezbiyenlik, geylik ve çürüme had safhaya ulaşacak ve eğitim yoluyla ahlaksız bireyler çoğalacak.
Kısaca toplum yok olacak.
Nitekim Rabbulalemin bir toplum kendini değiştirmedikçe o toplumu değiştirmem, nimetimi kesmem diyor. “Bir millet, sahip olduğu ilahî-insanî değerleri, benliğini, kendilerindeki yüksek hasletleri değiştirmedikçe, Allah o milletin elinde olan nimetleri değiştirmez, sosyal, siyasî ve ekonomik düzenlerini bozmaz. Rad 11 Ahmet Tekin meali”
Nimetin kesilmesini istemiyorsak eğitim ve aile ile ilgili yıkıcı mevzuatı hemen ortadan kaldırmalıyız.
Şimdi konuşmak zamanı değil icraat zamanıdır.
Yarın değil, bugün.
Selam ve sabırla…25.05.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?