26 Nisan 2025 Cumartesi

Kafkas Koçakları*

 Kafkas Koçakları*

Veysi ERKEN Dr.

“Kahramanların destanları yazılmazsa, halk satkınların yalanlarını okur” diye başlar  Kafkas Koçakları”

“Koçak” yiğitlerin, cengâverlerin, mücahitlerin sıfatıdır.

“Koçaklar” daima “saktın/hain”lerin düşmanı ve hedefi olmuşlardır.

Satkın” ihanetin içine yuvarlanmış ve orada debelenerek milletine, insanına, kardeşine, akrabalarına her türlü kötülüğü yapan, yapabilen ajanların, menfaati için her değerini ve her şeyini satabilendir.

 Tarihimiz “Koçaklar”la  “satkın”ların/ hainlerin mücadelesi ile doludur.

Tıpkı “Habil” ve “Kabil” gibi.

Suriye Filistin cephesinde ve Osmanlı coğrafyasının tamamında “satkın”lar iş başında olduğu gibi “Kafkaslar”da satkınlar iş başında olmuştur.

Ve koçaklar” satkınlarla ve kölelik ettiklerine karşı sürekli cehd ve mücahade etmişlerdir.

Ali Kafkasyalı hocamız işte “Kafkas Koçakları”nın destansı hayatını, mücadelelerini, yaşadıklarını anlatmıştır ki “satkın”ların yalanlarına kanmayalım.

Kafkas Koçakları”nın başkahramanı “Aloy Hacı”dır.

Yurdunu, namusunu korumak için Ermenilerle, Komünistlerle cihad eden “Memmed Baba”nın oğludur “Aloy Hacı”

“Memmed Baba”nın şehid edilmesiyle bayrağı oğlu “Aloy Hacı” devralır ve intikam yemini eder.

“Aloy Hacı”nın ömrü “Kafkas Dağlarında” düşmanla mücadele ile geçer. 

Sekiz dokuz kişiyle oluşturdukları “Koçaklar” destesiyle Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan sınırları içinde kalan bölgede mazlumların, mağdurların yanında yer alır.

Destede yer alanların hiç biri gözünü budaktan esirgemez. Kimi şehid düşer, kimi yaralanır, hapishaneye düşer, Sibirya’ya sürgüne gönderilir.

Ama hiç biri mücadelesinden ve özgürlünden taviz vermez.

Kafkaslar bölgesi Bolşevik/Komünist devriminden sonra tamamen yaşanmaz hale gelir. Ahalinin her şeyi gasp edilir. Kolhoz adı altında ahalinin her şeyine çökülür.

Aloy Hacının ailesi de bundan nasibini alır.

Direnenler ya öldürülür veya yük vagonlarına doldurularak sürgüne yollanır.

Koçaklar halka “Bizim ne Ruslara ne Ermenilere ne de başka bir halka karşı husumetimiz ve kinimiz var. Tam aksine bizim bu masum halklara zulmeden işgalci Sovyet Yönetimine ve onların yerli işbirlikçilerine karşı nefretimiz vardır. Bizim mücadelemiz başta Türkler olmak üzere mazlum insanları onların zulmünden korumaktır.”( S.280) derler ve buna halk inanır. Sınıkçı Artin de bu âli cenaplıklarını bilir ve haklı davalarına şahitlik eder. “Onların sadece Kafkas Türklerinin değil bütün Kafkas halklarının hak ve hürriyetleri için, onların ÇEKA olmak üzere Sovyet zalimlerinin zulmünden korumak için mücadele ettiklerini izlemişlerdir. Hiçbir karşılık beklemeden mazlum halkların hak ve hürriyeti için, onları korumak için savaşmak ne büyük şeref. (S.281)” olduğunu anlatır.

Tabii ki ahalinin öldürülmesinde ve zulüm yapılmasında en çok “satkın”lar, işbirlikçiler, hainler, satılmışlar yer alır.

Satkınların önde gelenlerinden birisi Sovyet yönetiminin Karayazı ÇEKA’sı reisliğine tayin ettiği Hüseyinov gelmektedir.

Hüseyinov’un yapmadığı ihanet kalmamıştır. Halka zulüm, sürgün, öldürme, mallara çökme başlıcalarıdır.

Halk bizar olmuştur, her şeyini kaybetmiştir.

Aloy Hacı ve arkadaşları olanlar bunu öldürmeye yemin ederler ve yerini tespit ederek alırlar ve sorgulamadan sonra gereğini yaparlar.

Hüseyinov’un kaçırıldığını duyan Sovyet yönetimi çılgına döner ve binlerce saldat/askerini “Koçak Aloy Haçı ve arkadaşlarını yakalamakla görevlendirir.

Tabii ki sadece üniformalı “saldat”lar görevlendirilmez.

Hüseyinov gibi “satkın” muhbirler de işin içindedir.

“İt dişli Veli”  sivil muhbirlerdendir ve Aloy Hacı ve arkadaşlarını bulmak için görevlendirir.

“İt dişli Veli” bölgeyi karış karış bilen biridir ve Aloy Hacı ve arkadaşlarının izini bulur.

Yanlarına kadar ulaşır.

Bilhassa Koçak Nuri bunun bir hain olduğunu ve muhbirlik yaptığını anlar ve üstünü aratır. Durumu fark eden “İt dişli Veli” kaçmaya yeltenir ama yakalanır ve öldürülür.

“Kafkas Koçakları” okunmalı ve okutulmalıdır ki Kahramanlar yeni nesillere örneklik teşkil etsin, geleceğimiz parlak olsun.

Yoksa Ali Kafkasyalı hocamızın dediği gibi “Kahramanların destanları yazılmazsa, halk satkınların yalanlarını okur” zihni ve zihniyeti bulanır, geleceği kararır.

“Kafkas Koçakları”nı okuyunca beynimde binlerce soru belirdi. Tarih bir şerit gibi gözümün önünde canlandı ve “saktın/hain”lerin ne kadar etkili olduklarını bir kez daha anladım.

Eline, kalemine sağlık Ali Kafkasyalı hocam.

Selam ve Sabırla… 26.04.2025

 

*Kafkas Koçakları, Ali Kafkasyalı, Karınca Yayınları, 2. Baskı, Ankara-2018

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?