1 Aralık 2025 Pazartesi

MEDENİYETİMİZİN KANAYAN UFKU VE MESULİYETİMİZ-3

MEDENİYETİMİZİN KANAYAN UFKU VE MESULİYETİMİZ-3

Veysi ERKEN Dr.

“MEDENİYETİMİZİN KANAYAN UFKU VE MESULİYETİMİZ” konuşması ve çözüm için teklifleri Mir Kamil KAŞGARLI’ya aittir. Muvafakatı ile Doğu Türkistan’a ve Doğu Türkistanlılara katkısı olur ümidiyle yayınlanmaktadır. (v.e.)

 

“Akif’in, "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" dizeleri, bizim için edebi bir metin değil, bir hayat memat meselesidir. Ben size, bu zulmün istatistiklerini değil, bizzat ruhumda açtığı yaraları anlatmak için buradayım.

Yıllar evvel, sesimizi dünyaya duyurabilmek adına Türkiye’ye hicret ettim. Ancak bu hicret, ardımda bıraktıklarımın bedelini, hayal bile edemeyeceğiniz bir acıyla ödettirdi. Tam 16 yıl... Bir babanın evlatlarının yüzünü görmeden, kokusunu duymadan, sesindeki değişimi fark edemeden geçirdiği 16 koca yıl. Bir baba için bu 16 yıl değil, 16 asırdı.

2013 Yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi diplomatik gayretleriyle evlatlarıma kavuşabildim; bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, mazlum Türk’e sırtını dönmeyeceğinin, bizim için yaşayan en büyük kanıtıdır. Bu vefayı asla unutmayacağız. Allah Cumhurbaşkanımızdan ebediyen razı olsun.

Lakin hikâyemin diğer yarısı, ne yazık ki modern dünyanın utanç vesikasıdır.

Annem, merhume Haci Buvi Hadiçe Hanım... Tek suçu inancını yaşamak, torunlarına "Allah" demeyi öğretmek, seccadesini terk etmemekti. Çin’in, 21. yüzyılda dünyanın gözü önünde inşa ettiği o modern toplama kamplarında işkence ile 2019 yılında şehit edildi.

Düşünebiliyor musunuz? Bir evlat olarak annemin nerede vefat ettiğini, cenazesinin nereye defnedildiğini, hatta bir mezar taşının olup olmadığını dahi bilmiyorum. İnsanın en temel hakkı olan "yas tutma hakkı" ve "mezara sahip olma hakkı" elimizden alınmıştır. İşte Çin’in uyguladığı bu politika, sadece insanı öldürmeyi değil; insanın izini, hatırasını ve kutsalını yok etmeyi hedeflemektedir.

Ne acıdır ki; Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” projesinin parlak ambalajı, birçok İslam ülkesinin gözüne perde, vicdanına kilit vurmuştur. "Reel Politik" adı altında, ekonomik çıkarlar uğruna İslam dünyasının büyük bir kısmı bu sessiz çığlığa kulaklarını tıkamıştır. Birleşmiş Milletler’de Pekin’in tezlerini destekleyen İslam ülkelerinin tavrı, Akif’in "Tükürün, milleti alçakça vuran darbelere! / Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere!" mısralarını hatırlatmaktadır.

Karşı karşıya olduğumuz durum, sıradan bir baskı rejimi değildir. Çin Komünist Partisi, "Üç Boyutlu Bir Soykırım Stratejisi" yürütmektedir:

1. Kültürel ve Epistemolojik Soykırım: Tarihi eserlerin yıkılması, dilin yasaklanması, entelektüellerin ve kanaat önderlerinin hapsedilmesi suretiyle toplumsal hafıza silinmekte, nesiller köksüzleştirilmektedir.

2. Biyolojik Soykırım: Zorunlu kısırlaştırma politikaları ve neslin devamını engelleyen demografik müdahalelerle Türk nüfusu fiziksel olarak azaltılmaktadır. 

3. Manevi/Teolojik Soykırım: Kamplarda insanlara zorla dinlerini inkâr ettirilmesi, "Parti"nin Tanrı yerine ikame edilmeye çalışılması, insanın manevi varoluşuna yönelik bir saldırıdır.” DEVAMI- 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?