Bize Bırakılan İki Şey: Kur'an ve Sünnet
Veysi ERKEN Dr.
İnsanlar arasında- hem ferdi/bireysel hem de topluluk/camia olarak- ihtilaflar ortaya çıkabilir, çıkar.
İhtilaflar muhtelif sebeplerle zuhur edebilir, eder.
Önemli olan “ihtilaf”ların hangi “ölçüt/kıstas”larla çözüme kavuşturulacağıdır.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de İslam toplumlarında “mezhep”, “tarikat” kavramlarıyla “ihtilaf”lar arttırılmaya, kavgalar ve nizalar çıkarılmaya, bölünme ve tefrikalar çoğaltılmaya çalışılıyor.
Maalesef “soykırım dini”nin müntesipleri olan Siyonist haçlı zihniyetinin elemanları, piyonları, uşakları bunda muvaffak da oluyorlar.
Esasında biz Müslümanlara ve bütün insanlığa iki ölçüt/kıstas emanet olarak bırakılmıştır. Bu iki ölçüte uyarsak fitneci, münafık fasıklar başarılı olamaz.
Bunlar bellidir. “Kur’an ve Sünnet”
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”
Demek ki, bize bırakılan iki ölçüt vardır. Kur’an ve sünnet.
Bunlara uyduğumuz müddetçe yolumuzu şaşırmayız, aramızdaki “ihtilaf”ları, nizaları, anlaşmazlıkları daha kolayca çözer, mezhep ve tarikat ihtilaflarını gideririz.
Yüce Rabbimiz âyet-i kerimesinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah ve Resûlü, hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, mutlaka bu çağrıya icabet edin! Bilesiniz ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilesiniz ki, hepiniz Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.” Enfâl-24”
Demek ki, davete icabet Müslüman için farzdır, insanlık için gereklidir. Başka ayetlerde “Ey peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik. Ahzâb 45-46”
İslam tefrika ve ihtilafı tasvip etmez, en aza indirmeye çalışır. İhtilaf halinde “tağut”a değil “Kur’an ve sünnet”e müracaat edilmesini emreder.
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de.
Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu, Allah’a ve peygambere götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir. Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Onu tanımamaları kendilerine emredildiği halde tâgūtun önünde mahkemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları büsbütün saptırmanın yollarını arıyor. Onlara, “Allah’ın indirdiğine ve peygambere gelin” denildiği zaman münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. Nisâ-59-61” ayetlerinde bu durum açık bir şekilde belirtilir.
Hâsılı kelam.
Bize bırakılan iki emanet vardır.
Bunlar “Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed Mustafa’nın s.a.s sünnetidir.
Kur’an ve sünneti hayatımızın ölçüsü, yaşayışımızın feneri olarak gördüğümüz, kabul ettiğimiz, iman ettiğimiz takdirde aramızdaki “ihtilaf”ları çözmemiz kolaylaşır. Ayrılığa düşmeyiz, merhum Abdurrahim Karakoç’un ifadesiyle secde-i rahmanda birleşiriz.
“Birleşin,
Ey yolları Kur'an'da birleşenler
Birleşin,
İtikatta, imanda birleşenler
Ayrılık yakışmıyor, bölünmek günah size
Birleşin,
Ey Secde-i Rahman'da birleşenler”
Birleşenler tefrikaya düşmez, aralarındaki ihtilaf azalır.
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Âl-i İmrân-103” ayetine uyar, Kur’an ahkâmını ve sünneti uygular.
Şimdi ve her zaman Bize bırakılan Kur’an ve Sünnet’e uyma zamanıdır.
Selam ve Sabırla… 11.11.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?