Cumhuriyeti Kutlayanların Ekseriyeti
Veysi ERKEN Dr.
Her kutlamada aynı manzaralar.
Balolar, israflar, sefih davranışlar vs.
Merak ediyorum. Topraklarımızı düşmanın çizmesinden kurtarmak için canını, malını, hayatını ortaya koyanlar mezarlarından kalkabilseler devleti sahiplenenlerin sefih davranışları ve israfları karşısında ne yaparlardı.
Eminim ki, aklı başında olan her torunun ve Müslüman’ın merak ettiği bir husustur.
İstiklal harbi ve öncesindeki bütün savaşlarda Allah yolunda cihad edenlerle cumhuriyetin ilanını kutlayanların ekseriyeti arasında uyuşmazlık olduğu kesindir. Kültürde, inançta ve yaşayışta uyuşmazlık acaba kandan mı kaynaklanıyor? Bunun cevabını veremiyorum.
Ama uyuşmazlığın olduğu kesin.
Uyuşmazlık konusu beni lise dönemindeki hatıralarıma götürdü.
Gaziantep’i görenler ve orada yaşayanlar bilirler ki, şehitlerin hatırasına dikilmiş bir anıt vardır.
Bir gün şehitler abidesinin yanından geçerken dilenciye benzeyen bir ihtiyarla karşılaştım, Annemin tembihi ve yetiştirmesiyle imkânım varsa benden fakir olanlara yardım etmeye çalışırım. Bu okul öncesi dönemde bana kazandırılan bir davranış. Annem sürekli “merhamet etmeyene merhamet edilmez” sözünü bize tekrarlardı hadis olduğunu bilmeden,
Evet,
Merhamet duygularım kabarmış ve ihtiyar amcaya yardımcı olmaya karar verdim. Tabi ki, bir öğrencinin yapabileceği kadar yardım.
İhtiyar amca duygularımı fark etmiş olacak ki, şuraya yanıma bir otur, beni dinle dedi. Gayrı ihtiyari ihtiyar amcanın yanına oturdum. Durumumu sorduktan ve Gaziantep Lisesinin ikinci sınıfında yatılı okuduğumu öğrendikten sonra anlatmaya başladı.
İlk sözü ben dilenci değilim oldu.
Ben istiklal harbi gazisiyim, Savaşa gitmeden önce ailece durumumuz iyi idi pek çok aile gibi, Şahin bey, Şehit Kamil gibi biz de silaha sarıldık,
Kimimiz şehitlik şerbetini içti, kimimiz gazi olarak geri döndük.
Özellikle geri dönenlerimiz için dönüş bir yıkım oldu. Şehit olanlar kurtuldu.
Bizler evimize dönemedik, çoğumuzun evleri, arazileri hatta söylemek istemediğim değerleri savaş kaçkınları tarafından işgal edildi,
Geriye gördüğün pejmürdelik kaldı.
Ben burayı ziyaret ederek benimle çarpışan arkadaşlarımı ve geçmişimi yâd ediyorum,
Sizin gibilerin pek çoğu yani gençlerin ekseriyeti halimizi anlamaz, hatırımızı sormaz.
Senin gibi bize yardım etmek isteyenler çok az.
Ağlamamak için kendimi tutmadım.
Çok ağladım o çocuk halimle. Zira ben bir şehit ve gazi torunuydum. Üstelik yetim ve Antepli değildim.
İhtiyar amcanın anlattıkları beni derinden sarsmıştı. Yeri geldiğinde gönüldaşlarımla bu hatıramı paylaştım, paylaşıyorum.
Geçmişimizi hiç unutmamalıydık. Hele hele nizam-ı âlem ülküsüne sahip olduğunu iddia eden hiçbir zaman unutmamalıydı. İbret almalıydı geçmişinden.
Beraber ve aynı safta ikindi namazını edâ ederek ayrıldım ihtiyar delikanlıdan.
O değerleri için savaşmış ve gazi olmuştu. Yaşayışı değerlerine uygundu.
Merak ediyorum bugün değerlerimizi tahrip ederek Cumhuriyeti kutlayanların ekseriyeti acaba savaş kaçkınlarının torunları mı?
Değerlerimize olan kin ve düşmanlıklarının temelinde ne var?
Bilenler insaniyet namına bize bildirsin ki, olanı biteni anlayalım.”
Selam ve Sabırla…29.10.2024
Not. Bu yazı 21.11.2006 tarihinde yayınlanmıştı. Bir iki kelime değişikliği yapılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?