Öfkeyi Yutmak ve diri tutmak
Veysi ERKEN Dr.
“Öfke” insanî hususiyetlerdendir.
Kime/ kimlere karşı öfkemizi yutkunacağımızın veya diri
tutacağımızın ölçüsü bellidir. Ayette; “O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da
Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler.
Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever. Âl-i İmrâ134”
buyrulur ve öfkeyi yutmanın fazileti izah edilir.
Celaleddin Rumî bu bağlamda “Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; Ama birçok dal kırılmıştır
bile” tespitinde bulunur.
Demek ki, takva sahipleri müminlere karşı öfkelerini
yutmalıdırlar ki, geride kırık dallar kalmasın.
Buna karşılık Allah’ın düşmanlarına duyulan öfke diri
tutulmalıdır ve harlanmalıdır ki soykırımlar, acılar, vahşetler bitirilebilsin
hainler, düşmanlar ve işbirlikçileri kahrolsun.
“Ey mü’minler! Siz öylesine kalpleri arıduru, herkesin iyiliğini isteyen
kimselersiniz ki o düşmanlarınızı bile severseniz, ama onlar sizi sevmezler.
Siz Allah’ın indirdiği kitapların hepsine inanırsınız. Onlar ise ancak sizinle
karşılaştıkları zaman: “İman ettik!” deyip geçerler; fakat birbirleriyle
başbaşa kaldıkları zaman ise size olan kin ve düşmanlıkları yüzünden
parmaklarını ısırırlar. Onlara: “Kininizden çatlayın!” de. Doğrusu Allah,
sînelerde gizli tutulan bütün sırları bilir. Âl-i İmrâ119” ayeti düşmanın kinini ve bizim öfkemizin
gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Rasûlullah (sav) buyurdular:“Dikkat ediniz! Öfke insanoğlunun kalbindeki bir ateş parçasıdır…”
(Tirmizî, Fiten, 26) buyurur.
Dilimizde bir söz vardır. “Öfke baldan tatlıdır” diye.
Evet.
Öfke ateş parçası ve baldan tatlıdır, zalime, siyonistlere
karşı diri tutulmalı, harlanmalıdır ki, zulüm öfke denilen ateşle
bitirilebilsin, söndürülsün, Siyonistlerin kışlası olan İsrail ve sahipleri yok
olsun.
Bilhassa
“zalim”lerin Zulmü”ne sessiz kalmak,
öfkelenmemek, Allah’ın ayetlerini tartışanları görmezlikten gelmek, zalimleri
unutmak, tedbir almamak zulmün ve soykırımın artmasına ve devamına vesile olur.
Ayette: Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil
olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah
katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir.
Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler. Mü’min-35 buyrulmakta ve öfkenin gerekliliği
izah edilmektedir.
Dolayısıyla
zalimlere, hainlere, Allah’ın yolundan sapmışlara karşı “öfke daima diri tutulmalıdır” ki zulüm ve zalimler tutuşsun yok
olsun.
Merhum
Aliya’nın tarihe mal olmuş bir sözü vardır. “Unutulan soykırım tekrarlanır” Gazze’deki kısmi sükûnet öfkemizin
harını azalmamalıdır.
Gazze,
Doğu Türkistan, Sudan, Suriye, Arakan ve bütün mazlumlar için “zalime öfkeni diri duanı daim tut”
kuralını asla unutmamalıyız.
İnsan olan bu zulme sessiz
kalamaz, unutamaz, öfkesini dindiremez, duasını esirgeyemez.
İnsan olan bir şeyler
yapar, yardım ve dua eder.
Elinden bir şey
gelmiyorsa hiç olmazsa zalimlere karşı öfkesini diri tutar, zalimleri unutmaz.
İnsan olan “zalime yavuz, mazluma yunus”ça
yaklaşır.
İnsan olan zulme rıza
göstermez, gösteremez.
Zalime karşı öfkeli
olmak, mallarını ve yaşayışlarını boykot etmek her insanın görevidir, Müslüman
için farzdır.
Öfke diri
tutulmalıdır ki, zulüm ve kötülük toplumda ve yeryüzünde zemin bulmasın ve
normalleşmesin.
Ki, zalimler korksun,
erisin.
Zalimlerin korkması
ve yok olması mazlum ve insan olanların zalimlere karşı duydukları, diri
tuttukları öfkeleriyle mümkündür.
Şimdi müminlere karşı
öfkemizi yutma, merhametli davranma, iyilikle muamele etme ve zalim Siyonist
haçlı zihniyetine, zalimlerine karşı öfkemizi diri tutma, zulme alışmama,
unutmama ve zafere erme zamanıdır.
Selam ve Sabırla… 07.11.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?