Sayın Başkan: Maaş mı? “Mâ Aş” mı?
Veysi ERKEN Dr.
Bu yazı size ulaşır mı?
Bilemem.
Bildiğim bir şey vardır.
Bürokratlarınız ve sizin adınıza karar vericiler halkla aranızı bozmak ve açmak için gayret ettikleridir.
Bilhassa sizi yıllardır destekleyen düşük sabit gelirliler delirmek üzeredir.
Ücret politikasını belirleyen bakanlıklar ve bürokratlar özellikle az gelirlilerin sizi desteklememeleri için her türlü çabayı harcıyorlar, bir de sendika ağaları bunlara teşne oluyor.
Emekliler seyyanen artıştan mahrum bırakılarak küstürülmüş, yaşayamaz hale düşürülmüştür.
Son görüşmede de teklif edilen artış ölümcül bir darbe niteliğindedir.
Esas ölümcül darbelerden biri YÜZDELİK artış teklifidir.
YÜZDELİK teklif ücret makasını daha fazla açmakta ve düşük gelirlileri mezara yaklaştırmaktadır.
Yüzlerce defa misal verdim.
20000 lira maaş alan birinin maaşında yüzde on artış yapıldığında maaşı 22000 liraya 200000 bin lira maaş alanın maaşında 20000 lira artış yapılmış olmaktadır.
Bu yolla ücret makası daha fazla açılmakta ve az gelirliler mezara bir adım daha fazla itilmektedir.
Artık dış politikadaki güzel gelişmeler, yatırımlar, ihracat artışı, yollar, köprüler, hastaneler vs. az gelirliği ilgilendirmiyor.
Çünkü geçim derdine düşürülmüş ve duygusal olarak sizden, icraatlarınızda koparılmıştır.
Bu durum Türkiye’yi felakete sürüklemekte, nüfusu yok etmektedir.
Gidiş hayra yönelik değildir ve bu duruma müdahale ederek sizi halktan koparanların oyununa son veriniz.
Bu oyuna son verilmezse yıkım mukadder görünüyor.
Duygusal kopuş onulmaz yaralar alıyor ve bu gidişle hırsızlar çetesi iş başına getirilebilir görünüyor.
Bilindiği üzere yönetimde yozlaşmaya sebep olan faktörlerden birisi gelirler ve ücretlerle ilgili dengesizliktir.
Tekraren ifade edeyim.
Memurların ve emeklilerin ücretleri bir başka deyişle maaşları ve gelirleri tek taraflı belirlenmektedir.
Mevcut oyunla maaş ve gelirler arasındaki uçurum gittikçe arttırılmakta ve makas açılmaktadır. Özellikle düzenleme yapma ve karar verici durumunda olan bürokrat ve vekillerin tutum ve iratları toplumdaki memnuniyetsizliği ve adaletsizliği arttırmaktadır. Maalesef sendikacılar ve meslek örgütlerinin yöneticileri de bu duruma teşne olmakta ve sessiz kalmaktadır. Bu durum toplumsal çöküşe sebep olacak hal almıştır.
Daha önce bu gerçek defalarca dile getirilmiştir. Misali tekrar yazayım.
MESAM Başkanı Recep ERGÜL bu hakikati şöyle dillendirmiştir.
“Recep
Ergül, emekliye yüze 25 zam yapılırken tüm milletvekillerinin onayı ile
parlamentoda görevde olan ve emekli milletvekillerinin aylığına yüksek zam
yapıldığını belirterek “Böyle bir haksız uygulama dünyanın hiçbir yerinde
yoktur” dedi. MESAM Genel Başkanı Recep Ergül şöyle dedi:
HARAM OLSUN
Milletvekili maaşı 73 bin lira,
Emekli milletvekili olup hâlâ milletvekilli olanların maaşı 125 bin lira,
Emekli milletvekili maaşı 50 bin lira ama şu an bütün partilerin
uzlaşmasıyla 70 bin lira olacak
Emekli milletvekiline her şey bedava.
Avrupa'nın veya ABD’nin en iyi hastanelerinde de tedavi olsa, tüm masraflarını
devlet ödüyor.
Bunu hangi vicdan kabul eder?
Daha doğrusu toplum vicdanı nasıl kabul ediyor?
Yahu milletvekilliği meslek mi?
Dünyanın neresinde böyle ayrıcalıklı bir sınıf var?
On binlerce emekli milletvekili var ve
hazine bunlara çalışıyor!
Bunun bir kriteri, bir kıstası yok mu?
Tesadüfen milletvekili ( pardon lider vekili ) olan, parti liderleri ne derse
onu yapan, millet ile uzaktan yakından ilgisi olmayan yeteneksiz, liyakatsiz,
kifayetsiz birisi ömür boyu bu milletin sırtında büyük bir yük olarak yerini
alıyor.
Kıyamet kopacaksa bundan kopmalı.
İsterlerse assınlar, umurumda bile değil.
Ben kendi adıma hakkımı helal etmiyor ve bağıra bağıra HARAM OLSUN diyorum.” https://www.habersarikamis.com/mesam-genel-baskani-recep-ergul-fakir-milletvekili-ayliklarini-kaleme-aldi/7299/
Hatalar
Hatalar bir birini kovalar misali
Bu dönemdeki hatalar saymakla bitmez.
Vatandaş, düşük gelirli ve emekli bizar oldu.
Anlaşılmaz bir tavırla geniş kitleler mağdur edilmekte ve başkandan koparılmakta.
Mağrurlar, bürokratlar, sendika ağaları kıs kıs gülmekte.
Mağrur olanların sonu bellidir.
Umarım ki, Sayın cumhurbaşkanı kendini yanıltanları fark eder.
Zorbaların oyununa düşmez. Halk adamı olmaya devam eder. Tıpkı kendi ifadesiyle “çıraklık dönemi”nde olduğu gibi.
Bu devran böyle gitmez.
Üç artı üçlerle hayat sürmez.
Adam gibi geçimin yolu adam gibi iaşe ve ibate için maaştır. Cumhurbaşkanına “İsar”ı hatırlatırım. Hani empati diyorlar ya.
Biraz İsar, biraz empati.
Maaş yoksa “Mâ aş” vardır.
“Mâ aş”ı Sayın cumhurbaşkanı iyi bilir.
Birde dostlar bilsin istedim.
“Mâ aş” yaşamadı demektir.
Onun için ücretleri, yüzdelikleri belirleyenler “Mâ aş”lıları pek sever.
Vatandaş, düşük gelirli emekli ve memur “mâ aş”lı olmak istemiyor.
Maaşlı olmak istiyor.
İaşe ve ibate sahibi olmak istiyor.
Sayın Başkan bilirsiniz ki, hatadan ve kusurdan vazgeçmek bir fazilettir. İslami ve insani bir davranıştır.
Geliniz birliğimizi ve dirliğimizi güçlendirecek adımları atalım.
Bir avuç insanın yanıltmalarını boşa çıkaralım.
Kanunla insanları “mâ aş”lı yapabilirsiniz.
Ama bu hukuk değildir.
Hulasa-i kelâm.
Zulümle âbâd olunmaz. Zulümle âbâd olmak isteyenin sonu berbattır.
Selam ve Sabırla…14.08.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?