3 Aralık 2024 Salı

Horozlarla beraber uyu ve uyan ki*

 Horozlarla beraber uyu ve uyan ki*

Veysi ERKEN Dr.

“Horozlarla beraber uyu ve uyan ki tüm gün için en sarı mısırlara ulaşabilesin”* sözü bizi özümüze, Kur’an ve Sünnete dönmemize vesile olur mu?

Bilemem.

Bu söz bana hem bireyler olarak hem de içtimaî/sosyal, toplumsal olarak Kur’an ve sünnetten ne kadar uzaklaştırıldığımızı, uzaklaştığımızı hatırlattı.

Rabbulalemin bizi terbiye ederken maişet, geçim ve dinlenme zamanımızı da tanzim etti ve çöküntüye uğramamamız için uyardı, uyarıyor.

“Uyuyup istirahat etmeniz için geceyi yaratan, işlerinizi yapabilmeniz için gündüzü aydınlatan O’dur. Şüphesiz dinleyip anlayacak bir toplum için bunda nice deliller vardır. Yunus-67”

Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu dinlenme hali kılan, gündüz vaktini ise bir diriliş ortamı yapan O’dur. Furkan-47”

“Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette bunda birçok ibretler vardır. Neml-86”

“O Allah, sizi geceleyin ölü gibi uyutuyor, gündüzleyin ne yaptığınızı biliyor, sonra sizi belirlenmiş ecelin tamamlanması için sabah vaktinde uyandırarak yeniden diriltiyor. En sonunda dönüşünüz O’na olacak, o da size yaptıklarınızı bir bir haber verecektir. En’am-60”

“Gece karanlığını yarıp sabahı ortaya çıkaran O’dur. O, geceyi bir dinlenme zamanı, güneş ve ayı da vakitlerin tespiti için birer hesap ölçüsü olarak yaratmıştır. Bütün bunlar, kudreti dâimâ üstün gelen, her şeyi hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. En’am-96”

Evet.

Zihni, beyni işgal edilmiş bireyler ve toplum olarak Kur’an’dan ve uygulaması olan sünnetten koparıldığımız, koptuğumuz için “Horozlarla beraber uyu ve uyan ki tüm gün için en sarı mısırlara ulaşabilesin” sözüne uygun yaşamıyoruz, horozlarla beraber uyumuyor, onlarla kalkmıyor ve rızkımıza, en sarı mısırlara kavuşamıyoruz.

Maalesef fert ve toplum olarak gecelerimiz sosyal medyada, internet ortamında, pavyonlarda, barlarda, diskoteklerde ve tepinme âleminde geçiyor.

Bu sebeplerden dolayı halet-i ruhiyemiz, psikolojimiz bozuluyor, içtimaî, sosyal hayatımız alt üst oluyor, toplumda cinayetler, aile faciaları, boşanmalar, cinnet geçirmeler artıyor ve toplum yokluğa, dağılmaya hızla yuvarlanıyor.

Kurtulmak mı istiyoruz?

Unutmayalım ki kurtuluş ve felah ancak düştüğümüz yerde ayağa kalkmakla, terk ettiğimiz Kur’an ve sünneti yaşamakla mümkün olur, olacaktır.

Hâsılı kelam; buna uygun tedbirler ve düzenlemeler yapılmadıkça kaybettiklerimizi bulmamız, değerlerimizle değerlenmemiz ve ihya olmamız mümkün görülmemektedir.

Ve.

İlk yapılması gereken şey, içimizdeki sabetayistleri, münafık ve müfsitleri kale almadan Kur’an ve Sünnnet’e uygun bir programı devreye almak ve insanımızı buna göre terbiye etmektir.

Bunu başaramazsak tarihin mezarlığına gömülürüz.

Unutmamalıyız ki tarih bir yönüyle milletler ve devletler mezarlığıdır ve her millete ve devlete yetecek yerleri vardır.

Selam ve Sabırla… 03.12.2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?