9 Ekim 2024 Çarşamba

Huzur İslam’dadır, Başka yerde arama

 Huzur İslam’dadır, Başka yerde arama

Veysi ERKEN Dr.

İnsanlar “huzur”, “bahtiyarlık” ve “mutluluk” arıyor.

Peki, bulabiliyorlar mı?

Bu soruyu cevaplandırmak kolay değildir.

Zira insanların fıtratlarında “Habil”lik ve “Kabil”lik vardır.

Şakileleri buna göre oluşur.

İnsanın huzur bulması inanma ve inandığını yaşamasına bağlıdır.

Tabii ki, burada kastedilen “İslam”dır.

Vahyedilendir.

Eğer Müslüman'ım diyenler dinlerini asli ve yegâne kaynak olan “kitap” ve onun uygulaması olan “sünnet”e göre yaşarlarsa iki cihanda da huzuru ve mutluluğu bulurlar.

Allah “Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir. Beyyine 5” vahyini insanlara tebliğ ve beyan ederken, Müslüman’ım diyenlerin ekseriyeti “din”i Allah’a has kılmıyor.

Has kılmadığı gibi yorum yaparken İslam’ı direk suçluyor. Huzurunu kaybediyor, hüsrana uğruyor.

Peki, kimler hüsranda, ziyanda.

Ayet açıktır. “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir). Asr, 1-3

Esasında her Müslüman ziyanda, hüsranda olmamak ve huzuru bulmak için dinini Kur’an'dan öğrenmek durumundadır. Zira Kur’an bilinsin, anlaşılsın ve yaşansın diye vahyedilmiştir.

Huzuru bulamayanlar bilerek veya bilmeyerek İslam’ı başka yerde arayanlardır veya Müslüman olmayan münafıklardır.

İslami anlamda mümin hayatını Allah’ın vahyi ile şekillendirmeye çalışır ve kalbi onun zikriyle titrer ve huzur bulur. “Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. Enfal-2” Kurbandan bihaber İslam’ı yaşamak isteyenlerin kalpleri ürpermediği gibi “tevekkül”ü başkalarına nispet ederler.

Bu durumda olanların ekseriyeti yaptıklarının farkında değillerdir. Dini Allah’a has kılmadıkları için inançlarını “beşer”in davranışlarına göre şekillendirirler.

Hâlbuki “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Ali İmran 103” ayetinde belirtildiği gibi sımsıkı sarılacağımız “Kur’an”dır.

Hayatımızı vahyedilenin doğrultusunda tanzimle mükellefiz. Falanın uygulaması, feşmekanın görüşü bizi mutlak anlamda bağlamaz.

Âlimden ve ilimden istifade etmeyecek miyiz?

Elbette istifade etmemiz gerekir.

Ama unutulmamalıdır ki, söylenilen her söz ve icraata konulan her uygulama “Ku’an”ın süzgecinden ve ölçülerinden geçirilmesi gerekir. Asr süresinde özetlenmiş “iman, güzel amel, hak ve sabrın toplum içinde tavsiyesi.

Art niyetli olanları bir kenara bırakacak olursak insanlar yanılır diyebiliriz. Yanılan Âlim olsa bile yanılgılarına ittiba edilmez. Dolayısıyla her ifade, söz, davranış veya icraat “Kur’an” mihenginden ve süzgecinden geçirilmelidir ki, huzur hakim olsun.

Bu anlayış “Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. Ali İmran 19” ayetinin gereğidir.

Bu şekilde davranmayanlar başkalarının davranış ve sözlerini din edinmiş olurlar. İşte huzursuzluğun kaynağı budur.

Hâsılı kelam “huzur İslam'da”dır, başka yerde arayanlar huzuru bulamaz.

Huzursuzluk İslam’ın ana kaynağı olan Kur’an’ın okunup, bilinip ve yaşayışımıza hâkim kılmayışımızdadır.

Kısaca, huzur iman etmede, ameli salihi işlemede ve birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmededir.

Selam ve Sabırla… 09.10.2024

           

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?