Araplaştırıldığını zanneden sefihler
Veysi ERKEN Dr.
Zihinler işgal edilmiş, gönüllü kölelik artmıştır. Maalesef bunun belirtileri çoğaldıkça çoğalmaktadır.
Açılış konuşmasını Arapça yapanı öğrenciler protesto ediyor ve kendilerine konuşmasını İngilizce yapsaydı protesto eder miydiniz diye sorulduğunda cevap verilemiyor, Araplaşıyoruz deniliyor.
İşte ahmaklaştırmanın, sefihleştirmenin, zihnen köleleştirmenin belirtileri.
Ahmak kelimesi Kur’an-ı Kerim’de “sefih/süfeha” olarak geçer.
Lûgatte sefîh (çoğulu süfehâ’), halîm kelimesinin zıddı olup “hem cahil ve ahmak hem de kaba ve saldırgan” anlamına gelir.
İmam Gazaliye atfedilen bir kelam vardır. “eşeğin önünde, katırın arkasında, ahmağın hiçbir yerinde durma” diye.
Akıl-ahmaklık arasında şu ilişki kurulur. “Aklı hiç olmayana deli denir. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz kimsedir.”
Türkiye’de eğitilerek zihni işgal edilen, sefihleştirilen ve Müslüman’ım deyip İslam’a, İngilizceyi kutsayarak Arapça’ya itiraz eden o kadar “ebleh/sefih” oluştu ki, hayret etmemek mümkün değil.
Bu konu ile ilgili epey yazı vardır esasında.
Yıllar önce “köle yetiştirme eğitimi”, “öğreterek yabancılaştırmak”, “Müslüman’ın Sorunu Kur’anı Yaşamamasıdır ve yüzlercesini misal verebilirim.
Son hadise de bunun tipik bir misalidir.
Yazılarım Müslüman’ın zihinlerinin ne kadar tutsak olduğunu gösteriyor esasında. Bu konuya defalarca dönmek ve yazmak gerekir. Zira Müslüman’ın zihni işgal edilmiş, sefihleştirilmiş ve kültürel soykırıma uğratılmıştır.
Zihinler işgal edilip kültürel soykırım gerçekleşince Müslüman dediklerimizin ekseriyeti “Allah’a inanıyor, Allah yokmuş gibi yaşıyor” derekesine düşüyor. Tabii ki, bu derekeye düşme sebeplerinden birisi ve en önemlisi “para alan emir alır” kaidesi gereğince yaşayan “kanaat önderleri(!), “satılmış gazeteciler”, “ilim adamı sıfatlı akademisyenler”, “siyasi liderler” vs. gelir.
Hakikatte bunların hepsi toplumun eğitiminde, yönlendirilmesinde ve yönetilmesinde etkili kesimlerdir.
Merhum Teoman Duralı hocamız Sömürgecilik Eğitimle başladı” diyor ve tespitini şu şekilde genişletiyor. “ÜRETİLENLERİ satmak kolay iş değil. Arkasında bir kültür var. İhtiyacı üretecek kültür arka planını yaratmanız lazım. İktisadi emperyalizmi başlamadan eğitim öğretim emperyalizmi söz konusudur. Bunun en güzel örneği Amerika'nın 1830'larda Anadolu'nun ücra köşelerinde açtığı kolejlerdir. Babasının hayrına yapmadı bunları. Buraya İngiliz- Yahudi kültürünü boca edecek ki burada üretilen mallara ihtiyaç duyulsun. Kültürünüzde hamburger, Coco Cola yoksa buna alıştırılmanız gerekir. Sadece yiyecek içecek değil onun arkasındaki bütün kültür dünyası da gerekir. Eğitim ile geldiler ama basın yayın-propaganda ile devam ettiler. Emperyalizm sömürgeleştirilmiş ülkelerin değişime uğratılması hareketidir.” https://www.takvim.com.tr/guncel/2018/06/18/emperyalizm-suruyor
Şuursuz yapılan protesto bunun önemli bir göstergesidir ve acilen tedbir alınmalıdır. Yoksa ihmal edilen gençlik imar edilen şehirleri tahrip eder, Siyonist ABD, İngiltere ve şürekâsına gönüllü köle olur.
Unutulmamalıdır ki, İslam ve Müslüman düşmanları “içimizdeki ahmakları/sefihleşenleri” kullanırlar, eleman olarak devşirirler ve muhtelif alanlarda kullanırlar.
Ahmak tipler düşmanın zekâ ve akıllarının etkisinde konuşur, yazar ve eylemde bulunur.
Gazeteci, öğrenci, vekil, sanatçı, tüccar, sanayici, akademisyen, sporcu vs. kılıklarla donatılarak toplumun içine salınır.
Bunlar toplumu yönlendirir, hantallaştırır, “hak ve hukuku”nu savunamaz hale dönüştürür.
Hâsılı kelam insanımızın zihinleri işgal altındadır ve bu “eğitim yoluyla “yapılmış ve yapılmaktadır. Acil tedbir şarttır, farzdır.
Selam ve Sabırla… 07.10.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?