Tebliğde Açıklık en doğru yoldur
Veysi ERKEN Dr.
“Açıklık en doğru yoldur”
Evet.
Beşeri ve insan ilişkilerinde, her türlü tebliğde en doğru yolun açıklık olduğunu söylüyoruz ve inanıyoruz.
Kanaatime göre hangi boyutta olursa olsun İslami tebliğde bulunduğunu iddia eden STK’lar, Tarikatlar, gelenlere, kendilerine intisab edenlere tebliğ etme yönteminden çok, kendilerinden tebliğ ve eğitim beklemeyen, hatta reddedenlere gitme, onlara teklifte bulunma, mekânlarını ziyaret etme ve bu şekilde çalışma yapma yöntemlerini kullanmaları gerekir diye düşünüyorum.
Kabul etmeyenleri ifşa etmek de gereklidir.
Kısaca “gelmeyene gitmek, duymayana duyurmak, bilmeyenin yanına giderek bilir hale getirmek” gerek.
Evet. Açıklık ve ziyaretler insanda itimat ve emniyet hissini oluşturur.
Konuştuklarımızdan ve her türlü münasebet içinde olduklarımızdan güven içinde ve onlardan emin olmak isteriz.
Güven ve eminliği her türlü münasebetimiz için anlıyoruz.
İster siyasi, politik, ticari, sınaî, talim, terbiye vs ilişkiler ister dostluk ve arkadaş ilişkilerinde olsun eminlik ve itimat, açık ve şeffaflık olmalıdır ki, emanet ve güven oluşsun.
Gelenden çok gelmeyene gitmek ve açık anlaşılır tebliğde bulunmak.
Atalarımız;
“Önce selam, sonra kelâm,
Evvel refik sonra tarik” ifadesini nesillere boşuna telkin etmemişlerdir. Gidip selam verelim ki, kelam edebilelim.
Bilindiği üzere SELAM her konuda emniyette, güvende olmayı ifade eder. Gelmeyene giderek tebliğ etmek, selam vermek önemlidir. Benden sana zarar, ziyan gelmez gerçeğini telkin eder. Artık konuşabiliriz kelâmda bulunabiliriz. “Elimden, dilimden ve belimden” sana zarar gelmez, emniyettesin benden ve kelamımdan demektir.
Yola çıkarsak, ziyaret edersek etkili oluruz, ikna ederiz, Müslümanlaşmalarını sağlayabiliriz
Tebliğde “açıklık en doğru yoldur” ilkesini unuttuk, kapalı devreyi veya kapalı kapıların ardını tercih ettik. Küçüldük, dağıldık.
Kaybettiğimiz ve kaybettirildiğimiz çok ehemmiyetli bir umde ve ilkedir tebliğde “açıklık en doğru yoldur” kuralı.
Gitmediğimiz için küçüldük, düşman kazandı.
Bölük pörçük olduk.
Emek, zaman ve mekân israfı oluştu.
Birbirimize açık ve şeffaf olamadık, dürüst ve mümin olamadık iş ve ilişkilerimizde. Hep şahsi mevki, makam, şan, şöhret peşinde koşar olduk.
Makam ve mevkiimizi kendimiz için vazgeçilmez ve ömürlük zannetmeye başladık.
Hz. Muhammed Mustafa’nın tebliğ ve irşat yöntemlerini kaybettik. Herkesin bize gelmesini bekledik.
Herkese gitme ve ulaşma yöntemini, açıklık yöntemini terk ettik.
Umarım ki, günün birinde Hz. Muhammed Mustafa’nın sav tebliğ yöntemleri, atalarımızın tembihatı zihinlerimize kazınır, fiillerimize yansır, gelmeyenlere gider ve emelimizi gerçekleştirmede muvaffak oluruz.
Gayret bizden Tevfik Allah’tandır hakikatini unutmadan, açık ve şeffaf ilişkilerle yola koyulalım inşallah. Jön Türk ve İttihatçı zihniyetinin mirasçıları ve iltisaklılarının Müslümanlaşmasına katkı sağlamış olalım.
Selam ve Sabırla… 15.10.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?