Türkiye’de İslam Düşmanlığı Yasaklanmalıdır
Veysi ERKEN Dr.
Türkiye’de İslam düşmanlığı kanunen yasaklanmalı ve düşmanlığı yapanlar hak ettikleri cezalara çarpıtılmalıdır. Bunu derken başka dinlere düşmanlık serbest olsun demiyoruz. Bilakis her dine düşmanlık olmamalıdır “lekum dinikum veliye din” diyoruz.
Ancak şu bir gerçektir “Türkiye’de dinsizlik yok, İslam düşmanlığı vardır”.
Bunun için İslam düşmanlığı yasaklanmalıdır diyoruz.
2005 yılında Alperen dergisi benimle yaptığı röportajda İslam ve İslam düşmanlığı konusunda şunları söylemiştim. Bugün de geçerlidir.
Hafızamızı tazeleyelim.
“Neden saldırıyorlar?
İslam düşmanlığının muhtelif sebepleri vardır. Hz. Âdem döneminden beri iyiliğin, güzelliğin, hak ve hakikatin düşmanlığı vardır. Malumunuzdur ki, iyilik, güzellik, doğruluk, Allah’a itaat ve hakkaniyete düşmanlık Hz. Âdem’in döneminden beri vardır. Kabil kardeşi Habil’i öldürmüştür iyiliğin düşmanı olduğu için öldürmüştür. Bu hadiseden yola çıkarak diyebiliriz ki, hayra, güzele, doğruluğa hak ve hakikate düşman olanlar İslam’ın kutsallarına saldırıyorlar, düşmanlık besliyorlar.
Demek ki saldırıların arka planı vardır?
Elbette. İslam karşıtlığı ve İslam’a saldırganlık/düşmanlık günü birlik bir hadise değildir. Abdullah bin Ubey'den Salman Ruşdiye, Teslime Nesrinden Buş’a, Şaron'dan karikatür çizerine kadar olan bütün saldırılar/düşmanlıklar planlı ve hesaplıdır. Buş’un haçlı seferlerini başlatıyorum ifadesi İslam karşıtlığının planlı olduğunu göstermeye yeterlidir.
İslam karşıtlığı bir merkezden idare ediliyor diyebilir miyiz?
İslam karşıtlığının muhtelif sebepleri olduğu gibi birbiriyle irtibatlı muhtelif merkezlerinin de olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte İslam düşmanlığının en organize olduğu yerin Siyonist Tapınak Şövalyelerinin uzantısı olan merkezlerin olduğunu düşünüyorum.
Bu merkezler esasında din/İslam kavramına karşıdırlar. Bunu doğrudan dillendiremedikleri için kılıktan kılığa giriyorlar. Hıristiyanlığı ve Yahudiliği tahrip ettikleri gibi İslam’ı da tahriple uğraşıyorlar. Ilımlı İslam, Türk Müslümanlığı vb görüşler tahrip çalışmalarının görüntüleridir. Bu merkezler İslamî hayatı yok etmek için her yolu, her yöntemi ve her kişiyi kullanmaya çalışıyor. Özellikle medyadaki şeytanlara bakın bunları göreceksiniz.
Demek ki, İslam karşıtlığı sadece batı ülkelerinde değil?
Kesinlikle. İslam karşıtlığı batıda olduğu gibi İslam ülkeleri denilen her yerde vardır. Tapınakçılar İslam ülkelerinde de satın aldıklarını ve kendilerinden olanları finanse ederek İslam karşıtlığını sürdürürler. Ülkemize bakmak yeter.
Nasıl?
Ülkemizdeki uygulamaları inceleyelim yeter. Bugün medya, politika, bürokrasi ve diğer eksenlerde korkunç bir İslam karşıtlığı vardır. Her fırsatta kinlerini kusuyorlar. Yazar adı altında kusmuğunu kusan medya şeytanlarından tutun, emir kuluyum diyen bürokrata kadar her kesimde İslam karşıtlığı hâkim.
Başka yerlere bakarak ülkemizdeki gerçekleri görmüyoruz diyebilir miyiz?
Esasında diğer ülkelerdeki karşıtlık ve düşmanlığı gördüğümüz gibi ülkemizdeki düşmanlığı da gören ve bilenler vardır. Ancak azgın azınlık olan kitlenin etkisi ve yetkili konumlara getirilmeleri sebebiyle bilenlerin etkisi azdır, yok hükmünde denilebilir. Kısaca bilen, gören ve sesini kitlelere duyurmak isteyenlerin sayısı az ve sesleri kısık. Kitleler maalesef İslam karşıtlarını besliyor?
Nasıl yani?
İstatistiklere baktığımızda halkın %99’u Müslüman deniliyor. Medya ve diğer alanlara baktığımızda ise durum tam tersi. Bugün medya denilen gazete, radyo, televizyon vb. araçlar, ticaret vs. İslam karşıtlarının elinde ve bunları besleyen Müslüman kitle.
Esasında Müslüman’ım diyenlerin “seni ısıran köpeği besleme” anlayışından hareketle İslam karşıtlarını ve düşmanlarını beslememesi gerekir. Halk bu şuurla hareket ederse zafer kolaydır. Allah, yardımını ve lütfunu esirgemez.
Ne yapılmalı?
Din/ İslam düşmanlığının tamamen yok edilmesi mümkün değil. Hangi tedbiri alırsanız alın veya hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın din düşmanlığının tamamen ortadan kalması söz konusu değildir. Ancak bu azaltılabilir. İlim adamları ve siyasetçiler din düşmanlığını azaltmak için bütün dünyada kampanyalar düzenlemeli ve kanunların çıkarılması sağlanmalıdır. Bütün dinler için düşmanlık hukukî düzenlemelerle yasaklanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, özgürlük kutsala hakareti ihtiva etmez. İnkâr ayrı şey hakaret ayrı şey.
İslam inancına göre insanlar tebliğle görevlidirler. Müslüman dinini rahatlıkla yaşayabilmeli ve tebliğ edebilmelidir. Bu başka din mensupları için de geçerlidir. “Lekum dinikum veliye Din” ayeti hâkim kılınmalı ve “bir nefsi haksızca öldürmek bütün insanlığı öldürmek, yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibidir” ayeti gönüllere nakşedilmelidir.
Kısaca hakaret ve şiddet değil tebliğ serbest olmalı diyebilir miyiz?
Elbette diyebiliriz. Tebliğ ve yaşayış serbest ise hak mutlaka yerini bulur. Müslüman’ın vazifesi budur. Siyasetçiler bu ortamın uluslar arası platformlarda oluşmasına katkı sağlamanın yollarını bulmalı ve bütün uluslar arası kuruluşları devreye sokmalıdır. Ama öncelikle ülkemizdeki İslam karşıtlığı ve düşmanlığı bitirilmeli ve gereken kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.
Öncelikle evimizin önünü temizleyelim mi diyorsunuz?
Tespitinize aynen katılıyorum. Öncelikle ülkemizdeki pislikleri temizlememiz gerekir. Halk kendini her gün ısıran medyayı ve şeytanlarını beslememeli, mallarını almamalı, onları her şeyleriyle boykot etmeli, kendine eziyet edenleri kutsamamalı ve İslam’ı kaynaklarından öğrenme yoluna gitmelidir. Bununla birlikte siyasileri de İslam düşmanlığı ve karşıtlığı yapanlara karşı tedbir almaları için zorlamalıdır. Zorlama boyun eğen siyasileri desteklememekle olur.”
Selam ve Sabırla… 30.09.2024