10 Eylül 2024 Salı

Türkiye’nin Güçlenmesi İçin Birlik/ Hilafet Şarttır

 Türkiye’nin Güçlenmesi İçin Birlik/ Hilafet Şarttır

Veysi ERKEN Dr.

Türkiye’nin “Zalim’e Yavuz, Mazlum’a Yunus” olabilmesi için güçlü olması gerekir, elzemdir, şarttır, farzdır.

Güçlü olur ve niyeti “İ’layı Kelimetullah” olursa Allah’ın nusreti yakın olur.

Evet.

Birlik olunmalı bununla ilgili hazırlıklar yapılmalıdır.

Esasında yüz yıl önce böyle bir düşünce vardı.

Maalesef yerli görünümlü yabancılar, sabetayistlerin torunları ve gayrı Müslimler tarafından bu amaç ve düşünce unutturuldu, yok farz edildi.

Hatta karşı çıkıldı, kötülendi.

Hâlbuki birlik/ hilafet, "tesbih"in imamesi gibi olduğu, taneleri/ülkeleri bir arada tuttuğu belirtildi, konuşuldu, amaç olarak belirlendi.

Art niyetliler, kötüler kişileri istismar ettiler, ediyorlar ve dahi sözlerini duymazlıktan geliyorlar, unutturuyorlar.

Art niyetli istismarcılar Mustafa Kemal’in Hilafetle/ birlikle ilgili şu konuşmasını yıllarca gizlediler.

HALK FIRKASI UMDELERI'NIN tasnif ve tefsirindeki 5'inci madde aynen şöyledir:

"5- İstinatgâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan makamı Hilâfet beyne'l-İslam bir makarr-ı muallâdır. İslâm dininde bütün namazlar cemaatle eda olunur. Cemaatin bir başı vardır ki, cemaatı terkip eden bütün fertler ona bağlanırlar. Bu suretle imam, cemaatın timsali olmuş olur.

Cemaatın fertleri arasındaki tesanüt, imamın şahsında tecelli eder. Her imamın kendi cemaatını namaz esnasında birleştirerek birçok ruhlardan tek bir ruh meydana getirmesinde küçük bir dayanışma oluşur. İslâmiyet’te bundan başka bir de büyük bir dayanışma vardır ki bütün ümmeti tek bir ruh haline getirir. Bunun şekli de, bütün imamların, manevi bir surette bir imam-ı ekbere iktida eylemesidir. İşte bu imamlara "Halife" nâmı verilir.

O halde. Namaz kılınırken yalnız gözümüzün önündeki cemaatın imamda temerküz eden ruhî vahdetini görmekle yetinmemeliyiz. Bilmeliyiz ki bu cemaattan başka, milyonlarca cemaat de aynı zamanda bir "ümmet" halinde birleşmişlerdir. Bu birleşme bütün milletin bir büyük imam etrafında yani "Halife"nin çevresinde birleşmesiyle husule gelir. Demek ki küçük imamlar, küçük cemaatları oluşturacak, büyük imam da bütün ümmeti temerküz ettirerek İslâm âlemindeki umuru dayanışmayı meydana getirecektir. Bundan dolayıdır ki, bütün İslâm âlemi halife meselesinde alâkadardır. Yeryüzünde bir (Hilafet) makamı bulunmazsa, İslâm âlemi kendisini imamesiz kalmış bir tesbih gibi dağılmış, perişan görür.

HILAFET, TBMM'E DAYALIDIR

Bu ifadelerden anlaşılıyor ki mutlaka İslâm ümmetinin başında "Halife” nâmı verilen şahsî bir timsalin bulunması lâzımdır. Fakat bu yüksek makamı, hangi Müslüman millet, kendi içinden bir şahsiyet seçerek vücuda getirebilir? Dinen halifenin gayr-i Müslim hiç bir devlete tabi olmaması şart olduğundan halifeyi kendi içinden doğuracak milletin mutlaka kuvvetli bir orduya ve tam bir istiklâle malik olan mücahittir İslâm milleti olması lâzımdır. Birçok asırlardan beri bu şartları hâiz olan millet Türkiye olduğu gibi, bugün de bu şarları hâiz olan millet, yalnız Yeni Türkiye'dir. Buna binaen Türkiye Büyük Millet Meclisi bizzat Halife hazretlerini muazzez ve muhterem makama istinatgâh yapmıştır.” *Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası, Yayına Hazırlayan, Prof. Dr. Faruk Özerengin, Emre Yayınları İstanbul, S.136-137

Evet, bu ifadeler doğrudur ve birlik için “Hilafet”  gereklidir.

Türkiye sevdalıları, İslam ve mazlum coğrafyaların hamileri birliği/ hilafeti sağlamakla mükelleftir.

Selam ve Sabırla… 10.09.2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?