8 Kasım 2024 Cuma

Gayesi İslami olmayan Terbiye(!) Sistemi

 Gayesi İslami olmayan Terbiye(!) Sistemi 

 

Veysi ERKEN Dr.

 

Elbette ki, tahribat bir günde gerçekleşmiş bir şey değildir.

Özellikle kapitülasyonlar ile başlatabileceğimiz bozulma süreci ile “maarif”imizin tuğlaları hissettirilmeden sökülmeye başlanmış ve “maarif binası” çökertilmiştir. Maarifimizin gayesi artık “kâmil” ve “Salih” insan yetiştirmekten uzaklaştırılmıştır.

Hedonist, günü birlik yaşayan, sadece fiziki zevkleri, hazları peşinde koşan, adeta maddeye tapan bir nesil yetiştirilmesi hedeflenmiştir.

Siyonistler yeni doğmuşları bile “arz-ı mev’ud” ninnileriyle yetiştirirken eğitim sistemimiz gönlü, vicdanı, ahlakı zıvanadan çıkarılmış nesil yetiştiriyor.

Bilenler bilir, bilmeyenler öğrensin.

Siyonistler çocuklarını eğitirken “çocuğum büyüyecek arz-ı mev’udu kurtaracak” nakaratıyla biten” ninnilerle eğitirler. Her çocuk/ bilhassa anne olacaklar aynı sözlerle biten en az yüz ninni öğrenir.

Bizim eğitim sistemimiz maalesef insanımızı kendisine, İslam’a yapancılaşmış, kendini inkâr eden “das dana, das dana, danalar girmiş bostana” türü ninnilerle “terbiye(!) etmeye çalışıyor.

Dolayısıyla maarif sistemimiz “harabat” haldedir.

Ve.

Çok okul kurmak, sınıfın içindeki öğrenci mevcutlarını düşürmek, teknolojiyi kullanmak maarifimizi düzeltmiyor, ilerletmiyor, vatanını, milletini seven insan yetiştirmiyor maalesef.

Üzülerek belirtmeliyim ki, bazen bu değişiklikler kötülüğü sadece arttırıyor, bireylere “değer” katmıyor.

Hani ülkemizde eskiden bir dansözden bahsedilirdi tabii ki, sayının azlığından bahsediliyordu. Bugünkü eğitim sistemimiz toplumun ekseriyetini dansöze dönüştürmüştür. Bütün “değerler” İslam’dan koparılmış ve iflas etmiş vaziyetteyiz. Turanı kuracak, İslam birliğini sağlayacak, İ’lay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem ülküsü ve hayali peşinde koşturacak, Kızılelma’ya varmayı hedefleyen nesil yetiştirilmiyor.

Neden mi?

Gayet basit.

Maarifimizin tuğlaları sökülmüş birer birer.

Hem de hissettirilmeden.

Artık değerlerimize yabancıların düşmanlık etmesine gerek kalmadı. Bizim zannettiğimiz değerlerimize, İslam’a düşman tipler yetişmiştir.

Her sahadaki “rol model”ler değerlerimize, ahlakımıza, yaşayışımıza yabancı veya düşman ama bizden(!) görünümlüdür.

Bunlar “bizden” koparılmış “bizden” görünümlü.

Bizden görünümlü öncelikle “dil”den başladılar. Dilimizi küçümsediler, batılların diliyle konuşmayı “kutsal”laştırdılar, yetmedi “kelimeler”imizi anlamsızlaştılar.

Eğitimimiz “maarif” olmaktan çıkarıldı. “Maarif”, “arafa” irfan, bilme, görme, sezme kelimesinden müştak ve “ marifetullah” ile ilişkiliydi. Bilgiler ve beceriler Marifetullah için elde edilmeye, gelecek bunun için kurgulanmaya ve insanlığa sunulmaya çalışılırdı.  

 Bu anlayış tahrip edildi. Amaç, ilkeler, kurallar ve program bozuldu. Yerli görünümlü yabancılar öncelikle bunları bozdular.

Bundan dolayı eğitim alanında maalesef iyi şeyler olmuyor, oldurulmuyor. Çok okul kurmak, sınıfın içindeki öğrenci mevcutlarını düşürmek, teknolojiyi kullanmak yetmiyor. Bazen de bu değişiklikler kötülüğü arttırabiliyor diyorum. Arttırdığı bir gerçektir. İnceleyiniz cinayetleri, boşanmaları, hırsızlıkları, namussuzlukları vs. bunu fark edersiniz.

Evet.

Maalesef “terbiye” boyutunda tahribat gittikçe artıyor.

Unutulmaması gereken şey, eğitim (maarif) alanının düzelmesi ve yararlı olabilmesi için amacın, programın, ilke ve kuralların doğru belirlenmiş olması, marifetullahla irtibatlandırılması gerekir.

Bunlar öncelikle düzeltilmelidir ki, “Salih insan” yetiştirilebilsin.

Eğitimden anlayan herkes bilir ki, maarifte amaç marifetullah doğrultusunda “Salih ve kâmil insan” yetiştirmek ise programı/ müfredatı ona göre tanzim etmek gerekir. Tedrisat süreci iki yönlü amacı (talim ve terbiyenin gerektirdiği nitelikler) bireye kazandırmak mecburiyetindedir.

Kısaca amaçla birey hem bilgi ve beceri ile donatılacak hem de ahlaklı olacak.

Bir başka ifade ile marifetullah için iki kanatlı (talim- terbiye) olmalıdır ki uçabilsin ve menzile varsın, tahsilli olsun.

Maalesef eğitimde böyle bir amaç ortada yok. Böyle bir amacın gerçekleşmesi etkililer ve yetkililer tarafından engelleniyor. Özellikle bilgi ve becerilerle donattığımız bireylerin davranış bozukluğu içinde olduklarını görüyoruz. Adeta insana ve değerlerimize düşman bireyler yetiştiriyoruz. İmalat hataları bu ülkenin sahipleri oluyor.

Sorulunca yahu şu kadar yatırım yapıyoruz, para harcıyoruz, müfredatı bilmem nerenin normlarına uyduruyoruz.

Mevcut yapı sadece “insan insanın kurdudur” amacını gerçekleştiriyor.

Bu yapı ülkemizi yıkıma götürüyor. Aileler dağılıyor, hainler artıyor, batılların gönüllü uşak ve piyonları artıyor.

Bu durum değişir mi?

Elbette değişir. Yiğit düştüğü yerde ayağa kalkar misali ayağa kalkabiliriz ve batı/batılları dize getirebiliriz.

Yeter ki, “Salih ve Kamil bir insan” yetiştirmeyi hedefleyelim. Böyle bir amaç ve hedefiniz varsa uygun program hazırlamak ve uygulamak durumundasınız. Üzülerek belirtmeliyim ki, amaç, ilke, kural ve tedrisat süreci ( program, müfredat, talim, terbiye) ve tahsil yönünden mevcut yapı incelendiğinde görünüm felakettir.

Kamil ve Salih insan yetiştirmek istiyorsak en kısa sürede yapımıza uygun bir maarif düzeni ve sürecini ikame etmekle mükellefiz.

Ümera ve ulema bundan sorumludur. Düzenleme beşik ile mezar arasındaki sürecin her alanını, her bilgi, beceri ve değerini kapsamalıdır.

Umarım ki, kısa sürede tedbir alınır ve Maarif politikası “Salih ve kâmil insan” yetiştirme sürecine göre gerçekleşir.

Selam ve Sabırla…08.11.2024

 

Veysi ERKEN Dr.

 

 Elbette ki, tahribat bir günde gerçekleşmiş bir şey değildir.

Özellikle kapitülasyonlar ile başlatabileceğimiz bozulma süreci ile “maarif”imizin tuğlaları hissettirilmeden sökülmeye başlanmış ve “maarif binası” çökertilmiştir. Maarifimizin gayesi artık “kâmil” ve “Salih” insan yetiştirmekten uzaklaştırılmıştır.

Hedonist, günü birlik yaşayan, sadece fiziki zevkleri, hazları peşinde koşan, adeta maddeye tapan bir nesil yetiştirilmesi hedeflenmiştir.

Siyonistler yeni doğmuşları bile “arz-ı mev’ud” ninnileriyle yetiştirirken eğitim sistemimiz gönlü, vicdanı, ahlakı zıvanadan çıkarılmış nesil yetiştiriyor.

Bilenler bilir, bilmeyenler öğrensin.

Siyonistler çocuklarını eğitirken “çocuğum büyüyecek arz-ı mev’udu kurtaracak” nakaratıyla biten” ninnilerle eğitirler. Her çocuk/ bilhassa anne olacaklar aynı sözlerle biten en az yüz ninni öğrenir.

Bizim eğitim sistemimiz maalesef insanımızı kendisine, İslam’a yapancılaşmış, kendini inkâr eden “das dana, das dana, danalar girmiş bostana” türü ninnilerle “terbiye(!) etmeye çalışıyor.

Dolayısıyla maarif sistemimiz “harabat” haldedir.

Ve.

Çok okul kurmak, sınıfın içindeki öğrenci mevcutlarını düşürmek, teknolojiyi kullanmak maarifimizi düzeltmiyor, ilerletmiyor, vatanını, milletini seven insan yetiştirmiyor maalesef.

Üzülerek belirtmeliyim ki, bazen bu değişiklikler kötülüğü sadece arttırıyor, bireylere “değer” katmıyor.

Hani ülkemizde eskiden bir dansözden bahsedilirdi tabii ki, sayının azlığından bahsediliyordu. Bugünkü eğitim sistemimiz toplumun ekseriyetini dansöze dönüştürmüştür. Bütün “değerler” İslam’dan koparılmış ve iflas etmiş vaziyetteyiz. Turanı kuracak, İslam birliğini sağlayacak, İ’lay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem ülküsü ve hayali peşinde koşturacak, Kızılelma’ya varmayı hedefleyen nesil yetiştirilmiyor.

Neden mi?

Gayet basit.

Maarifimizin tuğlaları sökülmüş birer birer.

Hem de hissettirilmeden.

Artık değerlerimize yabancıların düşmanlık etmesine gerek kalmadı. Bizim zannettiğimiz değerlerimize, İslam’a düşman tipler yetişmiştir.

Her sahadaki “rol model”ler değerlerimize, ahlakımıza, yaşayışımıza yabancı veya düşman ama bizden(!) görünümlüdür.

Bunlar “bizden” koparılmış “bizden” görünümlü.

Bizden görünümlü öncelikle “dil”den başladılar. Dilimizi küçümsediler, batılların diliyle konuşmayı “kutsal”laştırdılar, yetmedi “kelimeler”imizi anlamsızlaştılar.

Eğitimimiz “maarif” olmaktan çıkarıldı. “Maarif”, “arafa” irfan, bilme, görme, sezme kelimesinden müştak ve “ marifetullah” ile ilişkiliydi. Bilgiler ve beceriler Marifetullah için elde edilmeye, gelecek bunun için kurgulanmaya ve insanlığa sunulmaya çalışılırdı.  

 Bu anlayış tahrip edildi. Amaç, ilkeler, kurallar ve program bozuldu. Yerli görünümlü yabancılar öncelikle bunları bozdular.

Bundan dolayı eğitim alanında maalesef iyi şeyler olmuyor, oldurulmuyor. Çok okul kurmak, sınıfın içindeki öğrenci mevcutlarını düşürmek, teknolojiyi kullanmak yetmiyor. Bazen de bu değişiklikler kötülüğü arttırabiliyor diyorum. Arttırdığı bir gerçektir. İnceleyiniz cinayetleri, boşanmaları, hırsızlıkları, namussuzlukları vs. bunu fark edersiniz.

Evet.

Maalesef “terbiye” boyutunda tahribat gittikçe artıyor.

Unutulmaması gereken şey, eğitim (maarif) alanının düzelmesi ve yararlı olabilmesi için amacın, programın, ilke ve kuralların doğru belirlenmiş olması, marifetullahla irtibatlandırılması gerekir.

Bunlar öncelikle düzeltilmelidir ki, “Salih insan” yetiştirilebilsin.

Eğitimden anlayan herkes bilir ki, maarifte amaç marifetullah doğrultusunda “Salih ve kâmil insan” yetiştirmek ise programı/ müfredatı ona göre tanzim etmek gerekir. Tedrisat süreci iki yönlü amacı (talim ve terbiyenin gerektirdiği nitelikler) bireye kazandırmak mecburiyetindedir.

Kısaca amaçla birey hem bilgi ve beceri ile donatılacak hem de ahlaklı olacak.

Bir başka ifade ile marifetullah için iki kanatlı (talim- terbiye) olmalıdır ki uçabilsin ve menzile varsın, tahsilli olsun.

Maalesef eğitimde böyle bir amaç ortada yok. Böyle bir amacın gerçekleşmesi etkililer ve yetkililer tarafından engelleniyor. Özellikle bilgi ve becerilerle donattığımız bireylerin davranış bozukluğu içinde olduklarını görüyoruz. Adeta insana ve değerlerimize düşman bireyler yetiştiriyoruz. İmalat hataları bu ülkenin sahipleri oluyor.

Sorulunca yahu şu kadar yatırım yapıyoruz, para harcıyoruz, müfredatı bilmem nerenin normlarına uyduruyoruz.

Mevcut yapı sadece “insan insanın kurdudur” amacını gerçekleştiriyor.

Bu yapı ülkemizi yıkıma götürüyor. Aileler dağılıyor, hainler artıyor, batılların gönüllü uşak ve piyonları artıyor.

Bu durum değişir mi?

Elbette değişir. Yiğit düştüğü yerde ayağa kalkar misali ayağa kalkabiliriz ve batı/batılları dize getirebiliriz.

Yeter ki, “Salih ve Kamil bir insan” yetiştirmeyi hedefleyelim. Böyle bir amaç ve hedefiniz varsa uygun program hazırlamak ve uygulamak durumundasınız. Üzülerek belirtmeliyim ki, amaç, ilke, kural ve tedrisat süreci ( program, müfredat, talim, terbiye) ve tahsil yönünden mevcut yapı incelendiğinde görünüm felakettir.

Kamil ve Salih insan yetiştirmek istiyorsak en kısa sürede yapımıza uygun bir maarif düzeni ve sürecini ikame etmekle mükellefiz.

Ümera ve ulema bundan sorumludur. Düzenleme beşik ile mezar arasındaki sürecin her alanını, her bilgi, beceri ve değerini kapsamalıdır.

Umarım ki, kısa sürede tedbir alınır ve Maarif politikası “Salih ve kâmil insan” yetiştirme sürecine göre gerçekleşir.

Selam ve Sabırla…08.11.2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?