Çürümüşlük Had Safhada
Veysi ERKEN Dr.
İslam’dan kopuş arttıkça “toplumdaki çürümüşlük, kokuşmuşluk ve tefessüh” o nispette artar.
Zamanla toplum yıkılır, dağılır ve tarihin sayfalarına gömülür.
Günümüzün Türkiye’si maalesef bu durumdadır ve yokluğa doğru hızla koşmaktadır.
Yapılan yollar, köprüler, İHA’lar, SİHA’lar ve diğer bütün hizmetler çürümüşlüğü durduracak durumda değildir.
Üzülsek de, kendimizi parçalasak da durum ortadadır.
Sadece İBB ile ilgili soruşturmalar, tutuklamalar, para kuleleri, gizli toplantılar ve emir alma yemekleriyle ilgili tutumlar, tavırlar çürümüşlüğün büyüklüğünü göstermeye yeterlidir.
Müslüman bildiklerimiz maalesef hırsızları, arsızları, ahlaksızları savunmada ön plana çıkmış, hırsızları savunmak için imza verir hale gelmiş vaziyettedir.
“Şüyuu vukuundan beter” deyimini duymayanımız yoktur herhalde. Denilmek istenen şudur. Bir kötülüğün dedikodu şeklinde yapılması ve yayılması, onun gerçekleşmesinden daha kötü ve zararlıdır.
Evet.
Dedikodusu bile çürütme sebebi olan davranışlar hüsn-ü kabul görüyor.
Milyar dolarların havada uçuştuğu dönem kutsanıyor, yıllık 5 milyon kira gideri bir memur için normal karşılanıyor, hırsızlar el üstünde tutuluyor.
560 milyarın hırsızlanması görmezlikten görülüyor rüşvet, irtikap, ülkeyi satma eylemlerinde bulunanlara destek yürüyüşleri yapılıyor.
Tabii ki, bu tür hadiseler, hırsızlıklar, rüşvetler, kayırmalar tek bir alanla sınırlı değil her alanda yaygınlık kazandığı biliniyor ve kutsanıyor.
Bu durum toplum denilen çınarı içten içe çürütmektedir.
Çürümüşlük bedenin tamamını ve içini sarmış durumdadır.
Evet.
“Çınarı Deviren rüzgâr değil içindeki kurttur…” sözlü doğrudur. Devletler ve milletler de böyledir.
Milletler ve devletler “çınar“ ağacına benzer. Bilindiği üzere “çınar” uzun ömürlü ve fırtınalara, rüzgârlara, boranlara dayanıklıdır.
İçine kurt düştü mü ömrü kısalır, dayanıksız hale dönüşür ve en ufak rüzgâra dayanamaz hale gelir, yıkılır, devrilir.
Tarihi süreç içinde milletimizi, ümmetimizi ve devletlerimizi incelediğimizde bu gerçekle karşılaşırız.
İçimize “adaletsizlik”, “ahlaksızlık”, “kayırmacılık”,” rüşvet”, “yolsuzluk” kurtçukları düştüğü veya yerleştirildiği zaman “çınar ağacı”mızın çürüdüğünü, en ufak etkilere karşı dayanıksız hale geldiğini görüyoruz.
Kurtçuklar ve virüsler milletin niteliğini değiştirir. Güzel vasıfların ortadan kalkmasına ve nimetin kesilmesine yol açar. Ayetlere “Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz. Ra’d-11”
Ve.
“Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez Enfal-53”
Üzülerek belirtmeliğim ki, içimize kurtçuklar ve virüsler yerleştirilmiş ve bu kurtçuklar hızla çoğalmakta olduğunu görüyoruz. Bilhassa fetö kurtçukları ve virüsleri devletin yapılanmasında, kamunun her alanında, belediyelerde varlıklarını korudukları anlaşılıyor. Bu kurtçuklar rüşveti, kayırmacılığı, yolsuzluğu yaymakla görevlerini ifa ettikleri anlaşılıyor.
Sonuç olarak ister "şüyu" ister “gerçek” olsun toplumun bütününde, adliyede, emniyette ve dahi bütün bürokraside olan habis urlar temizlenmez ve yok edilmezse maddi kalkınmamız işe yaramaz hale dönüşüp yıkılırız.
Toplumsal tefessüh kokusu burnu kapatmakla giderilemez.
Temizlik ve İslam’a rücu şart.
Selam ve Sabırla…30.04.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?