15 Eylül 2024 Pazar

Narin Cinayeti İslâm’a Saldırma Bahanesi

 Narin Cinayeti İslâm’a Saldırma Bahanesi

Veysi ERKEN Dr.

Gayrı Müslim, sabetayist ve münafık şerefsiz çeteler hiçbir fırsatı kaçırmıyor İslam’a ve Müslümanlara saldırıyor.

Azgınlar çetesinin derdi Narin ve Narinler değildir. Dertleri çocuklar, kadınlar, mağdurlar ve mazlumlar olsaydı 2 yaşında istismar edilen çocukları konu edinir ve her gün yazarlardı. “Tekirdağ'da hastaneye götürülen 2 yaşındaki Sıla bebeğin, vücudunda morluklarla birlikte beyin kanaması geçirdiği tespit edildi. https://www.youtube.com/watch?v=3btlWLlykKw “Zonguldak'ta istismar edilen 2 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti” https://www.bbc.com/turkce/articles/c1d31rer5vvo

Azgın azınlık insan olsalardı Gazze’de, Türkistan’da katledilen sabilerden, bebeklerden, çocuklardan, kadınlardan, toprakları işgal edilenlerden, vatanlarından koparılanlardan, cesetleri enkaz altında kalanlardan bahsederlerdi ve unutturmazlardı.

Evet.

Narin Güran cinayeti bahanesiyle topyekûn İslam’a ve Müslüman’a saldırıya geçtiler.

Gazeteci, akademisyen, sanatçı, sanayici, tüccar, politikacı, bürokrat kisveli ve kılıklı şerefsiz çete pisliklerini İslam’a ve Müslüman’a sıçratmaya çalışıyor.

Şunu her araştıran biliyor. Şeytanlar da biliyor. İslam yaşanmıyorsa cinayetler artar, hatta toplumların yok olmasına sebep olur. Bir kavim kendini değiştirmedikçe Allah onu değiştirmez gerçeğini münafıklar, şeytanlar, iblisler, sabetayistler de biliyor. Bunu bildikleri halde İslam’ı ve Müslümanları kötülemeye ve ifsada devam ediyorlar, edeceklerdir, işleri budur.

Son cinayet de İslam’dan kopukluğun bir nüvesidir. Milletimiz İslam’dan koparıldı, İslam’ı yaşamaya çalışanlar ezilmeye, kötülenmeye, karalanmaya ve yok edilmeye çalışılıyor.

Gayrı Müslim, Sabetayist, münafık azgın azınlık bunu biliyor. Bilerek yapıyor, şeytanlık işleridir. Yol ve yöntemleri iblisçedir.

Esasında Narin cinayeti ve benzer olgular konusunda Müslüman nettir.

İnancımıza göre haksızca işlenen bir cinayetin gereği “kısas”tır.

“İdam” gündeme getirilince azgın azınlık, sabetayist taife, münafıklar, şerefsiz ve namussuzlar hemen feveran ediyor.

İdam olmaz.

Ahlaksızlık ve soysuzluk devam etsin ki, İslam’a ve Müslümanlara saldırı malzemesi bulunsun diye.

Evet.

İslam yoksa cinayetler artar. Bu bir kehanet değil.

Moda tabirle kehanet değil, suçlar ve cinayetler artacak, toplum daha da beter olacak zira İnsanımız İslam’dan koparıldı. Ahlaksızlık teşvik edildi, adilik normal görünmeye başlandı, açıklık saçıklık ebeveyn marifetiyle, eğitim kurumlarıyla, medya ve sosyal medya ile teşvik edildi, ediliyor.

Maalesef insanlarımız ilişkilerini “gayrı İslami” zeminde ve “ahlak dışı” şekilde kuruyor ve devam ettiriyor.

Ahlaksızlığın adı aşk, elbise değiştirir gibi sevgili(!) değiştirmek moda, sokakları çıplaklar kampına çevirmek medeniyet diye teşvik edilmeye devam edilirse bilinmelidir ki cinayetler artacak, suçlular katlanacak ve toplum çökecektir.

Zira toplumlar “maddiyatsızlıktan değil, ahlaksızlıktan, hayâsızlıktan çöküyor. Bu tarihen sabittir.

Çöküş ve cinayetler kaçınılmaz sonuçtur.

İslamsızlaştırmanın sonucu felakettir, hüsrandır, yok oluştur.

Evet.

Cinayetler, kadın, sevgili cinayetleri ve suçlar artıyor ve artacaktır.

Çünkü doğru tedbirler bilerek ve isteyerek alınmıyor. İslamsızlaştırma devam ediyor ve ettiriliyor.

Kanunlarımız, -hukuka, İslam’a ve ahlaka uygun olmadığı için- “mağdur”u değil, “suçlu ve caniyi, mağdur edeni” koruyan yapıdadır.

Kanunlarımız inancımıza uygun (İslam) tanzim edilmediğinden adeta suçluyu ve caniyi teşvik eder mahiyettedir.

Etkililer, yetkililer ve sorumlular doğru yönde tekdirler almıyorlar, İslam’a ve ahlaka uygun kanunları vazetmiyorlar.

Ve.

Cinayetler, suçlar artarak devam ettiriliyor, mağdurlar çoğaltılıyor. Narin Cinayeti de budur.

Toplum çökertiliyor.

Esasında meseleye hak ve hukuk açısından bakıldığında mağdur hakkından vazgeçmedikçe başkasının onun adına “suçluyu affetme”, “suça denk bir cezayı vermeme” yetkisi olamaz. Ama ülkemizde mağdura rağmen suçlular cezalandırılmıyor, kişiler ihkak-ı hakka zorlanıyor.

Hırsızlık, gasp, kapkaççılık, cinayetler işleniyor ve bunlara karşı verilen cezalara bakıyoruz. Verilen cezalar suçla orantılı değil. Aksine suça teşvik niteliktedir. Bir misal Üvey babaanne dehşeti! 2 yaşındaki çocuğu balkondan attı https://www.yirmidort.tv/yasam/uvey-babaanne-dehseti-2-yasindaki-cocugu-balkondan-atti-200826

İdamı gerektiren suçun karşılığı katili hapishanede beslemek şeklinde tecelli ediyor.

Irza musallat olanın cezası bir iki ay hapis ile geçiştiriliyor.

Kısaca ceza- suç denk değil. Kısas yok.

Mağdurun aleyhine bir kanuni yapılanma söz konusudur.

Kanunlarımız bu şekilde ve İslam dışı olduğu müddetçe bilinmelidir ki suçlular, suç örgütleri, cinayetler ve caniler artacaktır.

Bu bir kehanet değildir.

Görünen ve yaşanan bir durumdur.

Yapılması gereken bir tek şey vardır.

Suçlu ve cani olanların suçuna göre cezanın verilmesi ve bireylere karşı işlenen suçların cezasını mağdurun mağduriyetine göre takdir edilmesidir.

Cezalar mutlaka caydırıcı, İslami ve adaletli olmalıdır. Azgın azınlık, sabetayist, münafık ve müfsit çetelere rağmen İslam’a dönüş elzemdir, farzdır, şarttır ki cinayetler, hırsızlıklar azalsın.

Narin ve benzer  cinayetlerini  işleyenler layığını bulsun diyorsak İslam yaşansın demek mecburiyetindeyiz.

Selam ve Sabırla… 15.09.2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?