11 Mayıs 2024 Cumartesi

Şiddet ve Cinayetler Arasında Ayırım Yapılır mı?

 Şiddet ve Cinayetler Arasında Ayırım Yapılır mı?

Veysi ERKEN Dr.

 

Bir garip ülkede yaşıyoruz.

Şiddet ve cinayetler arasında ayırım yapıyoruz.

Öğretmenlere, doktorlara, kadınlara işlenen şiddete en ağır cezalar verilecekmiş.

Yahu diğerleri İNSAN değil mi?

Şiddete veya cinayete maruz kalan öğretmen, doktor, kadınlar mı sadece İNSAN olan.

Şiddet ve cinayet konusunda ayırım yapan kanunlar hukuk değil ve olamaz.

Şiddet ve cinayetler kimden gelirse gelsin veya kime karşı olursa olsun misliyle cezalandırılmalıdır.

Cinsiyet ve meslek ayırımı yapılamaz.

Tabii ki hukuk devletinden bahsedilecekse.

Maalesef hukuk adamı zannettiklerimiz bile ayrımcılık peşindedirler ve şiddet ve cinayetler arasında bölücülüğü teşvik ediyorlar.

Sonra yakınmaya başlıyoruz.

Cinayetler ve suçlular artıyor.

Dosyalar kabarıyormuş.

Kararlar yıllara sâri oluyormuş, uygun cezalar verilemiyormuş, adalet çöküyormuş.

Evet, şiddet, suçlular ve cinayetler artıyor.

Ve bu düzenlemeler devam ettikçe artmaya devam edecektir.

Bu bir kehanet değildir.

Peki, neden suçlular ve cinayetler, şiddet artıyor bunun için hiç tefekkür ediyor muyuz?

Etkililer, yetkililer ve sorumlular bunların esbab-ı mucibesi üzerinde düşünüyorlar mı, tefekkür ediyorlar mı, azaltmanın çarelerini arıyorlar mı?

Evet.

Cinayetler ve suçlar artıyor da doğru tedbirler bilerek ve isteyerek alınmıyor. Şiddet ve cinayetler arasında ayırım yapıldıkça da azaltılamaz, çoğalır.

Manzara ortada.

Görebildiğim kadarıyla kanunlarımız “mağdur”u değil, suçlu ve caniyi koruyan, şiddet eğilimini arttıran yapıdadır. Kanunlarımız inancımıza (İslam) tanzim edilmediğinden adeta suçluyu, şiddet uygulayanı ve caniyi teşvik eder mahiyettedir.

Etkililer, yetkililer ve sorumlular doğru yönde tekdirler almıyorlar, kanunları vazetmiyorlar.

Ve.

Cinayetler, suçlar artarak devam ettiriliyor, mağdurlar çoğaltılıyor.

Maalesef hukuk dediğimiz kanunlarımız “mağdur”u iyice mağdur ettiğini, suçluyu ve caniyi koruduğunu görüyoruz.

Bilinmeli ve unutulmamalıdır ki, hak ve hukuk açısından meseleye bakıldığında mağdur hakkından vazgeçmedikçe başkasının onun adına “suçluyu affetme” denk bir cezayı vermeme yetkisi olamaz.

Her gün hırsızlık, gasp, kapkaççılık, cinayetler işleniyor ve bunlara karşı verilen cezalara bakıyoruz.

Verilen cezalar suçla orantılı değil. Aksine suça teşvik nitelikte.

İdamı gerektiren suçun karşılığı katili hapishanede beslemek şeklinde tecelli ediyor.

Irza musallat olanın cezası bir iki ay hapis ile geçiştiriliyor.

Kısaca ceza- suç denk değil.

Mağdurun aleyhine bir kanuni yapılanma söz konusudur.

Kanunlarımız bu şekilde olduğu müddetçe bilinmelidir ki suçlular, suç örgütleri, şiddetler, cinayetler ve caniler artacaktır.

Yapılması gereken bir tek şey vardır.

Suçlu ve cani olanların suçuna göre cezanın verilmesi ve bireylere karşı işlenen suçların cezasını mağdurun mağduriyetine göre takdir edilmesidir.

Cezalar mutlaka caydırıcı ve adaletli olmalıdır.

Ve.

Bizi mağdur edenleri rızamız dışında etkililer ve yetkililer asla yargılama ve cezalandırma yoluna gitmemelidir. Affetmemelidir.

Yargı adil olmalı ve suçlular işledikleri suça göre mağdurun mağduriyetine orantılı ve rızası ile ceza takdir edilmelidir.

Kanunların suçları azaltıcı yaptırımları olmalıdır.

Düzenlemelerden kaçınmak suçluyu, şiddet uygulayanı ve caniyi koruma sonucunu doğurur.

Unutulmamalıdır ki;

Kurallarda, kanunlarda haklara uygun düzenlemeler yapılmadıkça “mağdur”lar artacak, tavizler devam edecek ve aramızda binlerce “suçlu” olan hırsız, arsız, katil, şiddet uygulayan, soyguncu, hortumcu ve soysuz dolaşmaya devam edecektir.

Selam ve Sabırla… 11.05.2024

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?