MEDENİYETİMİZİN KANAYAN UFKU VE MESULİYETİMİZ-4
Veysi ERKEN Dr.
“MEDENİYETİMİZİN KANAYAN UFKU VE MESULİYETİMİZ” konuşması ve çözüm için teklifleri Mir Kamil KAŞGARLI’ya aittir. Muvafakati ile Doğu Türkistan’a ve Doğu Türkistanlılara katkısı olur ümidiyle yayınlanmaktadır. (v.e.)
“Kıymetli Hazirun, Muhterem Münevverler,
Buraya kadar Çin’in uyguladığı vahşeti anlattık. Ancak bugün burada sadece acımızı değil, bu acıyı dindirecek stratejik aklı da konuşmak zorundayız.
Öncelikle şu jeopolitik hakikati zihinlerimize kazımalıyız: Doğu Türkistan, sadece bir mağduriyet coğrafyası değildir. Doğu Türkistan, Çin’in totaliter selini binlerce yıldır Avrasya steplerinde tutan kadim bir **"Medeniyet Duvarı"**dır. Eğer bu duvar yıkılırsa, ortaya çıkacak olan tufan sadece Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini değil, küresel düzeni yutacak bir karanlığı da beraberinde getirecektir.
Bu yüzden, yetmiş yıllık "mağduriyet ilanı" paradigmasını terk ediyor; yerine "Aktif Stratejik Savunma", "Çok Katmanlı Mukavemet" ve "Nihai Muvazene" üzerine kurulu yeni bir Kurtuluş Doktrini ikame etmeliyiz.
Sebilürreşad kürsüsünden, Türk devlet aklına ve İslam dünyasının vicdanına 5 maddelik stratejik manifestomuzu arz ediyorum:
1 Ontolojik Sıçrama: Dernek Zihniyetinden Devlet Aklına Geçiş
Uluslararası sistem, derneklerle veya sivil toplumla değil; egemen aktörlerle masaya oturur. Bizim ilk hamlemiz, diasporadaki dağınık ve şahsi çekişmelerle enerjisini tüketen yapıyı lağvetmektir. Bunun yerine, uluslararası hukuk nezdinde bir özne haline gelecek, liyakate dayalı, teknokrat kadrolardan oluşan **"Tek ve Meşru Bir Siyasi İrade"**yi (Sürgünde Temsil Heyetini) tesis etmeliyiz. Bu irade, sıradan bir yardım kuruluşu gibi değil, bir "devlet aklı" mantığıyla hareket etmeli; dünyadan sadaka değil, siyasi ittifaklar talep etmelidir.
2 Adalet Hafızası Merkezleri Kurmak:
Soykırımın en büyük hedeflerinden biri de hafızayı yok etmektir. Buna karşı Türkiye’nin öncülüğünde, uluslararası standartlarda bir "Doğu Türkistan Soykırımı Adalet ve Hafıza Merkezi" kurulmalıdır. Bu merkez, yaşanan zulmü delilleriyle kayıt altına alan, tanıklıkları hukuki bir formata dönüştüren ve gelecekteki Lahey yargılamaları için bir iddianame arşivi oluşturan bilimsel bir kurum olmalıdır. Bu, feryadı delile, acıyı ise hukuki bir davaya dönüştürecek en stratejik adımlardan biridir.
3 Hukuki Taarruz: "İşgal Altındaki Toprak" Statüsü
Çin’in en büyük zırhı, işlediği soykırıma "iç meselesi" diyerek çektiği egemenlik perdesidir. Bizim görevimiz bu perdeyi yırtmaktır. Doğu Türkistan meselesini diplomatik lügatte "insan hakları ihlali" parantezinden çıkarıp; uluslararası hukuk terminolojisinde "Gasbedilmiş Vatan" ve "İşgal Altındaki Toprak" statüsünde tescil ettirmeliyiz. Bu statü, Pekin’in "terörle mücadele" yalanını hukuken dinamitleyecek ve Çin’in bölgedeki her eylemini gayrimeşru ilan edecek yegâne yoldur.
Bu yüzden Türkiye, sadece bir devlet olmanın ötesinde, tarihin kendisine yüklediği adalet sancağını eline almalı; Doğu Türkistan’ın bir "iç mesele" değil, gasp edilmiş bir vatan, yani uluslararası hukuk önünde bir "İşgal Altındaki Toprak" olduğunu tüm dünyaya ilan ettirmenin öncesi olmalı. Bu kutlu kararın sesini önce Anadolu'nun en ücra köşesindeki ilçe belediye meclislerinden, sonra il meclislerinden yükseltmeliyiz. Ta ki bu ses sonunda büyük millet Meclisimizin kürsüsünden, tüm mazlum milletlere umut olacak bir karar olarak yankılanana dek. Bu, sadece bir yalanı parçalamak değil, hakikatin ve adaletin onurunu kurtarmak için atılacak en şerefli adımdır.” DEVAMI- 5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?